Mehmet CAN yazdı: Katolik İrlandalıların meclisi başta olmak üzere birçok kazanımları ellerinden alınmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen İrlanda halkı boyun eğmeyerek ayaklanmalarla, başkaldırılarla, direnişlerle kendi mücadelelerini 21. yüzyıla kadar taşımayı bilmişlerdir.
Yazının I. bölümünde bahsettiğim gibi İrlanda ulusal sorunu sadece mezhepsel, ulusal bir sorun değildir, bu sorun aynı zamanda sınıfsallığı da içeren bir sorundur. Britanya’nın İrlanda adasında problemi nasıl harladığını, ulusal, sınıfsal, mezhepsel çelişkileri nasıl büyüttüğünü anlattım. Bu bölümde ise, İrlanda’nın 19. ve 20.yüzyıl ile birlikte bu duruma karşı örgütlenmesini, Britanya’ya karşı geçmişe nazaran daha örgütlü bir şekilde tavır koyduğunu anlatacağım. 19.yüzyıl pek çoğumuzun bildiği gibi üretim araçlarının, üretim ilişkilerinin değişimiyle birlikte dönemin ruhuna uygun modern fikirlerin, siyasi ve politik düşüncelerin yoğun olarak ortaya çıktığı bir yüzyıldır. Özellikle Batı Avrupa başta olmak üzere pek çok yer bu durumdan etkilenerek ortaya çıkan yeni duruma ayak uydurmaya çalışmış, kısacası bir değişim süreci içine girmeye başlamıştır.
İrlanda halkı da 19.yüzyılla birlikte modern direniş örgütlerini inşa ederek, kendi payına düşen hareketliliği yaratmayı başarmıştır. Bu yüzyılda İrlanda halkı içerisinde, daha doğrusu Katolik İrlanda halkı içerisinde İngiliz sömürgeciliğinden kurtulma fikri daha gür ve şiddetli bir şekilde dile getirilmeye başlanmıştır. İlk olarak FENİAN örgütünü kuran İrlanda halkı, daha sonra ise İRLANDA CUMHURİYETÇİ KARDEŞLİĞİ (IRB) örgütünü kurmuşlardır. Bu her iki örgütün programı da ulusal bir programdır. İngiltere’nin İrlanda’dan gitmesi ve bağımsız bir İrlanda ülkesinin varlığı programlarının ana olgusudur. Bu örgütlerin verdiği silahlı mücadele, yine bu dönem Amerikan bağımsızlık savaşında İngiltere’nin yenilmesi, İngiltere’nin İrlanda halkına bazı hakları iade etmesini beraberinde getirirken, Britanya kendi krizini atlattıktan sonra yeniden İrlanda’ya vermek zorunda kaldığı ulusal ve demokratik hakları geri almıştır.
Katolik İrlandalıların meclisi başta olmak üzere birçok kazanımları ellerinden alınmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen İrlanda halkı boyun eğmeyerek ayaklanmalarla, başkaldırılarla, direnişlerle kendi mücadelelerini 21. yüzyıla kadar taşımayı bilmişlerdir.
Burada şunun altını özellikle çizmek gerekir. Tüm bu ayaklanmalar, isyanlar, başkaldırılar İngiltere tarafından kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Ancak tarihte yenilgileri nasıl yaşadığınız önemlidir, teslim olarak yenilmek ile direnerek yenilmek arasında çok büyük farklar vardır, sizden sonraki kuşakların politik şekillenişi açısından bu iki durum çok önemlidir. Direnerek yenilmek gelecek kuşakların hafızalarında silinmez izler bırakırken, teslim olarak yenilmek gelecek kuşakların omuzlarına silinmez yükler bırakır. Dolayısıyla İrlanda halkı pek çok ayaklanmada sonucunda mağlup olmasına rağmen İrlanda halkı nezdinde, onlara, gelecek kuşaklara bir direniş geleneği bıraktı ve bu gelenek Birleşik Krallık gibi bir süper gücün İrlanda ulusunu tüm eksikliklerine rağmen tanımasını beraberinde getirdi. Bu durumu unutmamak, atlamak gerekir diye düşünüyorum.
Bu dönem İrlanda’da ortaya çıkan ulusal hareketler, sadece Londra’ya karşı bir eylemsellik geliştirmediler, aynı zamanda Londra’nın adada işbirlikçisi olarak gördükleri ‘’ULSTER BÖLGESİNDE’’ mevzilenen ‘’ULSTER YÖNETİMİNE’’ karşı da bir direniş geliştirdiler. İşgalcilerin adadan gitmesi, bağımsız ve birleşik bir İrlanda’nın varlığı bu direniş örgütleri açısından amaçlanan birinci hedefti. Dediğim gibi bu direniş örgütleri ve İrlanda halkının İngiliz emperyalizmine karşı yaptığı eylemsellikler, ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırıldı.
