Urfa Barosu avukatlarının görüştüğü Urfa 2 Nolu T Tipi Cezaevi’ndeki tutuklular, 7 Ekim’de işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söyledi. İşkence ve kötü muameleye maruz bırakılan tutuklular, koridorlarda sürüklenip, darp edilmiş.
Urfa Barosu Avukat Kazım Ekinci İnsan Hakları Merkezi, 7 Ekim’de Urfa 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklulara dönük işkence ve kötü muameleye dair rapor hazırladı. Tutukluların ailelerine yaşadıkları durumu 9 Ekim’de telefon ile iletmeleri üzerine Avukat Kazım Ekinci İnsan Hakları Merkezi üyelerinden oluşan bir heyetin, cezaevine giderek incelemelerde bulunduğu belirtilen raporda, cezaevinde farklı odalarda tutulan toplam 7 kişi ile görüşme yapıldığı kaydedildi. Raporda, yaşanan olaya dair tutukluların şu beyanlarına yer verildi: “7 Ekim’de koğuşlara sabah 9.30 (kadın koğuşuna 15.30 da gidilmiş) sıralarında cezaevi 1. ve 2. Müdürü, çok sayıda gardiyan ve jandarma (kask, cop, kalkanlı halde) erkek koğuşlarına gelmiş. ‘Türkiye geneli bir genelge/uygulama nedeniyle herkesin koğuşunu değiştirteceğiz ve elimizdeki yazıda belirtildiği şekilde yarım saat içinde herkesin yeni koğuş değişikliği yapılacaktır’ şeklinde uyarıda bulunmuş, tutuklu ve hükümlülerin ilgili yazıyı görmek isteminde bulunmaları ve bu şekilde keyfi olan bir uygulamanın yasal dayanağını sormaları üzerine tartışmalar başlamış. Yazıyı görmeden koğuş değişikliğini yapmayacaklarını beyan etmeleri üzerine de jandarma ve gardiyanların saldırısına maruz kaldıklarını, kendilerine hakaret edildiğini, koridorlarda sürüklendiklerini, darp edildiklerini beyan etmişlerdir.”
Tutukluların yaşadıkları
Raporun devamında şu iddialara yer verildi:
“Müdahale sonucunda; birçok tutuklu ve hükümlünün vücutlarında fiziki müdahale izleri olduğu,
Görüşme yaptığımız A.G isimli mahpus tarafından kararı görmek isteyen bir mahpusun kafasında kırık olduğunun tarafımıza bildirildiği,
Kafası kırılan mahpusun bunu kameraya göstermek istemesi halinde kameraya zarar verdiği ileri sürülerek kendisine soruşturma başlatacağının söylendiği,
A.G isimli mahpus cezaevi idaresinin bu tutumları nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’na hitaben şikayet dilekçesi yazdıklarını, ancak idarenin bu dilekçeleri ilgili yerlere göndermeyeceklerini kendilerine bildirdiğini,
Yaşlı olan Z.Ç isimli mahpusun yerden sürüklenerek götürülmeye çalıştığı esnada omzunun yerinde çıktığı,
Yaralanan şahısların revire gitmesine rağmen, tedavi edilmeden, rapor tutulmadan koğuşlara geri gönderildiği,
Müdahale sırasında kendilerine yönelik küfür ve hakaretlerde bulunulduğu,
Görüşme yaptığımız bir mahpus tarafından darp edilen ve izleri olan kişiler olarak M.P, A.Y, H.K, S.B ve M.B nin bildirildiği,
Yaralanan mahpuslar olmasına rağmen idarece, bu olaya ilişkin görevliler hakkında hiçbir işlem yapılmamışken yaralı mahpuslar hakkında idare tarafından soruşturma başlatıldığı,
L.A. isimli mahpus, yarım saat içinde koğuşu boşaltmalarının istendiğini, eşyalarını apar topar almak zorunda kaldıkları, dolapları mahpusların taşımalarının istendiğini,
Yeni gittikleri koğuşların da hijyen açısından çok kötü olduğu, temizlemek için de temizlik malzemelerini kendi imkanları ile almak zorunda kaldıkları şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.”
Bakanlıktan gelen yazı
Raporda, cezaevi idaresiyle yapılan görüşmeye de yer verildi. Saldırıya, Adalet Bakanlığı tarafından kuruma gelen kurum içi ve gizli bir yazıyı dayanak yapan cezaevi yetkilileri, her oda arasına başka suçlara ilişkin tutukluların yerleştirilmek istendiğini belirtti. Tutukluların bakanlıktan geldiği iddia edilen yazıyı görmek istemesi üzerine müdahale ettiklerini belirten yetkililer, tutuklulara kötü muamelede bulunulmadığını öne sürdü.
Gözlem ve tespitler
İnfaz koruma memurlarının aşırı güç kullanmak suretiyle işkence ve kötü muamele eylemlerinin olduğu yönünde şüphe oluştuğu belirtilen raporda, şu gözlem ve tespitler yapıldı: “Mahpusların beyanlarından kendilerine hakaret ve küfürler edildiği, bu eylemlerin hakaret ve tehdit suçunun unsurlarını oluşturduğu tespit edilmiştir. Mahpusların beyanlarından hijyen açısından yeni gidilen koğuşların çok kötü olduğu tespit edilmiştir. Hasta ve yaşlı olan mahpuslara insan onuruyla bağdaşmayacak muamelelerde bulunulduğu tespit edilmiştir.”
Öneriler
Raporun sonuç bölümünde ise şu öneriler yer aldı:
“Başvurulara konu olayla ilgili yaralandığı belirtilen mahpusların ivedi bir şekilde tam teşekküllü bir hastaneye-sağlık kuruluşuna sevk edilerek, durumlarının tespitinin ve tedavilerinin yapılması gerekmektedir. Ulusal ve uluslararası mevzuat gereği sağlık hakkı korunmalı ve gerekli özen gösterilmelidir.
Olaya ilişkin objektif bir inceleme yapılabilmesi için bağımsız bir heyetin oluşturulması gerekmektedir.
Mahpuslara yapılan işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin adli ve idari kurumlarca derhal soruşturma başlatılmalı ve etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekmektedir.
Mahpusların dilekçe hakkının engellenmeden başvurularının ilgili yerlere gönderilmesi gerekmektedir.
Hijyen konusunda cezaevi idaresi tarafından gerekli özenin gösterilmesi ve malzemelerin sağlanması gerekmektedir.
Cezaevlerinde yaşanan sorunlar hakkında ilgili ulusal ve uluslararası kurumlara bilgilendirilme ve gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.
Cezaevi koşullarının yasalara ve uluslararası sözleşmelere uygun koşullara kavuşturulması gerekmektedir.
Cezaevlerinde süre gelen hak ihlalleri nedeniyle ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde bağımsız denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet yetkililerini derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca söz konusu kapalı ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığını, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu’nu göreve davet ediyoruz.”
(MA)