DİSK, bugün 8 yarın 10 şehirde artık yeter ‘geçinmek istiyoruz’ demek için emekçileri sokaklarda ve alanlarda direnmeye çağırdı.
DİSK, “Milyonlarca işçi adına, emekçi adına, emekli adına, geçinemeyenler, barınamayanlar, iş bulamayanlar adına haykırıyoruz” diyerek başlattıkları ‘Geçinmek İstiyoruz’ kampanyası için 25 ve 26 Kasım’da meydanlarda olacak.
DİSK, memleketin her tarafından ‘Geçinmek İstiyoruz’ taleplerine ses vereceğinin duyururken, “Üretimden gelen gücün kullanımı da dahil olmak üzere demokratik her türlü yöntemle direneceğiz” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “Genel grev, genel direniş” çağrısıyla 25 ve 26 Kasım’da DİSK’in örgütlü olduğu tüm il ve bölgelerde ‘meydanlardayız’ diyerek kitlesel basın açıklamaları yapılacağını duyurdu.
https://twitter.com/diskinsesi/status/1463774834945662977?s=20
DİSK’li işçiler, “Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası kazanıyoruz, ancak döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz” diyerek işyerlerinden seslendi.
Arzu Çerkezoğlu, “Artık yeter, geçinmek istiyoruz” diyerek ekonomik kriz, dövizdeki yükseliş ve zamlara ilişkin açıklama yaptı.
Çerkezoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, “Yoksulluğa ve emeğin ucuzlatılmasına teslim olmayalım” diyerek “Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir” ifadesinde bulundu.
“İşsizlik, pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor” diyen Çerkezoğlu, 1 Ekim’den bu yana geçinmek için yapılması gerekenleri iş yerlerinde, meydanlarda anlattıklarını fakat yaptıkları çağrı ve somut taleplere herhangi bir yanıt verilmediğini belirtti.
Çerkezoğlu’nun, “Yaşadığımız döviz krizi ile geçinmek giderek imkasız hala geliyor” diyerek yaptığı yazılı açıklamanın devamı şu şekilde:
“Milyonlarca işçi adına, emekçi adına, emekli adına, geçinemeyenler, barınamayanlar, iş bulamayanlar adına haykırıyoruz. Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükü altında karakışa girerken geçinebilmek için ülkeyi yönetenleri önlemler almaya çağırıyoruz.
“Ülkeyi yönetenler, Türk Lirasının değer kaybetmesi ile övünüyorlar!”
Ülkeyi yönetenler ‘dövizden size ne’ diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası kazanıyoruz, ancak döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz.
Ayrıcalıklı 3-5 müteahhit şirketiniz gibi döviz üzerinden geçiş garantili ihalelerle yaşamıyoruz. Döviz artıkça milyarlarımıza milyarlar katmıyoruz. Aksine Türk Lirası değer kaybettikçe, emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor. Ülkeyi yönetenler Türk Lirasının değer kaybetmesi ile övünüp buna ‘kurtuluş savaşı’ diyorlar.
Oysa paramız değer kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor. Asgari ücretin Avrupa’da en düşük olduğu ikinci ülke, Arnavutluk’tan sonra Türkiye idi. Ama ekonominin kitabını yazanlar bu unvanı da kimseye kaptırmadılar. TL’nin hızla değer kaybetmesi ile Avrupa’nın en düşük asgari ücreti bugün artık Türkiye’de.
“Bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir!”
Türk Lirası değer kaybedince ücretler azalacak, rekabet gücümüz artacak, yabancı sermaye Türkiye’ye akacak’ diyorlar. Yok öyle yağma! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir. Uluslararası pazarlarda kelepire satılığa çıkarılacak şahsa ait bir mal değildir.
Türk Lirasını ucuzlatarak, işçi sınıfını yoksullaştırarak rekabet gücü kazanmaya, yabancı sermaye çekmeye çalıştığını kendi ağzıyla itiraf eden bir iktidarı uyarmak görevimizdir. Bugün ülkemize, emeğimize sahip çıkmak yurtseverliğin gereğidir.”
Çerkezoğlu, acilen yapılması gereken tedbirler olarak şu talepleri sıraladı:
- – TL’nin ve emeğin değersizleştirilmesi politikasından derhal vazgeçilmelidir.
- – TL’nin değersizleşmesi nedeniyle yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta işçiler büyümeden de pay almalıdır.
- – Asgari ücretin ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere 1000 lira iyileştirme yapılmalıdır.
- – İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımı önündeki tüm yasal ve fiili engelleri kaldırılmalıdır.