Bülent Tekin yazdı: “Her ulusun, kavmin konuştuğu lisan hayatın her alanında bir kültür yoğunluğu ve zenginliğidir. Ulusların ve kültürlerin etkilenmesi ve dostluk, kardeşlik ve barış sunma açısından dillerden korkulmamalı ve serbest bırakılmalılar. “
Bu isyan 1889 yılında Emin Ali Bedirhani ve kardeşleri Mithat (Mikdad Mithad Bedirhan/Mikdat Mithat Bedirhan) ile Abdurrahman tarafından çıkartılmıştır. Emin Ali ve kardeşleri 1843 yılı isyancısı Bedirhan Bey’in oğullarıdır.
Emin Ali ve Kardeşi Mithat 1889 yılında Karadeniz yoluyla İstanbul’dan gemiyle Trabzon’a geldiler, oradan da Erzincan bölgesine geçerek daha önceden planladıkları gibi adamlarını toplayarak isyanı başlattılar. Ama burada yaptıkları yol kesme ve soygunlardan ibaretti.
Sultan II. Abdülhamit tarafından üzerlerine gönderilen devlet kuvvetleri ile Bayburt yakınlarında çatışmaya girdiler. Bu çatışmada güçlerini kaybeden Emin Ali Bedirhani ve kardeşi Mithat yanlarında sağ kalan adamlarıyla bir süre dağlarda gizlendikten sonra İstanbul’daki yakınlarının araya girmeleri sonucu devlet tarafından affedildikten sonra İstanbul’a geri döndüler.
Emin Ali Bedirhani ve kardeşleri İstanbul’a döndükten sonra yine bağımsız bir “Kürdistan”ın kurulması için çalışmalarda bulunmuşlardır.
Mithat Mısır’a giderek Kahire’de “Kürdistan” isimli bir gazete çıkartmak suretiyle, bağımsız Kürdistan’ın gerçekleşmesi için yayın yolunu seçmiştir. Bu uğurda Jön Türklerle temasa geçmiştir. Firari Ermenilerle çok sıkı şekilde ilişkilerde bulunmuş ve Kürdistan’da bağımsız bir idarenin kurulması için Ermenilerin ve Jön Türklerin desteğini almayı başarmıştır. Ancak bu sırada Jön Türkler’de Turancılık eğilimi egemen olmaya başlamıştı. Mithat ölünce kardeşi Abdurrahman, gazeteyi Cenevre’ye ve sonra da Folkestone’a götürerek orada çıkartmaya devam etmiştir. (Kürdistan gazetesinin yayınıyla ilgili şu kısa bilgiyi verebilirim: Türkçe ve Kürtçe dilleri ile yayımlanan ilk Kürt gazetesidir. Gazetenin ilk sayısı 22 Nisan 1898’de, Mısır’ın Kahire şehrinde Bedirhan Bey’in oğullarından Mikdad Midhat Bedirhan tarafından çıkartılmaya başlandı. 4 sayfalık gazete 1898’den 1902’ye kadar toplam 31 sayı çıktı. 1 ile 23 arasındaki sayıları on beş günde bir, 24 ile 31 arasındaki sayıları ise ayda bir yayımlandı. Kürdistan’ın 1-5 sayıları Mikdad Mithad Bedirhan’ın sahibi ve yazı müdürlüğüyle Kahire’de basılmıştır. Mikdad Mithad göğüs hastalığından öldükten sonra bu kez kardeşi Abdurrahman Bedirhan gazetenin sorumluluğunu üstlenmiştir ve 6-19 sayıları Cenevre’de, 20-23 sayıları Londra’da, 24-29 sayıları Folkestone’da, 30 ve 31 sayıları Cenevre’de basılmıştır. Gazetenin ilk sayısının çıktığı 22 Nisan günümüzde “Kürdistan Gazetecilik Günü” olarak kutlanmaktadır.)
Meşrutiyet’in ilanından sonra bu gazete İstanbul’a nakledilecektir. Emin Ali Bedirhani daha sonraları 1918 yılında kurulan “Kürt Teali Cemiyeti”nin başkan yardımcılığı görevini de yürütecektir.
Kürtçe Kürtler tarafından yaşamaya zorunlu oldukları devletlerin alfabeleri ile yazıldı. Osmanlı’da (Arapça), İran’da (Farsça), Suriye ve Irak’ta (Arapça) konuşulan dil alfabeleri ile. Türkiye’de özellikle 1970’li yıllarda Türk dili (Latin) alfabesi ile rağbet gördü. Bunun da temeli 15 Mayıs 1932’de yine bir Bedirhani olan Celadet Ali Bedirhan ve arkadaşlarınca Suriye’de çıkarılan Hawar (Çığlık) isimli dergi oldu. Bu dergide Kürtçe makaleler Latin alfabesi ile yazılmıştı. 15 Mayıs günü bu nedenle Kürtlerce derginin Kürtçeye katkılarından dolayı Kürt Dili Bayramı olarak kabul edilir.
Yaşam hakkı kadar kutsal ve gerekli olan anadil sorunu burada karşımıza yasak ya da özgür olma durumlarıyla karşımıza çıkar. Her ulusun, kavmin konuştuğu lisan hayatın her alanında bir kültür yoğunluğu ve zenginliğidir. Ulusların ve kültürlerin etkilenmesi ve dostluk, kardeşlik ve barış sunma açısından dillerden korkulmamalı ve serbest bırakılmalılar. Bugün bu coğrafyada Kürtçe dilinin resmi olmayışı aslında diğer dillerin diyalektlerini de bozmakta ve mesela güzel bir Türkçe gelişmesini de engellemektedir. Her dil güzel ve kültürdür. Asla engellenmemelidir.
NOT: Bu makaleyi Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar adlı kitabımdan yararlanarak yazdım. (BT)