Şenol Morgül, Saklı Tarihin İzinde kitabı üzerine yazdı: “Makul ve makbul kılınmış tarih anlatımı, ötekilerin görmezden gelindiği ve çoğumuzun hiç kuşkulanmadan takipçisi olduğu bir miras bırakmış bize.”
“Saklı Tarihin İzinde” kitabı beş yıl önce yayınlanan “Paramaz”ı tamamlayan bir çalışma olmuş. Makul ve makbul kılınmış tarih anlatımı, ötekilerin görmezden gelindiği ve çoğumuzun hiç kuşkulanmadan takipçisi olduğu bir miras bırakmış bize.
Kadir Akın, Türkiye sosyalist hareketi tarihinin ilk öncüleri içindeki Ermeni, Rum ve Yahudi devrimcilerle tanıştırıyor bizi. Sosyalist tarihimizin unutulmuş öncülerini kuyulardan çıkartıp bu güne taşıyor. Her türlü unutmalara ve taammüden unutturmalara karşı hafızalarımızı yenilemeye davet ediyor bizi.
Osmanlı’daki 1908 öncesinin modernleşme, reform, anayasa ve demokratikleşme süreci ve bu süreçteki Ermeni, Rum, Yahudi devrimci önderlerin mücadelesi çok güzel özetlenmiş.
Kitabın aktarımına göre, 1908 Meclis-i Mebusanı’nda yüz kırk yedi Türk, altmış Arap, yirmi yedi Arnavut, yirmi altı Rum, on dört Ermeni, on Slav ve dört Yahudi üye varmış. Mecliste görev alan devrimci, sosyalist vekillerin varlığını ve hangi mücadelelerden çıkıp geldiklerini öğreniyoruz. Meclisteki ilk sosyalist öncülerimizi ve onların bu gün dahi altına imza atabileceğimiz programatik görüşlerini tanıtıyor bize. Oysa biz bu güne kadar sosyalistlerin meclise ilk kez 1965 seçimlerinde TİP’le girdiklerini zannediyorduk.
Karakter Rum, Ermeni, Yahudi, Kürt olunca, ağzıyla kuş tutsa, sosyal şoven sol tarih anlatısında öncü ya da kahraman sıfatına nail olamıyor ve kör kuyularda unutmalara terk ediliyor. Kitabı okudukça onlarca yıl görmezden gelinen ve unutulan isimlerin listesi uzayıp gidiyor. Egemenlerin yok ettiklerini biz de onlarca yıl yok saymışız!
Örneğin, II. Meşrutiyet sonrasında İstanbullu Rumların kurduğu Türkiye Sosyalist Merkezi’nden (TMS) ve onların gazetesi Ergatis’ten (ırgat, işçi) pek bahsedilmez. Sosyalizm mücadelesi veren, sınıf içinde ve sendikalarda örgütlenen bu hareketin yok sayılarak adının anılmaması Rum oldukları için olsa gerek!
TSM içinde bulunan kadın üyelerden Athina Gaitanu 22 yaşında Makrıköy Rum Kız Mektebi’nin müdürü olur. Aynı zamanda yazarı olduğu Ergatis Gazetesi’nde; “Biz kadınlar olarak bağımsız ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Modelimiz; özgürleşmiş, bağımsız, yarının kadını olmalı…” diye yazar.
Gaitanu sonraki yıllarda Atina’ya yerleşmek zorunda kalır ve Yunanistan’daki feminist kadın hareketi içinde önemli roller üstlenir. Tanımıyoruz , bilmiyoruz…
Meclis-i Mebusan’da Hınçak vekil olan Hampartzum Boyacıyan Marksist bir kır gerillası. İstanbul Tıp Fakültesi son sınıfta okurken “Gedikpaşa Gösterisi” nedeniyle aranmaya başlamış ve yurtdışına çıkmış. Tanımıyoruz, bilmiyoruz…
Erzurum vekili Karakin Pastırmacıyan (Armen Garo) Fransa Nancy Üniversitesi Ziraat fakültesi bölümünde okurken 1895 Zeytun isyanına fedai olarak katılmak üzeri ülkeye gelir. Osmanlı Bankasının basılmasını yönetip Abdülhamid ve yabancı elçiliklerle görüşmeleri sürdürüp pazarlıklar sonucunda arkadaşlarıyla birlikte Marsilya’ya gider. Şehir gerillası olan ve 1908 sonrası meclise giren Armen Garo’yu tanımıyoruz, bilmiyoruz…
1909’da Yahudiler ile bazı Bulgar ve Makedonlar tarafından kurulan Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu’nu (SSİF) 1911’de Selanik’te kitlesel 1 Mayıs kutlaması yapmış. Kızıl bayrakların dalgalandığı törende Enternasyonal Marşı bir çok dilden söylenmiş. Bilmiyoruz… Aradan 110 yıl geçmiş, Enternasyonal Marşını hep beraber Türkçe bile söyleyemiyoruz.
1887’de Osmanlı topraklarında kurulmuş Hınçak Sosyal Demokrat Partisi ilk Marksist partiymiş. 1890 Tiflis’de Sosyalist Enternasyonal üyesi Ermeni Devrimci Federasyonu kurulmuş. Programları nedir, ne savunurlar? Tanımıyoruz, bilmiyoruz…
İlk kitlesel 1 Mayıs kutlaması 1910’da İstanbul Taksim’deki Pipino Bira Fabrikası’nın bahçesinde gerçekleşmiş. Enternasyonal katılımın da olduğu 1 Mayıs kutlaması Ergatis ve Ermeni sosyalist partileri EDF ile SDHP’nin daveti üzerine gerçekleşmiş. İstanbul işçilerinin çok dilli karakterini vurgulayan Türkçe, Ermenice, Yunanca ve Ladino konuşmalar yapılmış. Bilmiyoruz…
Kadir Akın kitabının da “hak ettiği değeri görmesi gerekiyordu” diyerek, İştirakçi Hilmi ve Velestinli Rigas’ı da öne çıkararak tanıtıyor bize.
Sosyalist tarihimiz, Enternasyonal köklerimiz ve ilk öncülerimiz hakkında ne çok şey bilmiyormuşuz meğer!
Kadir Akın’a ve Dipnot Yayınları’na teşekkür ediyorum.