Selahattin Demirtaş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı “terör örgütüne” hedef göstermek suçlamasıyla açılan davanın duruşması bugün görülüyor.
Selahattin Demirtaş hakkında, Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dava kapsamında, 7 Ocak 2020’deki celsede yaptığı savunmada söylediği sözler nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı tehdit ettiği ve ‘terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek’ suçunu işlediği gerekçesiyle, 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Selahattin Demirtaş, yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1 Temmuz 2020 tarihinde ikinci kez tutuklandığı “Kobane soruşturması” kapsamında dosya savcısı Yüksel Kocaman ile yargı önünde hesaplaşacağını söyledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın şikâyeti üzerine Demirtaş hakkında “tehdit” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar, “terörle mücadele görev alanları hedef gösterme” suçundan ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame” düzenlemişti.
“AKP ve MHP’ye laf söyletmeyen yargıçlar gördüm”
Hem ben hem avukatlarım savunmalarımı sunmuştuk. Onları tekrar ediyorum. Cumhuriyet Savcısının mütalaasına karşı bir kaç şey ifade edeceğim. Bizler bu davanın açılmasını siyasete yönelik kumpas olarak değerlendirdik. Hem benimle hem parlamentoya yağmur gibi yağan fezlekelerle ilgili, muhalefete yönelik bir baskı olduğunu belirtmiştik.
Türkiye’de otoriter tek adam rejimi var. Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün güçleri kendi bünyesine aldığı bir rejim söz konusu. Halk desteğini giderek kaybediyor, muhalefeti de tehdit ve tutuklamayla sınırlayarak iktidarını baki kılma anacı güdüyor. Yargı da kurumsal olarak iktidarın amacına hizmet eden kararlar veriyor. Bir kısım yargı mensubu ideolojik politik olarak iktidara kendini yakın hissettiği için, bu baskı politikalarını büyük bir iştahla, şevkle yürütüyor. AKP’ye MHP’ye laf söyletmeyen ve savunmama müdahale eden yargıçlar gördüm. Sanki kendi genel başkanına laf söylemişim gibi tüyleri diken diken olan yargı mensupları gördüm.
“Erdoğan, başsavcının anası mı babası mı?”
AİHM serbest bırakılma kararı verdiğinde, Recep Tayyip Erdoğan karşı hamlemizi yapar bu işi bitiririz dedi. Aynı akşam Yüksel Kocaman sarayda Erdoğan’la görüşüyor. Bu görüşmenin içeriği kamuoyuna açıklanmak zorundadır. Savcı yürütme organının başındaki kişiyle görüşüyorsa bunun sebebini açıklamak zorunda. Benim AİHM kararımın açıklandığı gün bir araya gelmişler. Benimle ilgili soruşturma yürüten başsavcı, benim siyasi rakibim ve “karşı hamlemizi yapar bu işi bitiririz” diyen kişiyle neden bir araya geldi? Ben bunu dile getirince tehdit mi etmiş oluyorum? Sormak benim hakkım. Bu kişi Zonguldak’ta ak parti seçim çalışmalarına katılmış. Bunun da delillerini sunduk. Bir siyasi partinin, üstelik benim partimin siyasi rakibi olan bir partinin mitingine katılan başsavcı, benimle ilgili soruşturma yürütüyorsa, bunu dile getirmenin neresi tehdit? Recep Tayyip Erdoğan Başsavcı Yüksel Kocaman’ın anası mı, babası mı? Düğünden bir gün sonra niye elini öpmeye gidiyor? O yürütme organının başı…
“Devlet içindeki lağım patladı ortalığa saçıldı”
Başsavcı suç işlemiştir. Biz bunun hesabını soracağız dedim. Bu bir siyasi kumpas. Ülkede ortaya çıkan pislikler işin binde biri. Devlet içindeki lağım patladı ortalığa saçıldı. Hukuk önünde hesap sorulacağı günler yakındır. İşte o zaman biz Yüksel Kocaman’ın da araştırılmasını isteyeceğiz. İşte bu hukuk önünde hesap sormaktır. Bunları dile getirdim diye tehditle suçlanıyorum. Bir ağır ceza mahkemesi bu iddianameyi nasıl kabul etti? Bu trajikomiktir. Ortada bir suç yok.
(YolHaber)