HDP Milletvekili Sezai Temelli’nin CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “Çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” sözlerine yönelik eleştiri Bekir Ağırdır’dan geldi. Ağırdır, “Sürecin öncüsü elbette partiler olacak” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun HDP’nin muhatap alınarak çözüleceği yönündeki sözleri siyasette tartışma konusu oldu. Eski HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Kılıçdaroğlu’nun açıklaması üzerine “Çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” karşılığı verdi.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, T24’te yayınlanan ‘Sayıların Dili’nde programında, “Genel Başkanlık gibi meselenin bizzat göbeğinde bulunmuş, akademisyen olarak da meseleye hakim olduğunu sandığım Sezai Temelli’nin açıklaması doğru olmamış” dedi. Ağırdır şöyle devam etti:
“Doğru bulmuyorum”
Temelli’nin eş başkanları beklemeden bu açıklamayı yapmasıyla ima ettiği bir şey olduğunu düşünüyorum ben. Aktörleri bilmem, içeride kim kimi temsil eder o da benim meselem değil, ama Sezai Temelli’nin yetkililerin açıklamasını beklemeden bu açıklamayı yapması içerideki tartışmanın bir kanadının sözcüsü olarak bunu yapıyor diye anlıyorum ve de doğru bulmuyorum.
“Gerilim artık Kürtlerle Türkler arasında”
Asıl konuşmamız gereken kısmı ise sorunun ne olduğu. Sorunun katmanlarının, ilgililerinin kimler olduğunu yeniden konuşmak gerekiyor. Bir yandan bakınca bu mesele etrafında söylenmemiş cümle yok. Bir yandan da hala bir yaygın mutabakat oluşturup sorunu çözemediğimize göre konuşmaya devam etmenin dışında başka bir yol yok bir kere. Sorun ne? Sorun Kürt meselesi ama bugün geldiği noktada Kürt meselesi olmaktan, sadece Kürtlerden ibaret bir sorun olmaktan çıkmış, yerel yönetimlerin yeniden tanımlanması gereken süreçte Kürt meselesinin çözülüp çözülemeyeceği meselesi. Yalnız HDP’ye dair bir konu konuşmuyoruz. Sorunun bence iki katmanı var. Bir yandan mesele özü itibariyle Kürtler ile devlet arasında olan bir gerilim iken sorun çözülmeden bunca yıldır yaşayıp geldiğimiz için, toplumun kendi iç meselesine de dönmüş durumda. Gerilim artık yalnız Kürtlerle devlet arasında değil, artık Kürtlerle Türkler arasında da…
“Daha çoğulcu, şeffaf bir süreç…”
Eğer sorun çözmeyi konuşuyorsak, evet devletle ilgili kısmı için meşru aktörlerin kimler olacağı. Elbette meşru aktörlerin siyaset olmasının dışında hiçbir yolu yoktur. Kusura bakmasın Sezai Temelli. Her şeyden önce bu meseleye dair neyi değiştireceksek, parlamentoda uzlaşarak çözebiliriz. Ama toplumsal kısmını çözmek için, yalnız HDP ile AK Parti’nin ya da CHP’nin uzlaşması yetmez. Toplumda da yeniden yeni bir uzlaşma duygusu üretmek diye bir meselemiz var. Bir yandan görüyoruz ki, toplum bu konuda mesafe alıyor. Ama hala toplumun belli kesimlerinde de dirençler var. Toplumu da bu sürece dahil etmenin yolu, yani aktörleri çoğaltmak. Daha çoğulcu, şeffaf bir süreç yürütmek. Şimdi bütün bunlar yokmuş gibi bir gece parlamentoda yasaları değiştirsek bile sorunu çözdük değil. Toplumsal kabul tarafında derli toplu hiçbir şey yapılmadı. Bu sorun, içeriğinin tanımlanması ayrı bir tarafa, daha çoğulcu ve ana aktörlerin siyasi partiler olduğu, pazarlığın değil uzlaşmanın olduğu bir süreçle yürütülebilir. Çoğulcu ve şeffaf bir süreç var ve bunun da öncüsü elbette partiler olacak. İmralı ve her kimse onlar, meselenin katmanlarından yalnız birisi olan terör boyutu ile ilgilidir ve o tarafına geldiğinde işin, dahil olabilir. Ben böyle bakıyorum meseleye. O yüzden HDP kısmına gelince, Sezai Temelli’nin yaptığı bu açıklamayı talihsiz buluyorum.”
Ne demişlerdi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” demişti.
HDP’li Sezai Temelli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şöyle demişti: “Kürt sorununun çözümünün yegane muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP’dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır. Süreci tıkayan, toplumsallaştırmayan ve masayı deviren AKP çözümsüzlükten medet umarken bu anlayışın çıkmaz sokak olduğu artık görülmelidir.”