Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Merkez Yürütme Kurulu, Yargıtay safhasının bugün açıklandığı Devrimci Karargah Davası’nda SYKP Eş Genel Başkanı’na ve sosyalistlere verilen cezalar üzerine basın açıklaması yaptı.
Haber Merkezi-SYKP MYK’sı tarafından yapılan basın açıklaması şöyle:
Eş genel başkanımız Tuncay Yılmaz’a verilen mahkumiyet kararı yok hükmündedir!
Partimiz Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz’a, çok sayıda sosyalistle birlikte Devrimci Karargah torba davasında Özel Yetkili Mahkeme tarafından verilen ve Yargıtay 9. Dairesi tarafından onaylanan mahkumiyet kararı bir hukuk cinayetidir. Çeşitli sosyalist örgütlerin yönetici ve üyelerinin tamamen uydurma kanıtlar, gizli tanıklıklarla dahil edildikleri Devrimci Karargah davasında ileri sürülen “terör örgütü üyeliği” vb. suçlamalar tamamen çürütüldüğü halde verilen bu hüküm, söz konusu davanın hukuki değil siyaseten cezalandırmayı amaçladığını açıkça ortaya koymuştur. Yargıtay’ın 9. Dairesi, ilk kararı veren Özel Yetkili Mahkeme’yle aynı yönde karar vererek, bu hukuk cinayetine ortak olmuştur.
Oysa aklı başında herkes için durum çok nettir: Bugün bir partinin Eş Genel Başkanlığı’nı yürüten Tuncay Yılmaz’ın tamamen farklı bir politik çizgiye sahip olan Devrimci Karargah örgütünün üyesi olduğunun iddia edilmesi bile traji-komik bir durum iken, Yargıtay 9. Dairesi’nin bu kararı onaması, her türlü akıl ve mantığın reddedilmesi, buna karşılık siyasi bir tutum almak demektir.
Eş Genel Başkanımız Tuncay Yılmaz ile benzer biçimde Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Bayraktaroğlu’nun cezasının onanması kararını, Türkiye Gerçeği Sözcüsü/Yazarı Mehmet Güneş’in örgüte yardım etmekten aldığı cezanın bozulması ve aleyhte olarak örgüt üyeliğinden yargılanması gerektiği kararlarını kınıyor ve yok hükmünde sayıyoruz.
Bu dava, AKP’nin ve o zamanki ana müttefiki Gülen Cemaati’nin, gerek egemenler arasındaki muhaliflerini gerekse devrimci güçleri tasfiye etmek için kullandıkları KCK, Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Şike davaları gibi torba davalardan biridir.
Devrimci Karargah adlı örgütle ilgili olarak başlatılan davaya, sonraki yıllarda dalgalar halinde yapılan çeşitli yeni operasyonlarla çok farklı sosyalist yapıların yönetici/sözcü ve üyeleri, gazeteciler, sendikacılar, öğrenciler vb çok sayıda kişi dahil edildi. Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Sosyalist Parti, Türkiye Gerçeği, Devrimci Hareket gibi örgütlerin Genel Başkan, Sözcü, Parti Danışmanı, Yönetici ve üyelerinin tümü bu torba davaya sokularak hepsi birden Devrimci Karargah (DK) adlı örgütün üyesi olmakla suçlandı. Bu traji-komik durum, sosyalistlerin yanına geçmişte onlara işkence yapan Polis Şefi Hanefi Avcı’nın da konmasıyla iyice saçma hale getirildi.
Çeşitli örgütlerden sosyalistler DK üyeliğiyle suçlanmakla kalmadı. Savcılığın cezalandırma talepli iddianamesi Özel Yetkili Mahkeme tarafından kabul edildi; baştan sona hukuk dışı yöntemlerle, sahte deliller, gizli tanıklar, karşılanmayan araştırma ve tanık çağırma talepleri vb ile yürütülen davanın sonunda Mahkeme, her biri farklı siyasi çizgilere sahip olan bu örgütlerin yönetici ve üyelerine (DK) üyesi olarak toplamda yüzlerce yıllık cezalar verdi. Halen SYKP Eş Genel Başkanlığını yürüten (geçmişte TÖPG Sözcülüğü yapan) Tuncay Yılmaz’a da 9 yıl 2 ay hapis cezası verildi. SYKP’nin kurucularından, o dönemin Sosyalist Parti Danışmanı Mahir Sayın ise aynı dava kapsamında, kendisi yurtdışındayken aranmaya başlandı.