Bu hareketler bastırılırken, İrlanda sorunu 1900’lerin başıyla birlikte siyaseten farklı bir kulvara evrilecek ve James Connolly önderliğinde sosyalist önderlik İrlanda sorununda bayrağı devralacaktır. İçerisinde sınıfsallığı barındıran bir programla ortaya çıkan James Connolly ve İrlanda Yurttaş Ordusu ulus devletin sınırlarını aşan enternasyonal sadece bir halkı değil, halkları kapsayan bir siyaset ve mücadele dilinin sözcüsü olacaklardır.
James Connolly ve Sosyalist Önderlik
İrlanda İngiliz emperyalizminin sömürgeci politikaları nedeniyle İngiltere’nin ve diğer gelişmiş kapitalist ülkelerin gerçekleştirdiği atılımları yapamadı. Britanya emperyalizmi tarafından üretim ilişkilerini geliştirmesi engellenen İrlanda 20.yüzyılın başına kadar atıl bırakıldı ve bundan dolayı köylü ülkesi olarak anılmaya başlandı. 19.yüzyılın son çeyreği ve 20.yüzyılın başıyla birlikte Kapitalizmin İngiltere başta olmak üzere genişlemesinin kaçınılmazlığı İrlanda toplumunda da merkez kapitalist ülkelerdeki kadar olmasa da bir değişimin olmasını beraberinde getirdi. Bu durum İrlanda’da işçi sınıfının da ortaya çıkmasına neden oldu. Sadece Katolik işçi sınıfı değil, Protestan işçi sınıfı da oluşmaya ortaya çıkmaya başladı.
James Connolly’nin önderliğindeki sosyalist hareketin ilk amacı da Protestan ve Katolik işçi sınıfı arasındaki İngiliz emperyalizminin yarattığı bu bölünmeyi ortadan kaldırmaktı. Connolly; Problemin salt ulusal bir sorun olmadığını, içinde sınıfsallığı da barından bir sorun olduğunu söylüyordu.
Unutmamak gerekir ki, uluslar homojen, tekdüze olan olgular değildir. Ulus kendi içinde farklı sınıfları barındıran, belirleyen, farklı ekonomik, sosyal, siyasal çıkarlara sahip olan, heterojen insanlardan oluşan yapılardır. Aynı ulus içindeki mülk sahibi sınıfların çıkarları ile işçinin, köylünün çıkarları hiçbir zaman ortak olmamıştır. İrlanda toplumu da bu durumdan muzdarip değildir. İrlanda ulusunun bu durumunu dile getiren James Connolly, İrlanda halkının ulusal kurtuluşun ötesine geçip, toplumsal kurtuluşu hedefleyen bir programa sahip olmasını dile getirirken haksız değildi. Marx başta olmak üzere, Engels ve Lenin’de İrlanda ulusal sorununu ele alırken bu bağlamda ele alıp değerlendirdi.
Bunun için ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum. Yani Marx, Engels, Lenin İrlanda ulusal sorununu nasıl ele aldı? Ancak kısaca belirtmek gerekirse, James Connolly liderliğindeki sosyalist hareket, Marx, Engels ve Lenin’in ulusal sorun geleneğinin İrlanda’daki takipçisi, onların geleneğinin İrlanda’daki devamcısı diyebilirim.
İrlanda’da özellikle sendikalarda ve endüstri bölgesinde örgütlenmeye ağırlık veren, yani işçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı bölgelerde örgütlenen James Connolly ve İrlanda Yurttaş Ordusu, İngiliz sömürgeciliği ve onun İrlanda’daki işbirlikçisi ULSTER HÜKÜMETİNE karşı ciddi cevaplar vermeye, adada bulunan bu işbirlikçi kesimin rahatını bozmaya başlayınca, ULSTER VE LONDRA boş durmayarak İrlanda’da kendilerine bağlı paramiliter, kontra güçler oluşturmaya başlayacaklar.
‘’ULSTER GÖNÜLLÜLER GÜCÜ’’ adı altında örgütlenmeye başlayan bu paramiliter güçler, başta ‘Yerinden Yönetim Yasası’ başta olmak üzere, Birlik Yanlısı bir programla ortaya çıkarak İrlanda halkının ulusal, sınıfsal, demokratik kazanımlarını hedef almaya başlayacaklar. Bu süreçte İrlanda milliyetçileri ULUSAL GÖNÜLLÜLERİ kurarken, James Connolly liderliğindeki sosyalist hareket ise ortaya çıkan bu paramiliter güce karşılık ‘İRLANDA YURTTAŞ ORDUSUNU’’ kuracaktır.
Devam edecek…