3 yıl önce 8 Temmuz’da Çorlu Tren Katliamı’nda yakınlarını kaybeden aileler adalet mücadelesini sürdürüyor. Sorumlular yargılanmazken, aksine aileler hakkında soruşturmalar açıldı. Aileler adalet arayışını birlikte sürdürmekte kararlı.
Tam üç yıl önce yarın; 8 Temmuz 2018…
Edirne Uzunköprü’den İstanbul Halkalı’ya doğru hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, saat 17.15 sularında Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi’nden geçerken yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezin kayması sonucu raydan çıkmış ve 5 vagonu devrilmişti. Göz göre göre gelen bu katliamda 7’si çocuk olmak üzere 25 kişi hayatını kaybetmiş, 340 kişi de yaralanmıştı.
25 kişinin hayatını kaybettiği tren katliamında gerçek sorumlular yargılanmazken, acılı aileler, gazeteciler ve davaya sahip çıkan vatandaşlara dava açıldı.
Çorlu Tren Katliamı’nın 3’ncü yılında acılı ailelerden, Mısra Öz, Funda Dikmen ve Zeliha Bilgin Halkweb’ten Hüreyra Oflaz’a konuştu.
“Hesabını sormadan dünyadan göçüp gitmek yok”
9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i ve eşi Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz, “Üç yıldır oğlum olmadan yaşamaya çalışıyorum. Oğlum Oğuz Arda’nın adını yaşatmak adına hayata tutunmaya çalışıyorum. Evlat acısını yaşayanlar mutlaka daha iyi anlıyorlardır. Bunun bir tesellisi yok. Bu acının tahammül edilebilecek bir yanı yok. Hele ki evladınızı, birilerinin ihmalkarlığı yüzünden kaybetmişseniz buna sebep olanlara bunun hesabını sormadan bu dünyadan göçüp gitmek yok diye düşünüyorsunuz” dedi.
“Katliamın sorumluları adaletin karşısında yargılanacaklar”
Kendisine, avukatlara ve gazetecilere dava açıldığını hatırlatan Öz, “Bizler, 7’si çocuk 25 canın ölümüne sebep olanlara, adalet karşısında hesap soracağız. Bu katliamın sorumluları belli. Bizler bu kişileri halkın gözünde çoktan yargılattık. Ama yetmez. Adaletin karşısında da yargılanacaklar. 3 yıldır ne yazık ki adalet gerçek sorumlulardan yana işlemedi. Tek bir kişi tutuklu yargılanmadı. Aksine bana bu olanları eleştirdiğim için soruşturmalar, davalar açıldı. Yetmedi avukatlarımıza, gerçekleri ortaya koyan gazetecilere, bizleri destekleyen kişilere davalar açıldı. Mahkeme heyeti, kendisini ölen 25 kişiden daha mühim gördüğü için, onların yaşam hakkını ellerinden alanları değil, kendi mevki ve makamlarını eleştirenleri yargılamayı tercih etti. Oysa ki ceza kesilmemiş her katliam, bir yeni katliamın doğmasına sebep olacaktır. Oldu da zaten…” ifadelerini kullandı..
“Hukukun üstünlüğünü görmek istiyorum”
Ulaştırma Bakanı ve TCDD’nin kovuşturmaya dahil edilmesi gerektiğini belirten Öz, “Bizler bugüne kadar tarafsız olan bir bilirkişi raporu ile doğru bir yargılama süreci yapılması için mücadele ettik. 8’inci duruşma görülecek Eylül’de. Artık ciddiyetsiz yürütülecek tek bir duruşmaya dahi tahammülümüz yok. Gerçek bir yargılama süreci bekliyorum. Dönemin Ulaştırma Bakanı da, Genel Müdürler de, alttaki tüm yöneticiler de sorgulanmalı ve karşımıza getirilmelidir. Öyle siyasiler, bürokratlar, TCDD üst yönetimi kovuşturmaya dahil değildir diye bir kararı kabul etmiyorum. Hukukun üstünlüğünü görmek istiyorum” dedi.