Devrimci Karargah torba davasını, Gülen Cemaati’nin Emniyet, medya ve Yargı içindeki kollarının yürüttüğü açıktır. Operasyonlar başlar başlamaz Cemaat medyası önceden hazırlanmış “dehşet” videolarını, fotoğraflarını ve hikayelerini yayına soktu; daha Mahkeme kararını açıklamadan 12 saat önce medya tutuklanacakların adını açıkladı; yıllarca bir kara propaganda sürdürüldü. Emniyet, yasadışı biçimde kanıtlar üretti, yasadığı aramalar ve baskınlar gerçekleştirdi. Yargı üyeleri ise bu apaçık hukuksuzluğa göz yummakla kalmayıp uydurma kanıtlara ve gizli tanıklara dayanarak tamamen mesnetsiz hükümler verdi. Bu, diğer torba davalarda da aynı biçimde cereyan etti.
Öte yandan, Devrimci Karargah, KCK, Ergenekon, Balyoz vb torba davaların birinci dereceden sorumlusu AKP Hükümetidir. AKP bu davaları siyasi ve fiili olarak bütün gücüyle desteklemiştir. Bu davaların hepsi, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan ve bakanlarının talimatıyla hazırlanmış ve uygulamaya sokulmuştur. Bu davaların operasyonlarının başlayacağının işaretleri daima 1-2 gün öncesinden Erdoğan ve bakanları tarafından verilmiştir. Bu sıralarda hapse atılan Cemaatçi polis şefleri de zaten bu davaları bizzat Erdoğan’la görüşerek tezgahladıklarını ve onun talimatıyla başlattıklarını açıklıyor (Örnek: KCK davası).
AKP, egemenler arasındaki muhalifleri ile Kürt Özgürlük Hareketini ve Batıdaki sosyalistleri bu davalarla tasfiye etmeyi planlamış, bu kirli planının Cemaatçi kadrolar tarafından uygulanmasını sağlamıştır.
Nitekim, Ergenekon, Balyoz, Casusluk, OdaTV gibi davalarla, eski statükonun sivil güçlerini büyük ölçüde zayıflatmış, TSK’nın üst tabakasını hapse attırarak, tırpanlayarak veya yanına çekerek Ordu’nun iktidar üzerindeki etkinliğini geriletmiştir. Ancak KCK davalarıyla binlerce Kürt siyasetçiyi, seçilmiş yöneticileri hapse atsa da Özgürlük Hareketi’ni geriletememiş, DK torba davasına soktuğu sosyalistleri “hizaya” getirememiştir.
Suç ortakları olan AKP ve Cemaat, DK torba davasıyla (ayrıca paralel olarak Ezilenlerin Sosyalist Partisi – ESP’ye yönelik Gaye operasyonlarıyla) Kürt Halk Hareketiyle dayanışma ve mücadele birliği siyasetini uygulayan sosyalist güçleri cezalandırmak, sindirmek istemiştir. Bu davaya sokulan sosyalistlerin hemen hepsi geçmişte Demokrasi İçin Birlik Hareketi ve şimdi Halkların Demokratik Kongresi / Partisi içinde yer alan güçlerdendir. Ama görüldüğü gibi bu emellerine nail olamadılar.
DK torba davasının bir diğer hedefi ise, sosyalist yeniden kuruluş zemininde yer alan yapıların bir araya gelerek güçlerini birleştirmesini engellemekti. Bu hedeflerine de ulaşamadılar. Sosyalist Forum deneyiminin ardından başlatılan Sosyalist Yeniden Kuruluş (SYK) süreci, kimi eksikleriyle, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) kurulmasıyla taçlandırıldı.
DK davası, en başından bir intikam davası olarak ve tüm hukuk ilkeleri çiğnenerek yürütülmüştür. Devrimci Karargah’ın siyasi çizgisini savunan sanıkların yanı sıra; daha sonraki operasyon dalgalarıyla davaya dahil edilerek DK üyeliğiyle suçlanan çeşitli sosyalist örgütlerden sanıklar ve avukatları bu davanın hukuksuzluğunu, tamamen siyasi hedeflerle bu biçime sokulduğunu, suçlamaların uydurmalığını ve kanıtların sahteliğini teker teker açıklamıştır. Bu dava hukuken düşmüştür. Kamu vicdanında da mahkum edilmiştir.
Ancak buna rağmen AKP ve Cemaat’in suç ortaklığıyla, siyasi bir kararla, bu davada çok sayıda sosyalist, akla sığmayacak gerekçelerle mahkum edilmiştir. Son olarak Yargıtay 9. Dairesi de Özel Yetkili Mahkeme’nin verdiği kararların çoğunu onaylayarak bir hukuk cinayetine imza atmıştır.
Eş Genel Başkanımız Tuncay Yılmaz’a ve diğer sosyalistlere verilen mahkumiyet kararlarını yok hükmünde sayıyoruz. Siyasal tarih bu kararları mahkum edecektir.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)
Merkez Yürütme Kurulu