Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi, Çınar ilçesinin Jandarma Karakolu’nda tutulan 39 Afgan göçmeni ile ilgili açıklamasında, “göçmenlerin; aralarında çocuk, engelli ve geri gönderilmeleri halinde öldürülme tehlikesi olanların olması nedeniyle sınır dışı işlemlerinin ivedilikle durdurulması” gerektiği belirtildi.
Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi, Çınar ilçesinin Jandarma Karakolu’nda tutulan 39 Afgan göçmeni ile ilgili basın açıklaması yaptı.
21 ve 24 Eylül tarihlerinde Baro’nun Mülteci Hakları Komisyonu, Jandarma Komutanlığı’na giderek ilgili kişilerle görüştü, tespit ve gözlem raporu hazırladı.
Rapor göre 19 ve 25 Eylül tarihleri arasında 39 Afganistan ve Pakistan uyruklu göçmen gözetim altına alındı. Çoğunun 12–30 yaş arasındaki erkek bireylerden oluştuğu, 15’inin çocuk, 2 kişinin görme engelli olduğu kaydedildi.
‘Sınır dışı edildikten sonra İran’da kötü muameleye maruz kaldılar’
Söz konusu göçmenlerin, kendi ülkelerinden çıkarken İstanbul’a götürülmeleri için 1000-1500 dolar karşılığında kaçakçılarla anlaştıklarını belirten Diyarbakır Barosu, yaklaşık 2 ay önce ülkelerinden kaçan bu göçmenlerin 1 ay önce Türkiye-İran sınırında hiçbir işlem yapılmadan sınır dışı edildiklerini, sınır dışı edildikten sonra İran askerleri ve oradaki insan kaçakçıları tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını, daha sonra tekrar İran üzerinden Türkiye’ye girdiklerini belirtti.
Rapor, göçmenlerin ülkelerinden çıktıktan sonraki tüm yolu yürüyerek, dağlık yollardan geldiklerini ve bu esnadan düşenlerin, yaralananların ve ölenlerin olduğunu, son olarak Diyarbakır İli Çınar İlçesinde askerler tarafından yakalandıklarını ifade ettikleri bilgisine yer verdi.
Baro, göçmenlerin 25 Eylül tarihinde Çınar İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan çıkarılarak sınır dışı işlemleri için Van il merkezine götürüldüğünü duyurdu.
Göçmenler arasından bir kişide Covid-19 tespit edildiğini belirten Baro, 23 Eylül’de bu kişinin ayrı tutulduğunu, aralarında çocukların da olduğu diğer 38 göçmenin bir arada kalmaya devam ettiğini kaydetti.
Göçmenlere yeterli battaniye ve hijyen malzemeleri verilmediğini, yakalandıkları ilk 2 gün günde 1 öğün yemek verildiğini, besin ihtiyaçlarının yeterli düzeyde karşılanmadığını öne süren Diyarbakır Barosu, raporda, göçmenlerin detaylı sağlık muayeneleri yapılmadığını, herhangi bir sağlık kuruluşuna götürülmediklerini belirtti.
Baronun görüşme gerçekleştirdiği göçmenlerden çoğu, ailelerinin Taliban tarafından öldürüldüğünü ve Afganistan’a geri gönderilmeleri durumunda kendilerinin de öldürülme veya insanlık dışı muamelelere maruz kaldıklarını aktarmışlar.
Baro, Cenevre Sözleşmesi’nin 33. Maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 14. Maddesi, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun “Geri gönderme yasağı” başlığıyla düzenlenen 4. Maddesi, “Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar” başlığıyla düzenlenen 55. Maddesi, her türlü özgürlüğü tehdit altında olanların sınır dışı edilmeyecekleri ve geri gönderilemeyecekleri düzenlemesini hatırlattı.
“İran askerleri ve kaçakçıları tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını beyan etmeleri üzerine bazı göçmenlerin vücudunun farklı yerlerinde morarmalar, kızarıklıklar ve yaralar olduğu gözlemlenmiştir.”
“Göçmenlerin yakalandıkları tarih itibariyle herhangi bir ifadeleri alınmamış, herhangi bir tebligat yapılmamış, verilecek olan kararlara itiraz başta olmak üzere uluslararası koruma statüsüne başvurma hakları konusunda bilgi verilmemiş, hukuki destek sunulması için avukat görevlendirilmesi yapılmamıştır.”
Diyarbakır Barosu raporunda sonuç bölümünde de şu önerilere yer verdi:
“Rapor konusu düzensiz göçmenlerin; aralarında çocuk, engelli ve geri gönderilmeleri halinde öldürülme tehlikesi olanların olması nedeniyle sınır dışı işlemlerinin ivedilikle durdurulması,
“Göçmenlerin sınır dışı işlemlerinin durdurulması akabinde uluslararası koruma statülerine başvurularının alınması,
“Uluslararası koruma statülerine dair başvuruları alınırken aralarında çocukların olması nedeniyle öncelikle çocuğun üstün yararı ilkesinin benimsenmesi ve ivedilikle barınma, sağlık ve temel ihtiyaçlarının; başta Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurumlarca sağlanması,
“Göçmenlerin hukuka erişim hakkının sağlanması açısından gerekli alt yapının oluşturulmasına dair çalışmalara ivedilikle başlanması.
“Göçmenlerin ülkelerine geri dönüşleri için ancak ülkelerindeki barış ortamının sağlanması gerektiği, bunun için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Uluslararası Örgütlerin rol alması, komisyonumuz tarafından önerilmektedir.”