SİYASİ HABER – Bahçeli ve Erdoğan’ın açıklamalarıyla anlamış bulunuyoruz ki koalisyonun iki ortağı arasındaki at pazarlığı sonuçlanmıştır. Şimdilik birbirlerinin bileğini bükemeyeceklerini anlamış bulunuyorlar. Bir sonraki etapta kozlarını tekrar paylaşmak üzere ağız birliğe etmeye, “beka” retoriğiyle haklı avutmaya, aldatmaya devam etmeye karar vermiş bulunuyorlar. Ancak unutulmamalı ki Omerta Yasası halkın kararlılığı karşısında anlam ifade etmez.
2 Mayıs 2021… kendi Youtube kanalında izlenme sayısı 6 milyonu geçen Sedat Peker’in ilk videosunun yayınlanma tarihi.
2’nci video 6 Mayıs, 3’üncü video 9 Mayıs, 4’üncü video 13 Mayıs, 5’inci video 16 Mayıs, 6’ıncı video 20 Mayıs, 7’inci video ise 23 Mayıs tarihinde yayınlandı.
Bildiği bilmediği, vakıf olduğu olmadığı her konuda sözü olan, bırakalım Türkiye ölçeğini uluslararası ölçekte dahi her önüne gelene ayar verme hakkını kendinde gören Tayyip Erdoğan’dan 24 gün boyunca ses çıkmadı.
Tayyip Erdoğan’ın bu sıra dışı tutumu, bir dizi sıra dışı tutumla uyum içinde göründü.
Kimi sosyal medya paylaşımlarına “subliminal” mesaj verilerek siyasal iktidara karşı darbe çağrısı yapıldığı iddiasıyla bile erişim engeli koyduran İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun, Peker’in videolarına erişim engeli getirmek için kılını kıpırdatmadı.
Ya iktidar medyası? İktidarı savunmak söz konusu olduğunda, noktası virgülünü kadar aynı manşet ve içerikle istihbarat kaynaklı haber yapmaya teşne, itibar suikastı uzmanı bu medya 24 gün boyunca üç maymunları oynadı.
Kraldan fazla kralcı milletvekilleri!? Tayyip Erdoğan’dan işareti aldıklarında, iktidar eleştiricilerine, her türden muhalife karşı hançerelerini yırtarak sövme kuyruğuna giren, Erdoğan bir sövüyorsa on sövmeyi yaltaklanmanın amentüsü sayan bu zevattan da 24 gün boyunca tık çıkmadı.
İktidar koalisyonunun ortağı MHP? Bahçeli’nin dünkü çıkışına kadar onların da sesi soluğu kesikti.
Nihayetinde…
Dün Bahçeli, bugün Erdoğan konuştu.
24 gün boyunca neden dut yemiş bülbüle döndüler?
24 günlük sessizliğin manası ne?
Bunu anlamlandırabilmek için biraz geriye gidelim…
Susurluk kazası…
Kürt düşmanlığı paratoneriyle koruma altına alınmış narko devlet aparatı Susurluk’la birlikte açığa çıktığında “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” tantanasıyla devlet mafya ilişkilerine göreceli de olsa neşter atılmak zorunda kalınmıştı. Susurluk yargılamaları başlar başlamaz görüldü ki, “derin devlet” olarak addedilen ne varsa devletin ulvi menfaatleri uğruna zamanı geldiğinde tekrar tedavüle sokulmak için neşterin açtığı yaranın tedavisini girişildi. “Çete”nin başı olduğundan kuşku duyulmayacak Mehmet Ağar’a göstermelik bir ceza verildi ve Narcos dizisinde Escobar nasıl cezaevinde gününü gün ettiyse, Ağar da aynı öyle cezaevinde gününü gün etti. Öyle olması gerekiyordu zira, Kürt sorunu çözülmediği müddetçe şimdilik terhis edilmiş olan narko devlet çetesinin yeni bir konjonktürde göreve çağırılması gündeme gelebilirdi.
7 Haziran 2015 Seçim sonuçları…
Müesses nizam korkuyla titredi. Seçim öncesi kamuoyu yoklamaları seçmenin %25’inin HDP’yi oy verilebilir parti olarak gördüğünü ortaya koyuyordu. HDP seçimlerden %13’ün üzerinde oy alarak çıktı. Olağan gidişat devam ettiği takdirde oyunu yükselteceği beklentisi hakimdi. Olası bir erken seçimde ya da bir sonraki seçimde matematiksel olarak iktidar ortağı adayı olacağı berrak bir biçimde ortaya çıkmış bulunuyordu. HDP’nin olası yükselişi karşısında telaşa kapılan müesses nizamın da yönlendirmesiyle, iktidarı boyunca işlediği suçların yargı konusu olma olasılığı nedeniyle AKP kurmayları ve partinin başı Tayyip Erdoğan seçim meydanlarında 24 saat küfrettiği, Ergenekon çeteleriyle içli dışlı olduğunu sağır sultanın bile bildiği MHP ile ittifaka sürükledi.
Narko devlet göreve çağırıldı
Yani, terhis edilmiş narko devlet aparatı göreve çağırılmıştı.
Bu tarihten sonra Türkiye’de olup biten hiçbir şeye artık şaşmamak gerekmektedir. Sedat Peker hiçbir biçimde rastlantı değildir.
