Koronavirüs salgını, evden çalışmayı yaygınlaştırdı. Ancak çalışanları koruyacak bir yasa henüz yok. Bilişim Emekçileri Dayanışma Ağı’ndan Büşra Özçelik ve Kaç Bize Gel Platformu’ndan Hikmet Topal, “Evden Çalışma Yönetmeliği işçiyi korumaktan uzak. Bu yüzden yönetmeliği hukuksuz buluyoruz” dedi.
Koronavirüs salgını evden çalışmayı yaygınlaştırdı. Bazı şirketler salgından sonra da evden çalışma sistemine devam edeceklerini açıkladı. Ancak çalışanları koruyacak bir yasa henüz yok.
Koronavirüs salgınıyla birlikte çalışma hayatı, ofislerden evlere taşındı. Evden çalışma sistemini kârlı bulan bazı şirketler, salgın sonrasında da buna devam edileceğini açıkladı.
Çalışanlar, açısından trafikte geçen süreyi ortadan kaldırması gibi avantajları olsa da bazı iş kollarında çalışma şartları daha da zorlaştı. Şirketlerden bazıları çalışanlarından tuvalete giderken haber vermelerini istedi bazılarıysa öğle yemeği molasını iptal etti.
Resmi Gazete’de 10 Mart’ta yayımlanan “Evden Çalışma Yönetmeliği” ile bu çalışma sisteminin çerçevesi çizildi. Ancak bu da sorunları çözmeye yetmedi.
Banka ve Finans Dayanışması, Bilişim Emekçileri Dayanışması, Kaç Bize Gel Platformu, Ofissizler Öğretmen Dayanışması, Plaza Eylem Platformu, Politeknik, Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, Ücretli ve İşsiz Mimarlar Forumu ve Ofissizler Örgütü üyeleri 12 Haziran’da toplandı ve yönetmeliğe ilişkin dokuz maddelik bir bildiri yayımladı.
Bilişim Emekçileri Dayanışma Ağı’ndan Büşra Özçelik ve Kaç Bize Gel Platformu’ndan avukat Hikmet Topal, taleplerini şöyle anlatıyor:
‘Sürekli ulaşılabilir olmak mobbingtir’
Büşra Özçelik, dijitalleşmeyle birlikte uzaktan çalışmanın hayatımızın bir gerçeği haline geldiğini hatırlatıp sınırı olmayan mesai saatleri ve sürekli ulaşılabilme gibi birçok sorunla karşı karşıya olduklarını belirtti.
Yeni çıkan uygulamalarla sürekli gözetlenmenin de mobbing olduğunu belirten Özçelik, şöyle devam etti:
“Biz VPN’e bağlanarak şirketin uygulamalarına girebiliyoruz. VPN’e kaçta girip çıkmışsın bilgisi herkese atılıp şirket kamuoyuna açıklanıyor. İşte bir de rekabet varsa insanlar hem daha fazla kendi hayatlarından veriyor hem de özel hayatları açığa çıkmış oluyor.
“Normalde haftasonu tatilken, pandemide haftasonu da çevrimiçi olmak zorunda kalıyoruz. İşçinin artık kendine kalan hiç boş zamanı olmuyor. Evden çalışma, sömürüye açık bir alan haline geldi. Evden çalışmanın koşulları netleştirilmeli ve bir yasa haline getirilmeli. Bizim bir araya gelmemizin amaçlarından biri de bu.”
Yönetmelik yetersiz
Hikmet Topal ise Evden Çalışma Yönetmeliği’nin işçiyi korumaktan uzak olduğunu belirtti:
“Türkiye’deki ya da dünyadaki iş hukuku genel prensipleri açısından yetersiz. Bireysel iş hukuku ile yani patronla işçinin birebir olarak karşı karşıya geldiği her yönetmelik aslında işçiyi korumaktan uzak.
“Çünkü bir işçinin bireysel olarak patrona karşı haklarını sonuna kadar koruması mümkün değil. Geçim kaygısı ve iş kaybetme korkusuyla işçiler, patronlarının önlerine koyduğu her sözleşmeyi ve her yönetmeliği imzalamak zorunda kalıyor.
