HABAŞ’ta yaşadığı iş kazası sonucu yaşamını yitiren Kadir Özdemir’in davası öncesinde basın açıklaması yapan sendika ve odalar, sorumlu olanların cezalandırılması, gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması ve uluslararası standartlarda kamu denetiminin yapılması çağrısında bulundu.
İzmir Aliağa’daki HABAŞ Demir Çelik Fabrikasında eskiyen sacların değiştirilmesi sırasında yüksekten düşerek hayatını kaybeden işçi Kadir Özdemir’in ailesinin açtığı ceza davasının ikinci duruşması bugün Aliağa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya, Kadir Özdemir’in ailesinin yanı sıra İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, Aliağa Demokrasi Platformu, KESK İzmir Şubeler Platformu, DISK Ege Bõlge Temsilciliği ve İzmir İSİG Meclisi’nin temsilcileri de katıldı.
Odalar ve sendikalar duruşma öncesinde Aliağa Adliyesi önünde basın açıklamasında bulundu. Basın metni katılımcı kurumlar adına İzmir ISIG Meclisi Temsilcisi Mustafa Güven tarafından okundu.
Açıklamadan sonra davanın Avukatı Onur Can davanın gelişimini anlattı.
İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, Aliağa Demokrasi Platformu, KESK İzmir Şubeler Platformu, DİSK Ege Bõlge Temsilciliği, İzmir İSİG Meclisi adına yapılan ortak açıklamada, “Aliağa’da iş cinayetleri artık son bulmalıdır. HABAŞ iş cinayetlerinde sorumlu olanlar cezalandırılmalı, gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, uluslararası standartlarda kamu denetimi yapılmalı, işçiler üzerindeki uzun, aşırı çalışma v.b baskılar sona erdirilmeli artık üretim için iş cinayeti yaşanmamalıdır. Bu anlamda sorumluların gerekli cezayı almaları için bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız” denildi.
Açıklamanın tam metni:
“8 Ekim’de 36 yaşında ve bir çocuk babası olan HABAŞ İşçisi Kadir Özdemir, yüksekten düşerek yaşamını yitirdi. HABAŞ’ta iş cinayetinde yaşamını yitiren işçi Kadir Özdemir’in davası 26 Mayıs’ta Aliağa’da görüldü. Duruşmada Fabrika Müdürü Haşim Ayten, Çelikhane müdürü Mehmet Boran ve ekabir takımının iş cinayetinden yargılanmasına başlandı. Yıllardır bu yönetimin emrinde sayısız insan çalıştı ve en iyimser ihtimalle 100-150’den fazla işçi, iş cinayetinde hayatını kaybetti. Müdür Haşim Ayten soğukkanlılıkla işçilere mezar olan HABAŞ’ta işçi ölümlerini normal bulduğunu söyleyerek “eğer gerekli görülürse iş güvenliği önlemlerinin alıyoruz” dedi.
İş güvenliği önlemleri ölüm ya da yaralanma olmasın diye alınır, olduktan sonra değil! Ama Habaş’ta herkes bilir ki iş cinayeti yaşandıktan sonra “aslında önlem alınmış” gibi gösterilmek için önlem alınır.
Şirketler genelde “kan parası” adıyla şikayetçi olunmasını engellerken kamu idarecileri de sorunu toplumsal bir sorun olarak görmekten uzak davranıyor, açılan göstermelik davalarda şirketlere hiç bir ceza çıkmıyor ve üstünün örtülmesine göz yumuluyor. Adeta iş cinayetlerine ortak olunan bu süreçte adalete inancı sarsılan aileler yine şirketlerin insafına terk ediliyor. Geçtiğimiz iki ay içerisinde gemi söküm tesislerinde aynı şirkette 2 ay arayla iki kazada 4 işçi öldü, Menemen belediyesinde iş güvenlik önlemi olmadan çalıştırılan traktörden düşen bir işçi öldü ve her iki işyerinde yaşanan iş cinayetleri için savcılık henüz bilirkişi bile atamadı. Davalar sürüncemede kalırken acılı aileler perişan halde ortada kaldı.
Bakırçay havzasında işçi ölümleri, sakatlanmaları her gün artarak devam ederken, Habaş’ta hayatını kaybeden Kadir Özdemir’in annesi şirket yöneticilerinden şikayetçi oldu. Bu yüzden bu davanın önemi büyüktür.
Habaş demirçelikte yüksekten düşerek hayatını kaybeden Kadir Özdemir’in annesi ve kardeşleri şirketin kendilerine teklif ettiği parayı reddederek şikayetçi oldular. Bu dava işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda adeta bir ölüm makinesi haline gelmiş Habaş’a karşı açılmış ender davalardan biri olması ve cinayetin ardından fabrika müdürü, vardiya amirinin de içinde bulunduğu tutuklamaların olduğu ilk dava olması nedeniyle de önemli bir davadır.
Demirçelik fabrikaları, gemi söküm tesisleri, Tüpraş, Petkim, Star, organize sanayi, limanlar bakırçay havzasında hem işçilerin hayatını hem de halk sağlığını tehdit eden uygulamalarını cezasızlıktan aldıkları cesaretle sürdürmeye devam ediyor.
Bizler biliyoruz ki üretim için kar hırsı için işçiler ölmek zorunda değildir. Tek bir koşulla gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması koşuluyla …Ancak gerekli önlemler alınmadığı gibi üretim sürecindeki aksaklıkların kamu denetiminin de yapılmadığı açıktır. Bu yüzden HABAŞ’ta ve Aliağa havzasında durdurak bilmeyen iş cinayetlerine karşı tüm emek örgütlerini işçilerin üretim sürecini denetleyebildiği bir çalışma yaşamı için sendikal ve sınıfsal mücadeleyi yükseltmeye ve Ayfer Annenin adalet arayışının yanında olmaya çağırıyoruz. Aliağa’da iş cinayetleri artık son bulmalıdır. HABAŞ iş cinayetlerinde sorumlu olanlar cezalandırılmalı, gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, uluslararası standartlarda kamu denetimi yapılmalı, işçiler üzerindeki uzun, aşırı çalışma v.b baskılar sona erdirilmeli artık üretim için iş cinayeti yaşanmamalıdır. Bu anlamda sorumluların gerekli cezayı almaları için bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız.
Birlik ve dayanışmayı güçlendirelim.
Kadir’in davasına sahip çıkalım!
AYFER ANNEYİ HUKUK MÜCADELESİNDE YALNIZ BIRAKMAYALIM!”