Selahattin Demirtaş T24 için yazdı: Helalleşme konusu demokratikleşme, toplumsal barış ve adaletle bire bir bağlantılı olduğundan ekonomik krizden çıkışın da anahtarlarından biridir… Mızmızlanan iktidar cephesi ve bazı kesimlerin feveranını bir yana bırakıp olgun ve verimli eleştirileri dikkate alarak helalleşme tartışmasını sürdürmek önemlidir.
Yaşanan ekonomik kriz toplumun belini büktü, insanları nefes alamaz hale getirdi. Milyonlarca insan artık yarın karnını doyurup doyuramayacağından emin değil. İnsanlar kaygıyla ve korkuyla, bugünü atlatmaya çalışıyorlar.
Bu krizden çıkmanın tek yolu seçimdir ve halkın çoğunluğu sabırsızlıkla seçim sandığının gelmesini istiyor. İktidar sandıktan kaçtıkça oy kaybetmeye devam edecek ve kim bilir belki de AKP, 2023’te seçim barajı sorunu yaşayacak. Ancak mesele AKP’nin ne olacağı değil, o netleşmiş durumda. Asıl mesele, Türkiye’nin bu krize bir buçuk yıl daha dayanıp dayanamayacağıdır. Görünen o ki, derhal seçime gidilmezse toparlanması zor bir yıkım yaşanacak. O nedenle, seçim talebini meydan meydan görünür hale getirmek hem siyasal hem toplumsal muhalefetin öncelikli görevidir.
Helalleşme gündemi gereksiz değildir
Bu yakıcı yoksulluk, işsizlik girdabında bir de helalleşme, yüzleşme, hesaplaşma tartışmaları yaşanıyor. Kimileri bu gündemin gereksiz olduğunu, ekonomik krizin üstünü örttüğünü iddia etseler de ben buna hiç katılmıyorum. Bir defa, insanların açlığının üstünü hiç ama hiçbir şey örtemez. İnsan açsa açtır, karnı doymadan açlığı gündemden çıkarmaya hiçbir şey vesile olamaz. Dolayısıyla halkın ana gündemi yoksulluk, işsizlik ve pahalılık olmaya devam edecektir. Zaten muhalefet de bunun farkındalığıyla hareket ettiğini her fırsatta ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, halkın önüne sorunların çözümüne ilişkin somut projelerle ve vizyonla çıkmak da önemlidir. Ekonomik krizden sihirli bir değnekle ve sadece ekonomi alanındaki bazı hamlelerle çıkılamayacağına göre herkesin somut adımlarla ilerlemesi ve halka güven verecek projeler ortaya koyması önemlidir. Örneğin HDP’nin tutum belgesi böyle bir anlayışın sonucunda şekillenmiş ve kamuoyuna açıklanmıştır. Helalleşme tartışmasını da aynı kapsamda ele alıyorum. Yani sorunların çözümünde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir ipucudur, önemli bir niyet beyanıdır.
Halkın helalleşme talebi var
Bütün sorunların birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu unutmadan tartışmakta fayda var. Helalleşme konusu demokratikleşme, toplumsal barış ve adaletle bire bir bağlantılı olduğundan ekonomik krizden çıkışın da anahtarlarından biridir. Gerçi helalleşme tartışması henüz çok yeni, bu konu uzun süre, hatta özellikle de seçimden sonra gündemde kalacaktır. Konunun kamuoyunda uyandırdığı ilgi ve yarattığı hararetli tartışmalardan da anlaşıldığı üzere halkın böyle bir beklentisi ve haklı bir talebi var.
Helalleşme konusunun olgunlaşması, yerli yerine oturması ve ileride kurumsal, sistematik bir yüzleşme sürecine dönüşmesi için bu tartışmayı sürdürmekte fayda var. Aynı şekilde, iyi niyetli tüm eleştiri ve önerileri de sabırla dinleyip not etmek gerekir. Bu topraklarda derin yaraları olan on milyonlarca insan var ve haklı olarak her biri kendi acılarıyla yüzleşilmesini bekliyor, istiyor. Bunların her birine ayırımsız saygı durmak ve onları dikkate almak gerekir.
Helalleşme konusunu tartışırken kimseyi incitmemek, yaraları kanırtmamak ve yeni yaralara da sebep olmamak için azami özen gösterilmelidir. Bu süreç belki de birkaç yıl devam edecek ve parlamentoda kurulacak bir hakikat ve yüzleşme komisyonunun çalışmasıyla sonuçlanacaktır. Her şeye rağmen bu tartışmaların başlamış olması tarihi önemdedir, bu nedenle de helalleşmenin altını dolduracak şekilde destek vermek hepimizin sorumluluğudur.
Helalleşmeden rahatsız olanlar da var
Gerçi bu tartışmalardan rahatsız olanlar da var. Mesela iktidar cephesi, oyuncağı elinden alınmış gibi mızmızlanıyor. Yine, yüz yıldır Cumhuriyet’in tüm nimetlerinden eksiksiz faydalanan, en küçük bir yaralanmaya maruz kalmamış olan bazı kesimler de feveran ediyorlar.
Bir de başkasının yarası ve acısı üzerinden yapay kimlikler oluşturmuş “acıseverler” var, bunlar da yaranın hiç kapanmamasını, acının hiç bitmemesini istiyorlar. Bu nedenle, sosyal medyada trol düzeyinde bağırıp çağırıyorlar.
Bunları bir yana bırakıp olgun ve verimli eleştirileri dikkate alarak helalleşme tartışmasını sürdürmek önemlidir. Ortak geleceğimiz, eşit ve özgür yaşamınız, huzur ve refahımız için bu konuları cesurca ve samimiyetle ele almak zorundayız.
Selam ve sevgilerimle…