“O nedenle hükümet ya da kamu böyle bir yönetmelik yaparken işçilerin haklarını korumakla yükümlüdür ancak öyle olmuyor. Evden Çalışma Yönetmeliği de işçiyi korumaktan uzak. Bu yüzden yönetmeliği hukuksuz buluyoruz.”
Bağlantıyı kesme hakkı olmalı
“Bağlantıyı kesme hakkı olarak tanımlanan bir hak var. Bu, sizin mesai saatlerinizin dışında bağlantıyı kesme hakkınızın olması demek” diyen Topal, şöyle devam etti:
“Mesela sabah saat 09:00’da işe gidiyorsunuz, bilgisayarınızın karşısına oturuyorsunuz ve normalde mesainiz akşam 18:00’de bitecekken gece 24:00’e kadar uzuyor. Normalde altı saat ücret karşılığında günde 13-14 saat çalışmaya başlıyorsunuz. Çalışırken tuvalete gidemeyen arkadaşlarımız var. Bir kere en önemli talebimiz bu.”
Yükümlülük kimde?
Avukat Topal, diğer talepleri de şöyle özetliyor:
“Uzaktan çalışan işçilerden gelen başlıca şikâyet konusu masraflar. Elektrikten su faturasına, çay ve kahveden öğlen yemeğine kadar bütün bu masraflar zaten ekonomik krizde olan işçi sınıfı için çok ciddi bir yük.
“Bunların ve çalışma için gerekli ekipmanların kayıtsız şartsız işveren tarafından karşılanması lazım. Hem daha çok çalıştıracak hem ofis kirası ve bilgisayar, internet, yazıcı gibi ofis giderlerinden kurtulacak.
“Hizmet sektöründe çalışan işçilerin çoğu kadın ve artık evde de bir sömürünün parçası haline geldiler. Hem çocuklara bak, hem toplantıya gir hem de yemek yap. Bu yüzden tüm evden çalışan işçiler için bir kreş ödeneği ya da kreş imkanı istiyoruz.
“İş yerine gidildiğinde fazla mesai ispatlanabiliyor. Evden çalışmada fazla mesai yapılmadığına yönelik ispat yükümlülüğü işverenlerde olmalı.
“Ayrıca akşam 20:00’den sonra ismi ne olursa olsun çalışılmasına karşıyız. Çünkü bu yüzden ailenizle vakit geçirme şansınız olmuyor.”
İşçinin psikolojisi için destek
“Artık kameralarımız açık. Bu kameralarla herkes denetlenebiliyor, gözetlenebiliyor. Bu verilerin güvenliğinin sağlanmasını talep ediyoruz” diyen Topal, diğer talepleri de şöyle sıraladı:
“Evden çalışmayla evler iş yeri oldu. Bu esnada yaşanabilecek her kaza iş kazası aslında. İşveren evden çalışan işçiyi iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve ev koşullarını işçi sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirmekle sorumlu olmalı.
“Uzaktan çalışmayla birlikte işçilerin sosyal iletişimi azaldı. İş yerinde mobinge karşı mesai arkadaşınızla bir şeyler geliştirme şansınız oluyor ama evde tek başınızasınız. Bu çalışma şekli patronun tüm sömürü araçlarına karşı sizi korumasız bırakıyor. Yalnızlaştırıp psikolojik saldırıya açık hale getiriyor. İşçinin psikolojisinin korunması için destek ve gözetim sağlanmalı.”
Hibrit model nedir?
Avukat Topal, ofiste ve evden çalışmaya alternatif olarak yeni bir model önerdi: Hibrit model.
Bunun en doğru model olduğunu söyleyen Topal, “Biz hibrit bir modelin daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Üç gün ofisteysek iki gün evde olmalıyız. Çünkü uzun süreli evden çalışmalar, sosyalleşemediğimiz için gerçekten çok tehlikeli” dedi.
(bianet)