Siyasi partilerden İzmir Alsancak’ta “Yaşanabilir bir ülke için Suçlular İttifakı ile mücadeleye!” çağrısı ile ortak basın açıklaması. Açıklamada “Türkiye halklarına karşı tarihsel sorumluluğumuzla sesleniyor ve bu kirli ittifaktan kurtularak herkesi yaşanabilir bir ülke için seferber olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.” denildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Halkevleri “Yaşanabilir bir ülke için Suçlular İttifakı ile mücadeleye!” sloganıyla ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
“Yaşanabilir bir ülke için Suçlular İttifakı ile mücadeleye! Sömürü, yolsuzlukla, mafya üçgenine son!” pankartının açıldığı açıklama İzmir Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirildi.
Çıkar ilişkilerinden kaynaklı çelişkiler sonucunda, halklara karşı işlenmiş suçların ifşa olduğunun söylendiği açıklamada “Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin tamamen tasfiye edilmesi, Kürt sorununda çözümsüzlük, çıkar çetelerinin halklara karşı işlediği suçlar, kamu kaynaklarının, yeraltı ve yerüstü varlıkların, doğanın talanı ve yerli, yabancı tekellerin yağmasına kalkan olma, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri, yolsuzluk ve rüşvet bu ülkeyi yönetenler açısından istisna değil kural haline gelmiştir.” denildi.
Kurulan kirli ittifakların iktidarın tekeline aldığı yargı tarafından korunduğunun belirtildiği açıklamada siyasi, iktisadi ve toplumsal düzenin değişmesi gerektiği vurgulandı.
İktidara ve kurulan kirli ilişkilere karşı topyekun bir mücadele çağrısının yapıldığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
Yaşanabilir bir ülke için Suçlular İttifakı ile mücadeleye!
Türkiye halkları, devlet-siyaset-mafya ortaklığında işlenen suçların ortalığa saçılmasına bir kez daha tanık olmaktadır. Çıkar ilişkilerinden kaynaklı çelişkiler sonucunda, Türkiye halklarına karşı işlenen suçlar, yolsuzluk ve uyuşturucu ticareti, yargısız infaz ve faili belli cinayetler birer birer ifşa olmaktadır.
Siyasi cinayetlerden dünyanın her tarafına uzanan uyuşturucu ve benzeri kirli ticaret ağlarına, telaffuzu güç rakamlara ulaşan yolsuzluk çarkına ilişkin ifşalar, bu ifşalar karşısında söylenen yalanlar, suskunlukla geçiştirme ve üzerini örtme çabaları devletin kurumlarıyla içinde, hatta merkezinde bulunduğu bir suç örgütlenmesiyle karşı karşıya olduğumuzu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin tamamen tasfiye edilmesi, Kürt sorununda çözümsüzlük, çıkar çetelerinin halklara karşı işlediği suçlar, kamu kaynaklarının, yeraltı ve yerüstü varlıkların, doğanın talanı ve yerli, yabancı tekellerin yağmasına kalkan olma, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri, yolsuzluk ve rüşvet bu ülkeyi yönetenler açısından istisna değil kural haline gelmiştir.
Siyasi çıkarları için milliyetçiliği örtü olarak kullananlar, emekçilerin alın terine ve halkların geleceğine el koymayı meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Bu tür kirli ittifaklar, talan, ölüm ve gasp düzeni siyasallaşmış yargı ve iktidara bağlı işleyen hukuk sistemi tarafından bizzat korunmakta ve kollanmaktadır. Bu ittifakları var eden siyasi, iktisadi ve toplumsal düzen değişmeden Türkiye halkları nefes alamayacaktır.
Bu suçlular ittifakı ile mücadele etmek; emekçiler için ekmek ve iş, kadınlar için yaşam, gençler için gelecek, Kürtler ve Aleviler için eşit haklarla yaşam mücadelesidir.
Çetelerin, tarikatların, soyguncuların, yağmacıların zorba iktidarına karşı mücadele etmek sadece geçmiş ve günümüzün değil geleceğimize sahip çıkmanın da gereğidir.
Bizler bu ülkenin emekten, ezilenlerden, yoksullardan, dışlanmaya çalışılan kesimlerinden yana olan güçler olarak bu kirli ittifaka karşı ortak mücadele etmeye çağrısı yapıyoruz. Halka karşı işlenen suçların tüm failleri ile siyaset, sermaye ve mafya üçgeninde girilen tüm gizli ve kirli ilişkiler açığa çıkarılmalı, sorumlular halkın önünde hesap vermelidir.
Siyasi egemenliğini bu baskı, terör ve yolsuzluk mekanizmasının üzerine kuran iktidarın, ortaya dökülen bu muazzam suçların hesabını kendiliğinden vermeyeceğini biliyoruz. Türkiye işçi sınıfı, emekçileri ve halk güçleri olarak örgütlü bir güçle hesap sormazsak ve sorumluların cezalandırılmasını sağlayamazsak iktidar çarkı bu çamurun içinden çıkmayı becerebilecektir.
Yargının gözlerini kapadığı bu talan düzenine karşı toplumsal itirazı, mücadeleyi büyütmek ve tüm gerçekleri ortaya çıkarmak için Türkiye halkları başta olmak üzere siyasi partilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve toplumsal kesimlere çağrı yapıyoruz: Sesimizi yükseltmeli, itirazlarımızı büyüterek örgütlemeliyiz. Türkiye halklarına karşı tarihsel sorumluluğumuzla sesleniyor ve bu kirli ittifaktan kurtularak herkesi yaşanabilir bir ülke için seferber olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.