Marx’ın dediği gibi: “Tarihte olaylar ilkinde trajedi ikincisinde komedi olarak tekerrür eder.”
Susurluk trajediydi, Sedat Peker komedidir. Milyonlar da bu gerçeğin farkında olduğunu bütün göstergelerle belli etmektedir.
At pazarlığı sonuçlanmıştır
Bahçeli ve Erdoğan’ın açıklamalarıyla anlamış bulunuyoruz ki koalisyonun iki ortağı arasındaki at pazarlığı sonuçlanmıştır. Şimdilik birbirlerinin bileğini bükemeyeceklerini anlamış bulunuyorlar. Bir sonraki etapta kozlarını tekrar paylaşmak üzere ağız birliğe etmeye, “beka” retoriğiyle haklı avutmaya, aldatmaya devam etmeye karar verdiler.
Pazarlık nihayete ermiş midir? Alacak verecek denkleşmiş midir? O kadarını bilemeyiz. Şimdilik anladığımız iktidar ortakları Sedat Peker’in iddiaları üzerinden mücadele yürütmeme kararı almış bulunmaktadırlar. Peker’in sürprizlerinin bu uzlaşmayı değiştirip değiştirmeyeceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Ters itibar denklemi
Sedat Peker’in videolarının sadece kendi youtube kanalında şimdiki izlenme rakamları yayınlanma sırasına göre şöyle: 6 milyon, 5,6 milyon, 5,4 milyon, 6,7 milyon, 7,9 milyon, 9,3 milyon ve 14 milyon. Suskunluğun faturası her geçen gün artan izlenme sayılarıdır.
Bahçeli ve ardından Erdoğan’ın sessizliğini bozmuş olmasının Peker’in videolarının izlenme sayılarını nasıl etkileyeceğini göreceğiz. Beklentimiz izlenme sayılarının artacak olduğu yönündedir.
Ama şimdiden şunu söyleyebiliriz. AKP-MHP iktidarı çok ciddi bir yara almıştır. Yaşamakta olduğu inandırıcılık krizi levıl atlamıştır. Ters itibar denklemi ile yüz yüzedir AKP-MHP İktidarı. Peker’in itibarı ile iktidarın itibarı birbiriyle ters orantılıdır.
Koalisyon iktidar katında tutunmak için Türkiye’ye ateşe verir
AKP-MHP iktidarının gidici olduğu söylenemez elbette.
TSK üzerinde kontrol sağlamış bir iktidardan söz ediyoruz. Ki TSK, Kürt Savaşı nedeniyle son yıllarda önemli ölçüde profesyonel hale getirilmiştir ve profesyonel kadronun neredeyse bütünü AKP, MHP teşkilatlarından devşirilmektedir.
2002 yılında iktidara geldiğinden beri AKP’nin bütün ilçe teşkilatları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne personel alma şubeleri gibi çalışmıştır. Son yıllarda MHP ilçe teşkilatları da aynı işlevi görmeye başlamıştır. 325 bin kişilik polis kuvveti tek kelime ile AKP-MHP iktidarının çıkarlarının izindeki bir baskı aletidir.
Kamuoyuna yansıyan iktidar yanlısı kimi paramiliter örgütleri de bu tabloya ekleyin.
AKP-MHP iktidarı ve özellikle iktidar ortaklarından olan AKP yıllar içinde işlemiş olduğu suçlardan dolayı iktidar katından düşmekten ölümüne korkmaktadır. Bu nedenle iktidara dört elle, dişiyle tırnağıyla sarılacak, iktidardan inmemek için Türkiye’yi ateşe atmaktan hiçbir biçimde imtina etmeyecektir.
Bu yüzden AKP-MHP iktidarının gidici olduğunu söylemek mezarlıktan geçerken ıslık çalmaktan farksız değil. Bu iddiamız seçimleri önemsemediğimiz, seçimler yoluyla AKP-MHP Bloku’nun iktidardan indirilemeyeceği anlamına gelmiyor. Halk seçim sonuçlarına kararlılıkla sahip çıkarsa, seçim sonuçlarını tanımamanın kendisine pahalıya patlayacağını iktidara hissettirirse Erdoğan-Bahçeli koalisyonu iktidar katından inmek zorunda kalacaktır.
Sedat Peker’in videolarının izlenme sayısı artarken Tayyip Erdoğan’ın itibarı her geçen gün erezyona uğruyor.
Metropoll’ün olası bir cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin son araştırma sonuçlarını hatırlatalım:
Erdoğan yüzde 38.8 – İmamoğlu yüzde 49.7.
Erdoğan yüzde 37.5 – Yavaş yüzde 49.4.
Erdoğan yüzde 38.5 – Akşener yüzde 42.5.
Erdoğan yüzde 42.5 – Kılıçdaroğlu yüzde 39.7
Bu rakamların ortaya koyduğu gerçek şudur: AKP-MHP İktidarı yolcudur.
Yeter ki AKP-MHP karşıtı güçler kendi yol ve yordamlarınca siyasal iktidara karşı kararlı bir duruş sergileme becerisini gösterebilsinler. Bu başarılabildiği takdirde AK-MHP İktidar Bloku’nun kendi iç uzlaşmasının, narko devlet aparatını kollamaya karar vermiş olmalarının hiçbir anlamı yoktur.
Hiçbir Omerta Yasası* halkın kararlılığı karşısında anlam taşımaz…
*Mafyanın suskunluk yasası