Kürtçe halaya verilen iletişim cezasını infaz hakimliğine taşıyan DTK Eş Başkanı Leyla Güven ve HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Hülya Alökmen’in Kürtçe savunma yapmasına izin verilmedi.
Kürtçe halaya verilen iletişim cezasını infaz hakimliğine taşıyan DTK Eş Başkanı Leyla Güven ve HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Hülya Alökmen’in Kürtçe savunma yapma talepleri Türkçe bildikleri gerekçesiyle reddedildi.
Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Leyla Güven ve Halkların Demokratik Partisi Diyarbakır İl Eş Başkanı Hülya Alökmen, Kürtçe şarkı söyleyip halay çekmekten verilen iletişim ve görüş yasağı kararına karşı tutuklu bulundukları Elazığ İnfaz Hakimliğine itirazda bulundu. Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi idaresinin kararına karşı yapılan itiraz, bugün duruşmalı olarak incelendi.
Katıldıkları duruşmalı incelemede, Güven ve Alökmen, Kürtçe savunma yapma talebinde bulundu. Ancak, hakim Güven ve Alökmen’in Türkçe bildiğini ve tercüman ücretinin kendileri tarafından karşılanması koşuluyla Kürtçe savunma yapabileceğini belirtti. 2 siyasetçi tercüman ücretini ödemeyi kabul etmedi.
Susma hakkı kapsamında değerlendirildi
Hakim, tercüman ücreti ödemeyi kabul etmeyen Güven ve Alökmen’in “susma hakkını kullandığını” kabul ederek, bunu tutanak altına aldı. Kürtçe tercüman talebinin karşılanmaması nedeniyle Güven ve Alökmen’in “susma hakkını kullandığı kabul edilmesi” karar tutanağına şu şekilde geçti:
“Hükümlü savunmasında: ‘Kürtçe ifade vermek istiyorum, tarafıma tercüman atanmasını istiyorum, ancak tercüman ücretini karşılamak istemiyorum’ dedi. Hükümlüye tercüman ücretini ödemesi halinde CMK 202. maddesi gereğince Hakimliğimize tercüman getirileceği, tercüman ücretini ödemek istememesi ve Kürtçe konuşmak istemesi halinde susma hakkını kullanmış sayılacağı konusunda ihtarat yapıldı. Hükümlünün infaz hakimin Türkçe olarak sorduğu soruları anladığı ve dosya içerisindeki dilekçelerinden de görüleceği üzere resmi dil olan Türkçeyi bildiği görüldü. Hükümlü Türkçe bildiği, sorulan sorulara Türkçe olarak cevap verdiği, disiplin soruşturması esnasında alınan savunması ve Hakimliğimize hitaben yazmış olduğu dilekçesinin Türkçe olduğu anlaşıldığından tercüman ücretini karşılamak istememesi nedeniyle susma hakkını kullandığı kabul edildi.”
Tercümana da izin verilmedi
Güven ve Alökmen’in Avukatı Serdar Çelebi, tercüman talebi olduklarını bildirdiklerini, bunun müvekkilleri için değil, mahkemenin müvekkillerini anlayabilmesi için talep ettiklerini ifade ederek, “Yargılamanın sürüncemede kalmaması için ve tercüman hazır edilmeme ihtimalini de düşündüğümüz için yanımızda tercümanlık yapabilecek yetkinlikte bir kişiyi de getirdik ve duruşma salonu dışında hazır ettik. Duruşma salonu dışında hazır olan tercüman dışında başka bir tercüman hazır edilerek tercümanlık ücretinin de müvekkile yükletilmek istenmesini kabul etmiyoruz. Bu savunma hakkının ihlalidir. Bizce keyfidir, zira birçok mahkemede biz avukatlar dahil yeri geldiğinde yemin ederek tercümanlık yapmaktayız. Bunun için bir devlet memuru olmak, adliyenin herhangi bir kaleminde çalışmak zorunluluğunu düzenleyen yasal bir durum yoktur. Müvekkil beyan etti, savunma yapmak istemektedir. Bu nedenle mahkeme bize sırf tercüman ücretini ödetmek istemesinden kaynaklı bunu susma hakkı olarak kabul etmesini kabul etmiyoruz. Bu konuda açık hüküm vardır. Anayasaya göre mahkeme huzurunda kendisini ifade etme hakkına sahiptir.”
Hakim, duruşma dışında hazırlanan tercüman aracılığı ile Güven ve Alökmen’in savunmasının alınması talebini reddetti.
Avukat Çelebi, suçun şahsiliği ilkesine işaret ederek, gereksiz marş söylemekten verilen iletişim cezasının, kimin eylemi yaptığına bakılmaksızın koğuşta bulunan tüm tutuklulara verildiğini hatırlatarak, bunun suçun şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu ve bu disiplin cezasının kaldırılmasını talep etti.
Hakimlik, kamera kayıtlarının incelenmesi için istenmesine, bu karar yerine getirildikten sonra dosyanın mütalaa için savcılığa gönderilmesine karar verdi.
(MA)