SEÇTİKLERİMİZ – Necati ÇITAK Siyasal İktisat için yazdı: Düzen, emekçileri yaşamın gereklerinden yoksun bıraktığı, içinde yaşayamayacakları konumlara soktuğu için ve pandemi döneminde hastalık ve ölüm gelinceye dek o koşullarda kalmaya elindeki güçle zorladığı için cinayetten suçludur.
Pandemi politikalarının başarısızlıklarını ‘cinayet’ olarak adlandırmak uygun olabilir mi?
Yazının başlığını Friedrich Engels’in “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu” adlı kitabından esinlendiğimiz için bu soruyu “toplumu sorumlu bir bütün olarak’’[i] tanımladığı şu sözleriyle cevaplamak mümkün:
“Burjuvazi bu konuda gerçeği konuşmaya cesaret edemez, çünkü kendini suçlamış olur. Oysa tüm emekçiler buna “toplumsal cinayet” diyorlar ve tüm toplumumuzu bu suça ortak olmakla suçluyorlar…Toplum binlerce insanı yaşamın gereklerinden yoksun bıraktığı, içinde yaşayamayacakları konumlara soktuğu –kaçınılmaz sonuç olan hastalık ve ölüm gelinceye dek o koşullarda kalmaya elindeki güçle zorladığı– bu milyonlarca mağdurun yok olacağını bildiği ve gene de bu koşulların sürmesine izin verdiği zaman, toplumun o yaptığı, bir bireyin yaptığı gibi kesinlikle cinayettir; örtülü, kasıtlı cinayettir; hiç kimsenin kendisini savunamadığı bir cinayettir; kimse katili görmediği için, mağdurun hastalık ve ölümü doğal göründüğü için cinayet gibi olmayan cinayettir; çünkü suç bir şeyi yapmaktan çok yapmamanın sonucudur. Ama cinayettir.”[ii]
Gaziantep’te COVID-19 olduğu halde çalışmaya zorlanan işçinin ailesinden 3 kişinin yaşamını yitirmesi, İstanbul’da Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alınan raporların ilk iki günü karşılamaması ve fabrikanın da bu iki günü ödememesi nedeniyle geç test yaptırdığı için bir işçinin ölmesi, Dardanel fabrikasında zorla ‘’kapalı devre çalışma sistemi’’ne geçilmesi gibi haberler ile Engels’in bu sözlerini birlikte okuduğumuzda, kapitalistlerin COVID-19 yoluyla toplumsal cinayetten suçlu olduklarını söylememize engel bir durum yoktur.
Bu cinayette kapitalist toplumun -yani gerçek adıyla burjuvazinin- yancıları, siyasi oligarşi ve sınıflı bilim kurumudur. Virüsün yayılmasını durdurmak için patronların, yani mali oligarşinin çıkarlarına el uzatan, hiçbir önlem almamayı seçen siyasi oligarşi ile restoranlarda alınacak tedbirleri, otobüslere kaç kişi ve nasıl binilebileceğini, hangi yaş gruplarının hangi saat dilimlerinde dışarı nasıl çıkabileceğini ve benzeri birçok kuralı belirleyen ancak işçi sınıfının pandeminin başından beri dip dibe üretim yaptığını, sokağa çıkma yasağı günlerinde bile çalıştırıldığını, kapalı üretim sisteminde modern köle[iii] olarak çalışmak zorunda bırakıldığını görmezden gelen günümüz sınıflı bilim kurumu bu cinayette burjuvazinin suç ortaklarıdır (Çıtak, 2020)…
…Necati ÇITAK’ın siyasaliktisat.com’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN