Seyfi Öngider yazdı: “Şehmus, herkes için sağlam ve güvenilir bir dost ve yoldaştı. Kim için olursa olsun yapabileceği bir şey, ona düşen bir iş olduğunda gönüllü olarak koşturmakta tereddüt etmeyen, paylaşmaktan, dayanışmaktan haz duyan bu güler yüzlü yoldaşımızı hiç unutmayacağız. “
Enternasyonal bir Kürt devrimcisi Şehmus Tekin’i 17 Eylül’de kaybettik. Birçok kişinin örgüt adı olan ‘Zaza’ diye bildiği Şehmus tatil için gittiği Antalya’da geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti.
Şehmus, Kurtuluş Kendin Anlatıyor kitap dizisinin Seksiyon adını taşıyan beşinci cildinde görüştüğümüz arkadaşlardan biriydi. Sosyal Dayanışma ve İletişim Derneği’nin (SODİD) yürüttüğü sözlü tarih çalışmasının bir parçası olarak seksiyon örgütlenmesinde faaliyet yürüten 14 arkadaşla yapılan görüşmeler kitap dizisinin beşinci cildi olarak Ekim 2018’de yayımlanmıştı. Orada Şehmus kendini şöyle tanıtıyordu:
“3 Mart 1959 Mardin doğumluyum. 17 kişilik bir ailede beşinci çocuk benim. Bir anneden 8, bir anneden yedi olmak üzere 15 kardeşiz. Ben birinci anneden beşinci numarayım; 8’i kız, yedisi erkek. İlkokulu Midyat’ta okudum babam memur olduğu için. Kürt anne babadan olmayım. Anadilim Kürtçe, sokak dilim Arapça, komşu dilim Süryanice, yabancı dilim Türkçe. Savur’daki komşularımız Süryani’ydi. Sokakta egemen dil Arapça olduğu için onlar da Arapça konuşuyordu. Kızıltepe’ye gidene kadar, Kürt olmama rağmen Kürtçeyi iyi bilmiyordum. Sokak dilinde Arapça egemen olduğu için Arapçayı daha iyi biliyordum. Türkçeyle okulda karşılaştım, Türkçeyi orada öğrendim.”
Şehmus bir paragrafta ne kadar çok şey anlatmış… Bu topraklarda Kürt olarak doğmanın ne demek olduğunu, nasıl bir sosyal ve kültürel ortamda yaşadığını ve nelere, nasıl baş kaldırdığını da zekice belirtmeyi ihmal etmemiş; “Anadilim Kürtçe, sokak dilim Arapça, komşu dilim Süryanice, yabancı dilim Türkçe.” Gerçekten de Şehmus buydu; onun için Türkçe yabancı dildi, Kürt kimliğini ve bilincini her daim canlı tutmaya özen gösterir, her daim yaşamının merkezinde olduğunu sergilemek isterdi. Uzun zamandır İstanbul’da yaşamasına rağmen, adeta bedeni burada aklı, ruhu Mardin’de, Kızıltepe’deydi. Her fırsatta kendini oraya atar, sanki oranın güneşiyle, havasıyla, suyuyla yıkanır, insanıyla hemhal olur, herhalde tazelendiğini, güçlendiğini hissederek İstanbul’a dönerdi. İlk fırsatta yeniden oraya dönmek üzere…
İşte bu defa hep orada kalmak, o topraklarda sonsuz bir uykuya yatmak üzere Kızıltepe’ye dönüyor. Sadece çok sevdiği topraklarla değil çok sevdiği arkadaşlarıyla, İbrahim Akan, Halim Yıldırım (Bozo) ve İbrahim Turgut’la da kucaklaşacak, çünkü birlikte mücadele ettiği bu yoldaşları Şehmus’dan önce o topraklarla buluştu. İbrahim Akan birkaç yıl önce, Bozo geçen yıl Kızıltepe’de, İbrahim Turgut ise daha geçen ay Rojava’da hayatını kaybetti ve şimdi Şehmus’u karşılayacaklar.
