Silivri Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri artıyor. Telefon görüşmesi için tutuklu yakınlarına Türkçe bilme zorunluluğunun getirildiği Silivri 3 Nolu Cezaevi’nde, 20 tutukluya 5 kişilik yemek verildiği belirtildi.
Silivri Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri artıyor. Zorla sevk, sevk sırasında fiziki şiddet, eşyalara ve kitaplara el koyma, hücre ve disiplin cezaları, görüş ve iletişim kısıtlamaları ihlallerin başında yer alıyor. Silivri’de siyasi tutuklulara, görüş için kimlik kartının takılması, telefon görüşünde ise “görüşülecek numaranın önceden verilmesi, karşı tarafın Türkçe bilmesi ve Türkçe konuşması” gibi dayatmalarda bulunuluyor. Tutuklular, tepki olarak 1 ayı aşkındır görüşlere çıkmıyor ve telefon görüşmesi yapmıyor.
Kampüsteki Silivri 3 Nolu Cezaevi’nde bulunan tutukluların yakınları, yaşanan hak ihlallerini anlatarak duyarlılık çağrısında bulundu.
Tutuklular direniyor
Silivri 3 Nolu Cezaevi’nde tutulan Fergil Fırat’ın ablası Meral Fırat, cezaevi idaresinin tutuklulara çeşitli dayatmalarda bulunduğunu ifade ederek, tutukluların bu dayatmalara karşı direndiklerini söyledi. Görüş günleri cezaevine gittiği sırada müdürün, “bu cezaevini emirler doğrultusunda yönetiyorum. İstersen savcılığa suç duyurusunda da bulun” sözleriyle karşılık verdiğini paylaşan Fırat, “Müdüre, tutuklular sizin dayatmalarınızdan dolayı görüşlere çıkmıyor’ dedim. Telefon görüşünde Kürtçeyi neden yasakladıklarını sorduğum da kabul etmedi ve bana 4-5 kez, ‘sen daha iyi biliyorsun Meral Fırat’ dedi” diye konuştu.
“Hepimiz diken üstündeyiz”
Cezaevinin “terör kimliği” dayatmasının ayrıştırmaya neden olacağını belirten Fırat, tutuklulara “terörist” damgasının vurulmaya çalışıldığını belirtti. Fırat, “Bu dayatmayla tutuklular, teslim alınmaya çalışılıyor. Cezaevlerindeki durum yüzünden hepimiz diken üstündeyiz. Tutukluların yaşadıkları sorunlar giderek artıyor. Kardeşimle 1 aydır görüşemiyoruz. Bununla alakalı ne bir bilgi, ne de bir düzenleme var. Pandemi durumunu zaten tutukluların aleyhlerine kullanıyorlar. Tutuklulara yapılan hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz” diye tepki gösterdi.
Duyarlılık çağrısı
Bir ülkenin adaletli olup olmadığını anlamak için cezaevlerine bakılmasının yeterli olduğunu vurgulayan Fırat, “Bugün ağır bir tecrit uygulamasıyla karşımızdalarsa, yarın daha da ağır uygulamalarıyla çıkabilirler. O yüzden cezaevine tüm herkesin ses olmasını istiyoruz. Kamuoyunu bu ‘kimlik dayatmasına’ karşı çıkmaya çağırıyorum” diye seslendi.
“Telefon görüşmesini kesiyorlar”
Silivri 3 Nolu Cezaevi’nde bulunan Abdullah Kösem’in annesi Fürvet Kösem ise, 6 aydır cezaevinde olan oğlundan 3 aydır haber alamadığını söyledi. 3 Nolu’da baskının ve şiddetin fazla olduğunu ifade eden Kösem, “Onlara Kürtçeyi de yasaklamışlar. ‘Terör kimliği’ dayatıyorlar. Ama bunu tutuklularımız kabul etmiyor. Biz ‘terörist’ değiliz, Kürdüz. Oğlumla telefonla görüşürken gardiyanların, ‘Türkçe konuşsun, cezaevinde Kürtçe yasak’ dediklerini duyuyorum. Ben Türkçe bilmiyorum. Ben Kürdüm, Kürtçe biliyorum. Bizi öldürseniz bile dilimiz Kürtçedir, değişmeyecek. Bunun için telefon görüşmesini kesiyorlar” dedi.
5 kişilik yemek veriliyor
Cezaevine görüşe gittiğinde gardiyanların kötü muamelesiyle karşı karşıya kaldığını aktaran Kösem, “Oğlumun bulunduğu koğuşta 20 kişi kalıyor ama onlara 5 kişilik yemek geliyor. Biz evlatlarımızı yerde bulmadık. Bunu nasıl yapıyorlar? Ben bu zulümlerin son bulmasını istiyorum. Nereye kadar bu zulüm, bu zorbalık devam edecek. Benim oğlum suçsuz yere 6 aydır cezaevinde tutuluyor. Kürt’sen ve arayıştaysan, cezaevine atılıyorsun. Yeter artık. Biz de artık başkaldıralım” diye konuştu.
(MA)