KCK Eşbaşkanı Bese Hozat Yeni Özgür Politika gazetesinde yazdığı yazıda, Cizre’de yaşanan olaylardan AKP’yi sorumlu tuttu. Hüda-Par’ın AKP tarafından yönlendirildiğini ve bölgede provokasyon peşinde olunduğunu yazdı. KCK Eş Yürütme Konseyi Mustafa Karasu da benzer Bese Hozat’la benzer bir yazıyı dün yazmıştı. DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ise Cizre olaylarına ilişkin ‘‘Paralel yapı’’yı işaret ederek, Fethullah Gülen Cemaati’ni sorumlu tutmuştu.
Bese Hozat’ın yazısından ilgili bölüm şöyle;
‘‘Roboskî Katliamının üzerinden tam üç yıl geçti. Adeta insanın kanını donduran bu vahşi katliamın acısı halen bugün yaşanmış gibi çok canlı ve diridir. Katliamı yapan Türk devleti ve dönemin R. T. Erdoğan hükümeti şimdiye kadar da bu katliamın hesabını vermiş değildir. Herkes de çok iyi biliyor ki bu katliamın onayını veren dönemin başbakanı Erdoğan’dır. Erdoğan talimatı vermiş ordu da uygulamıştır. Dolayısıyla katil, Erdoğan ve AKP’dir. AKP Roboskî Katliamı ile Kürtlerin iradesini kırıp teslim almak istemiştir. Bu korkunç katliamla Kürtleri korkutup sindireceğini, Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye edeceğini arzulamıştır. Ancak hesabı tutmamış, hevesi AKP’nin kursağında kalmıştır.
AKP bölgedeki gelişmeleri ve ortaya çıkan bu yeni durumu doğru okuyamamıştır. Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye politikasından vazgeçmemiş, IŞİD ile ittifakını sürdürmüş, IŞİD eliyle Özgürlük Hareketini tasfiye etmeyi hayal etmiştir. Var gücüyle IŞİD’e destek vererek ve direkt savaşın içinde yer alarak Rojava Kantonlarını ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. AKP bu amaçla Kobanê saldırısını IŞİD ile birlikte planlamış ve uygulamıştır. Bakure Kürdistan’da gelişen ve tüm Türkiye’ye yayılan 6-8 Ekim serhildanları, AKP’nin bu kirli politikalarına karşı büyük bir toplumsal patlamadır.
AKP’nin ateşkes ve diyalog sürecine rağmen Bakure Kürdistan ve Rojava Kürdistan’ında Kürtlere karşı verdiği savaş, büyük bir isyan hareketi olarak AKP’nin karşısına çıkmıştır. Bugün Cizre’de yaşanan olaylar da AKP’nin bu savaş politikalarından bağımsız değildir. Bu olayların özellikle Bülent Arınç’ın Hüda-Par’ı ziyaretinin hemen sonrasına denk gelmesi manidardır. Aslında Arınç’ın Hüda-Par ile neleri konuştuğu ve neleri planladığı Cizre olaylarında ortaya çıkmıştır. Türk devleti geçmişte Hizbullah’ı nasıl Kürt Özgürlük Hareketine karşı örgütleyip kullandıysa bugün AKP Hüda-Par’ı aynı biçimde Kürt Özgürlük Hareketine karşı kullanmaya çalışmaktadır. AKP, saldırılarını Hüda-Par’ın arkasına gizlenerek yapmaktadır. Hüda-Par’ı kendi saldırılarını gizlemede bir kılıf, tasfiye planlarını kapatmada bir maske olarak kullanmaktadır.
AKP Cizre’deki katliam girişimini Hüda-Par’ın üzerine atarak kendisini aklayamaz. Bunlar beyhude çabalardır. AKP’nin ak kaşık olmadığı defalarca kez ispatlanmıştır. AKP’nin derdi savaş değil de barış ve demokratik çözüm olsaydı, çete gruplar örgütleyip saldırılar geliştirme yerine şimdi çoktan demokratik müzakereyi başlatmış olacaktı.’’