KESK, iktidarın zam teklifi sonrası TİS görüşmelerinin sürdüğü Ankara’ya yürüme kararı aldı. KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik, ancak mücadeleyi birlikte büyüterek hak gasplarının durdurulabileceğini ifade etti.
Yaklaşık 4,2 milyon kamu emekçisi, 2,2 milyon emeklisinin aylıklarına 2022 ve 2023’te yapılacak zam oranlarının belirleneceği 6’ncı Dönem Toplu İş Sözleşme (TİS) görüşmeleri, 2 Ağustos’ta başladı.
27 Ağustos’ta kararın açıklanması beklenen TİS görüşmelerinde, iktidar 2022 yılı birinci altı ayı için yüzde 5 artı enflasyon farkı, ikinci altı ayı için yüzde 6 artı enflasyon farkı, 2023 yılı için ise ilk altı ay için yüzde 6 artı enflasyon farkı, ikinci altı ay için yüzde 6 artı enflasyon farkı teklif etti.
İktidarın teklifine, “Yoksulluğa mahkum eden teklif kabul edilemez” diyerek karşı çıkan ve TİS görüşmelerine katılan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), iki ayrı koldan Ankara’ya yürüyüş planladı.
18-20 Ağustos tarihleri arasında Batman ve Edirne’den başlatılacak yürüyüş, “İnsanca bir yaşam, demokratik grevli toplu sözleşme için mücadeleyi birlikte büyütüyoruz” şiarıyla gerçekleştirilecek. İki koldan gerçekleştirilecek yürüyüş, 20 Ağustos’ta Ankara’da yapılacak açıklamayla son bulacak.
6 temel talep
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TİS görüşmelerini ve başlatacakları yürüyüşü Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. “İnsanca bir yaşam, demokratik, grevli bir toplu sözleşme” yaklaşımıyla 6 temel taleplerini bakanlığa sunduklarını hatırlatan Bozgeyik, “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, halktan yana bir kamu hizmeti, temel gelir güvencesi, güvenceli istihdam, güvenli gelecek, demokratik, adil bir çalışma yaşamı ve gerçek bir toplu pazarlık” talep ettiklerini aktardı.
Memur Sen’
Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 15-20 milyonluk bir kitleyi yakından ilgilendiren TİS süreciyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Bozgeyik, “KESK olarak TİS sürecinde üyelerimizin ekonomik ve demokratik taleplerini ifade ediyoruz ancak antidemokratik bir yasayla karşı karşıyayız. Memur Sen dışındaki konfederasyonların imza yetkisinin olmaması, üyeleri adına toplu sözleşme yürütememesi, hakem kurulunun vereceği kararın da kesin olması nedeniyle KESK olarak öncelikle bu yasanın demokratikleşmesini talep ediyoruz. Çünkü Memur Sen’in imzalamış olduğu TİS süreçlerinde kamu emekçileri hep kaybetti. Bu nedenle TİS düzeneğinin demokratikleşmesi gerekiyor” diye belirtti.
Yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret
KESK olarak taleplerini 26 Temmuz’da bakanlığa ilettiklerini hatırlatan Bozgeyik, “Açlık sınırı 2 bin 950 TL’yi aşmış durumda. Doğal olarak 4 kişilik bir ailenin asgari ihtiyaçlarını karşılayabilmesi açısından ücretlerin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması gerekiyor. 2019-2020 yılları arasında yüzde 8. 5’lik bir reel kayıpla karşı karşıyayız. Çünkü 2019’da yoksulluk sınırı 6 bin 300 TL civarındaydı bugün 9 bin 400 TL’lere yaklaşmış durumda. Yaklaşık 2 milyon 600 bine yakın bir makas açığa çıkmış durumda. KESK olarak önümüzdeki dönemin ücret artışlarına, temel özlük taleplerimize geçmeden önce masada reel kaybımızın karşılanmasını istiyoruz. Kamuda çalışan en düşük memurun sosyal yardımlarla birlikte ücretinin 6 bin 952 TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz. 2022 yılı açısından da var olan bu reel kayıplarımız üzerine sosyal yardımlarla birlikte yüzde 43. 5’lik bir artışın yapılarak yoksulluk sınırı üzerinde bir ücretin belirlenmesini istiyoruz” diye aktardı.
Sosyal yardımlar açısından da taleplerinin olduğunu ifade eden Bozgeyik, “Kamuda kreşlerin açılması, özellikle kreşler açılıncaya kadar 0-6 yaş çocuğu olan her aileye bin 100 TL kreş yardımının yapılması” şeklinde taleplerini sıraladı.
Hukuksuzluklar son bulmalı
Kamu emekçilerinin yaşadığı sıkıntılara değinen Bozgeyik, OHAL süreciyle birlikte 130 bine yakın yakın kamu emekçisinin hukuksuz bir şekilde işten çıkarıldığını, bunlar içerisinde 4 bin 500’e yakın KESK üyesinin olduğunu vurguladı. Bozgeyik, “Hala 2 bin dosya OHAL komisyonunda hukuksuzca bekletiliyor. Arkadaşlarımızın 5 yıldır yargıya erişim hakkı engellenmiş durumda. Bu toplu sözleşme masasında diğer iki konfederasyondan farklı olarak KESK’in öne çıkarmış olduğu temel taleplerden biri de OHAL sürecinde işten çıkarılan kamu emekçilerinin yeniden işlerine iade edilmesi gerekiyor. Yine güvenlik soruşturması, mülakat ve arşiv araştırması gibi yasa dışı kamuda ayrımcılığı derinleştiren istihdam politikasından vazgeçilmesi gerekiyor. Özellikle kadın emekçiler üzerinde uygulanan şiddet, mobbing taciz gibi kamuda çok yaşanan şiddet politikalarının sonlandırılması yeni bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bunun için İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme kararının geri alınması gerekiyor” dedi.
Demokratik grevli toplu sözleşme
Bozgeyik, 2 koldan gerçekleştirecekleri yürüyüşe ilişkin ise, amaçlarının kamu emekçilerinin yaşadığı sıkıntıları uğradıkları şehirlerde halkla paylaşarak kamuoyu oluşturmak olduğunu ifade etti. Bozgeyik, Memur Sen’in masadaki tutumuna rağmen emekçilerin TİS sürecinden kazanımla çıkmalarının yol ve yöntemlerini birlikte oluşturmak istediklerini kaydetti. Bozgeyik, “Kazanabilmemiz için örgütlülüğümüzü, mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor. Demokratik, adil bir çalışma yaşamının inşa edilmesi gerekiyor. Tüm bunların hayata geçirilmesi için demokratik grevli bir toplu sözleşmenin yeniden oluşturulması gerekiyor. Bunlar için mücadele yürüteceğiz, geliştireceğiz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin iki ucundan gerçekleştirecekleri yürüyüşü Bozgeyik, şöyle dedi: “Dört koldan planladığımız yürüyüşümüzü, yangın ve sel felaketleri nedeniyle iki kola düşürdük. Haksızlık ve hukuksuzlukların derinleştiği ülkenin iki ucundan birleştiren bir tutumla hareket ediyoruz.”
Ortak mücadele
Derinleşen krize ve işçiler emekçiler üzerinden artan baskıyı durduracak yeterli ortak bir mücadelenin geliştirilmediğini söyleyen Bozgeyik, devamında şunları söyledi: “Bu günlerde hem dünyada hem de Türkiye’deki sendikal hareketin; işçi sınıfının, emekçilerin ve yoksulların yaşadığı sorunların ortak olduğu ve bunun için ortak mücadelenin geliştirilmesi noktasında değerlendirmeleri var. Biz de KESK olarak önümüzdeki dönemde bu değerlendirmeler ışığında sadece kamu emekçileri ve emeklilerinin değil işçilerin, kadınların, gençlerin ve yine toplumsal meselelerde ortaya çıkan sorunlar için mücadele yürüteceğiz. Türkiye’nin demokratikleşmesi, yeni bir toplumsal sözleşmenin, Anayasanın yapılması ve bir demokrasi ittifakı çerçevesinde AKP-MHP iktidar bloğunun geriletilmesi için mücadele olanakları var. Bunları birleştirmek gerekiyor.”
Bozgeyik, birleşik ortak bir mücadeleyle var olan hakların gaspını durdurabileceklerini ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırabileceklerini ifade etti.