* * *
Seksiyon kitabında yer alan 14 arkadaştan üçünün bize bu kadar erken veda etmesini bir tesadüf olmaktan çok bir Kürt gerçeği olarak görmek yanlış olmaz. Biyografisi insanın biyolojisini de şekillendiriyor. Bu durum sadece Kürt devrimcileri için değil özellikle 70’li yıllara damgasını vuran devrimci kuşağın tümü için geçerli tabii. Zorlu, çetin yaşam koşullarının meydana getirdiği çeşitli hasarlar, sağlık sorunları daha erken yaşlarda gündeme geliyor ve zamanında farkına varıp etkin müdahale edilmezse, yetersizlik, olanaksızlık veya ihmal dolayısıyla gereken yapılmazsa sonuçları ağır oluyor. Kendimden biliyorum ki, ameliyat masasına 5 defa yatıp kalkabildiğim için hayattayım ama böyle bir şey aynı zamanda bir imkân meselesi; imkânın olacak, ayrıca çevrendeki birileri, yakınların da seni denetleyecek, hatta zorlayacak vs. Bunlar olmazsa ortaya çıkan sonuçların da telafisi mümkün olmuyor. Aslında SODİD aynı zamanda bu açıdan da işleyecek bir iletişim ve dayanışma ağı için kuruldu ve bu doğrultuda elinden geleni yapmaya çalışıyor ve galiba daha da çok çalışması, uğraşması gerekiyor.
* * *
Şehmus 70’li yıllarda Kurtuluş’un bölgedeki örgütlenmesini inşa etmeye girişen militanlardan biriydi. Urfa Eğitim Enstitüsü’den mezun olduktan sonra Maraş’ta, Pazarcık’ta kısa bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra zamanın tümünü devrimci çalışmaya hasretmek için istifa etmiş ve Diyarbakır’a yerleşerek siyasi faaliyetlerine orada devam etmişti. 1979 yılında Diyarbakır’da yakalanan, ağır işkencelerden sonra tutuklanan Şehmus, 1980 yazında tahliye oldu. 12 Eylül darbesi sırasında Kızıltepe’de olan ve bir süre bölgede kalan Şehmus yoğunlaşan takip ve aramaları dikkate alarak zaten bazı arkadaşlarının da gitmiş olduğu Filistin’e gitmenin doğru olacağına karar verecekti. Nitekim kendi çabalarıyla gittiği Suriye ve Filistin’de Kurtuluş örgütlenmesini bulup devrimci faaliyetine devam etti. Kürtçenin yanı sıra Arapçayı da iyi biliyordu ve böylece Kurtuluş’un oradaki uluslararası ilişkileri yürütmekle görevli ekibin içinde yer aldı. 1981 başından 1985 başına kadar dört yıl boyunca yaşadığı Şam ve Beyrut’ta hem uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde hem de Suriye’den Türkiye’ye ve Türkiye’den Suriye’ye gidiş-gelişlerde görevler üstlendi. İsrail’in Beyrut’a saldırısı sırasında oradaki Kurtuluşçularla birlikte savaşa katıldı. Hatta İsrail savaş uçağı diye bir İsviçre uçağını uçaksavarla vurmuşlardı. 1984 başında örgütün konferansına katılmak için Türkiye gelen ve tekrar Suriye’ye dönen Şehmus 1985 yılı başında yine bir görev için Türkiye’ye geldiğinde İstanbul’da yakalanarak tutuklandı ve üç yıla yakın Metris’te kaldı.
1987 sonlarında tahliye olduktan sonra bağımsız örgütlenme fikrini benimseyen ve bu doğrultuda adım atmak isteyen Şehmus aradığı desteği bulamayınca Kürt hareketiyle yakın bir ilişki içinde olmuş, ondan sonra da siyasi duruşunu ve faaliyetini hep bu eksende belirlemişti.
İstanbul’a yerleştikten sonra Kurtuluş saflarında birlikte mücadele ettiği yoldaşlarıyla daha sık buluşan, birlikte olan Şehmus, SODİD kurulunca içinde yer aldı ve üzerine düşen her görevi hakkıyla yerine getirdi. Bir dönem yönetiminde de yer aldığı SODİD’in hem siyasi nitelikteki çalışmalarına hem de dayanışma niteliğindeki faaliyetlerine katılmayı hiç aksatmayan Şehmus herkes için sağlam ve güvenilir bir dost ve yoldaştı. Kim için olursa olsun yapabileceği bir şey, ona düşen bir iş olduğunda gönüllü olarak koşturmakta tereddüt etmeyen, paylaşmaktan, dayanışmaktan haz duyan bu güler yüzlü yoldaşımızı hiç unutmayacağız.
Şehmus’un böyle aniden gidişiyle biraz daha eksildik, dayanışma anlayışımızı ve vefa duygularımızı çoğaltarak ve bizden önce giden tüm yoldaşlarımızı unutmayarak, hatıralarını hep canlı tutmaya çalışarak ve onların gerektiğinde hayatlarını verecek kadar bağlı oldukları değerlere, ideallere bağlı kalmaya devam ederek yanıt vereceğiz.