SEÇTİKLERİMİZ – Selahattin DEMİRTAŞ Gazete Duvar için yazdı: Kitaplar ve sayılar bize bir şeyler söylüyor ama anlayana. Burak Eldem’in romanından alıntı yaparak Mazlum’dan emanet cümleyle bitirelim o halde. Sayfa 493: Berxwedan jiyan e. (Direnmek yaşamaktır.)
Geçen ay cezaevi kütüphanesinde -bu iki kelime nasıl yan yana geliyorsa artık- Knut Hamsun’un Açlık romanına rastladım. Kaydını yaptırıp odaya götürdüm. Romanı anlatmaya niyetim yok, şu sıralarda açlığın ne olduğunu iyi biliyorsunuz.
Birkaç kitabı aynı zamanda okumayı tercih ediyorum yıllardır. Her birinden bölüm bölüm okuyup üçünü, dördünü birlikte bitiriyorum genelde. Yine öyle yaptım. Burak Eldem’in Tavuskuşu Güncesi’ni, Philip Kerr’in Zagrebli Kadın adlı polisiyesi ile Knut Hamsun’un Açlık’ını aynı zamanda okumaya başladım.
O hafta, Uykusuz dergisinin de 741. sayısını gecikmeli olarak verdiler. Hepsini birlikte okuyunca tuhaf bir tesadüfler zincirine denk geldim. Burak Eldem’in romanı Tavuskuşu Güncesi’nin 66. sayfasında Knut Hamsun’un Açlık romanından söz ediliyor. İyi.
Oku, oku Philip Kerr’in Zagrebli Kadın romanının 153. sayfasında da Knut Hamsun’un Açlık romanından söz ediliyor. İlginç.
Uykusuz dergisinin kapağındaki Sedat Peker göndermeli karikatürün önünde de Knut Hamsun’un Açlık romanı duruyor. Yok artık.
İnsan hafiften bi’ ürperiyor, ister istemez. Gece, saat 2. Uyuyayım dedim bari.
Elimde son olarak Burak Eldem’in romanı varken ayracı kaldığım yere sıkıştırıp kitabı baş ucuma koydum. Tam uyuyacağım, kitabı aceleyle tekrar açtım. Okumayı bıraktığım son cümleye takılmıştı aklım. Sayfa 118: “Yarın çok da sevimli bir gün olmayacak gibi görünüyor.”
Ne var bu cümlede? Burak Eldem’in roman kahramanı Avukat Metin, ertesi gün bir savcıyla görüşmeye gidecek, pek de isteksiz aslında. Görüşme nedeniyle canı sıkkın, o nedenle yarının sevimli bir gün olmayacağını söylüyor.
Bu cümleyi okuyup uyumaya çalıştığım gecenin sabahında benim de bir duruşmam vardı ve bir savcıyı tehdit ettiğim iddiasıyla açılan davanın karar duruşması yapılacaktı. Evet, bu uyduruk davadan bana ceza vermelerini bekliyordum. Ama Burak Eldem arkadaşım geceden haber vermiş oldu ve duruşmaya çıktığımda cezadan emindim artık. Sonuç: İki buçuk yıl hapis cezası. Yani 30 ay.
Doğru, çok da sevimli bir gün olmadı. Sağ ol Burak kardeş, dost acı söylermiş 🙂 …
…Selahattin Demirtaş’ın Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN