THİV Akademi, “Barış İçin Akademisyenler: Güncel Durum” raporunu yayınladı. Rapora göre, KHK’larla ihraç edilen barış akademisyenlerinin yüzde 39’unun tam zamanlı bir işi yok. Yüzde 14.2’si asgari ücretin altında ücretle çalışıyor. Yüzde 36.8’i sosyal güvenceye sahip değil. On akademisyenden birinin sağlık güvencesi dahi yok.
Bu Suça Ortak Olmayacağız! başlıklı bildirinin imzacısı olan akademisyenlerin Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) çatısı altında kurdukları THİV Akademi, 2017 yılından bu yana ihraç edilen Barış Akademisyenlerinin durumunu periyodik olarak raporluyor.
TİHV Akademi’nin bugün (19 Kasım 2021) yayınlanan ve OHAL Komisyonu’nun verdiği ret kararlarına ilişkin “hukuken suçtur ve kabul edilemezdir” değerlendirmesinin yapıldığı son raporunda, OHAL Komisyonu’nun Barış Akademisyenlerinin başvurularına ret kararı vermesinin etkileri ve ihraç edilmiş Barış Akademisyenlerinin güncel durumuna ilişkin çevrimiçi gerçekleştirilen anket çalışmasının bulgularına yer verildi.
Bulgulardan elde edilen sonuçlara göre, KHK’larla ihraç edilen barış akademisyenlerinin yüzde 39’unun tam zamanlı bir işi yok. Yüzde 14.2’si asgari ücretin altında ücretle çalışıyor. Yüzde 36.8’i sosyal güvenceye sahip değil. On akademisyenden birinin sağlık güvencesi dahi yok.
Buna göre; Barış akademisyenleri, çalışma ve sosyal güvence hakkından adil gelir hakkına, sağlık hakkından mesleki olarak kendini gerçekleştirme ve geliştirme hakkına kadar pek çok yönden hak ihlaline uğruyor.
Rapor, akademisyenlerin ihraç edilmesinin akademik çalışmalarını da olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.
OHAL Komisyonu’nun verdiği ret kararlarına ilişkin “hukuken suçtur ve kabul edilemezdir” değerlendirmesinin yapıldığı raporda, “AYM kararına istinaden Barış İçin Akademisyenlerin beraat etmesi, bir başka deyişle suçsuzluklarının ilan edilmesine karşın, yapısı ve çalışma metodolojisi bakımından sorunlu bir idari mekanizma olan OHAL Komisyonunun fiili cezalandırmayı devam ettirmesi hukuken suçtur ve kabul edilemezdir. Komisyon, idari bir mekanizma niteliği taşımasına rağmen, ülkenin en yüksek anayasal yargı organı olan Anayasa Mahkemesinin (AYM) kararlarını dikkate almayarak –tanımayarak- karar almaktadır” denildi.