“Gün acılarımızı paylaşma günüdür”
Anma etkinliğine ilişkin Mısra Öz şu bilgileri verdi:
“Önce Uzunköprü ve Avcılar Belediyesi’nin, 25 kişinin adını yaşatmak için Uzunköprü’de yaptırdıkları anıtın açılışına katılacağız. Ardından saat 17:00’de katliamın yaşandığı Çorlu, Sarılar köyünde bulunan anıtta anma töreni olacak. Ve sonra yine Sarılar köyündeki Camide, Mevlüt okutulup, dualarımızı göndereceğiz sevdiklerimize. Bizler için 8 Temmuz, kıyametin koptuğu gün. O gün için giden canları yad etmekten, dualar etmekten başka bir şey düşünemiyorum. Gün acılarımızı paylaşma günüdür, yanımızda olmak isteyen herkesi görmek bize güç ve destektir. Çorlu katliamının unutulmaması için bu birliğe daima ihtiyacımız olacaktır.”
“Bizim yaşam sevinçlerimizi ellerimizden aldılar”
23 yaşındaki kızı Özge Nur Dikmen’i ve 16 yaşındaki kızı Gülce Dikmen’i kaybeden Funda Dikmen, “Biz üç yıldır yaşamıyoruz sadece nefes almaksa yaşamak, yaşamaya çalışıyoruz. Bizim yaşam sevinçlerimizi, yaşama amacımızı ellerimizden aldılar” dedi.
Dikmen açıklamasının devamında, “Bundan sonrada elimizden geleni yapacağız korkmuyoruz bizi hiç bir şekilde de yıldıramayacaklar. Bu yıl üçüncü yıl ama benim için hala üç yıl öncesi, ben orada kaldım. Benim hayatım orada kaldı. Bundan sonra amacımız bu faciayı unutturmamak. Yetkililerin insan hayatına daha fazla önem vermeleri, hayatı şansa bırakmamak, biz kaybettiklerimizi senesi gelince anmıyoruz, biz onları nefes aldıkça hep anıyoruz” diye konuştu.
“Üç yıldır cehennem çukurundayız”
14 yaşındaki kızı Bihter Bilgin’i, kız kardeşleri Emel Duman ve Derya Kurtuluş’u ve 5 aylık yeğeni Beren Kurtuluş’u kaybeden Zeliha Bilgin ise “8 Temmuz Tren Katliamı Aileleri, Üç yıldır bir cehennem çukuruna atılmış ve orada öylece bırakılmış insanlardır” dedi.
“Bizim 25 canımızı kurban vermemizi mi beklediler?”
TCDD’nin hiçbir şey olmamış gibi davranmasına tepki gösteren Bilgin, “TCDD’nin sanki mükemmelmiş gibi sosyal medya hesaplarında paylaşımlar yapması o kadar can yakıyor ki. Kimse hesap sormadı tabi, yaptıkları işler ortada. Yine son zamanlar da yağışlar mevsim normallerinin dışında gidiyor. Neden Çorlu menfezinin altı boşalmadı acaba, olması gerektiği gibi yapıldığı için olabilir mi? Bizim 25 canımızı kurban vermemizi mi beklediler. Savcı, Mahkeme heyeti araştırdı mı acaba? Tren seferleri bu hafta yağmurda durduruldu neden? Güvenmiyorlar mı yaptıkları yollara. Yine rayların altı boşaldı Neden 2018’de bunu uygulamadılar. Ben size cevabını vereyim. Çünkü biz 8 Temmuz Tren Katliamı Aileleri olarak 3 yıldır Adalet diye, suçlu yağmur değil sizsiniz diye her yerde haykırdığımız için, bunu Sesimizin yetiştiği her yere duyurabildiğimiz için, göze alamadılar böyle bir katliamı” değerlendirmesini yaptı.
“Çorlu’nun aklanmasına izin vermeyeceğiz”
Bilgin açıklamasının devamında “Keşke Pamukova’nın aklanmasına izin verilmeseydi de Çorlu olmasaydı. Biz Çorlu’nun aklanmasına izin vermeyeceğiz. Suçlu yağmur değil, suçlu, işini düzgün yapmayan TCDD kurumudur” dedi.