İSİG Meclisi İşyeri İntiharları Raporu hazırladı. Rapor, ilk sayısı yayımlanan İSİG e-dergi’de yayımlandı. Rapora göre, 2020 yılında 75 işçi işyeri intiharlarında hayatını kaybetti. Rapor güvencesizliğe paralel işyeri intiharlarında artış olduğunu ortaya koyuyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi iş cinayetleri kapsamında işyeri cinayetlerini raporlaştırdı. İSİG’in İşyeri İntiharları Raporu güvencesizliğin artmasına pararlel olarak iş yeri intiharlarının da artığını ortaya koydu. Rapora göre 2014 yılında en az 25 işçi, 2015 yılında en az 59 işçi, 2016 yılında en az 89 işçi, 2017 yılında en az 86 işçi, 2018 yılında en az 73 işçi, 2019 yılında en az 80 işçi, 2020 yılında en az 75 işçi işyeri içinde (işyeri dışında ise işe bağlı olarak) intihar ederek yaşamını yitirdi.
İSİG Meclisi’nin Nisan ayı itibarıyla çıkartmaya başladığı İSİG e- dergi Nisan sayısında yayımlanan “Borç, mobbing, işsizlik… Son sekiz yılda (2013-2020) en az 502 emekçi intihar ederek hayatına son verdi” başlıklı yazıyı aynen yayımlıyoruz.
İşe (fazla ve aşırı çalışmaya) bağlı olarak ortaya çıkan intihar, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren Japonya’da görülmüş ve karojisatsu kavramı ile tanımlanmıştır. Karojisatsu, işçinin fazla-aşırı çalışması sonucunda muhakeme yeteneğini kaybetmesi ve genellikle depresyona girmesi sonucunda meydana gelen intihar girişimidir. Bu intiharın fazla-aşırı çalışmaya bağlı olarak gerçekleştiğinin kanıtlanması için işçinin, intihar öncesindeki çalışma saatlerinin şu özelliklerden birinin ya da bir kaçının birlikte olması gerekmektedir:
a) Günde 10-16 saat arasında çalışmış olmak,
b) 4 hafta üst üste ortalama 65 saat ve üzerinde çalışmış olmak,
c) 8 hafta üst üste 60 saat ve üzerinde çalışmış olmaktır.
1970 sonrasında uygulanan neo-liberal kapitalist politikalar sonucu günde 12 saati geçen uzun çalışma süreleri, ağır ve aşırı çalışma, yoğun çalışma, iş baskısı, geçici işlerde çalışma, tele çalışma, iş stresi, düşük ücret, ücretsiz fazla mesai, performans sistemi vb. gibi çalışma koşulları işçilerin yaşamını ciddi olarak tehdit etmeye başlamıştır. İş cinayetleri hızla artmıştır. İşe bağlı intiharlar da önlenebilir bir sağlık sorunudur. Ancak önlenebilmesi için öncelikle iş cinayeti olarak kabul edilmesi gereklidir. İşe bağlı intiharların iş cinayeti olarak kabul edilebilmesi için ise çalışma ile ilişkili olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Bu durumun zorluğu sorunun tanılanmasını ve boyutunu görünür kılmayı engellemektedir.
Karojisatsu Davası
İşe bağlı intiharlar uzun mücadeleler sonucu ilk olarak Japonya’da iş cinayeti olarak kabul edilmiştir. Japonya Anayasa Mahkemesi’ne taşınan ilk örneği de ‘Dentsu Karojisatsu Davası’dır. Dentsu şirketinde çalışan bir işçi uzun, yoğun çalışma saatleri ve bunun doğurduğu zihinsel, fiziksel ve sosyal tükenme sonucunda, 1991 yılı Ağustos ayında intihar etmiş, ailesi işyerine dava açınca uzun çalışma saatleri ile intihar arasındaki ilişki Japonya’da yasal olarak kabul edilmiştir.
İşe bağlı intihar girişiminde bulunmadan önce kişilerde depresyon, tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk ve muhakeme yeteneğini yitirme gibi zihinsel belirtiler görülmektedir. Bu belirtilerin beraberinde çalışanlarda baş ağrısı, mide ağrısı, ishal, kabızlık, hafif ateş gibi fiziksel belirtiler de ortaya çıkabilmektedir. Çalışanların hiçbir sosyal faaliyeti yoktur, bütün zamanlarını çalışmaya vermişlerdir. Ortak özelliklerine baktığımızda ise; çalışma yaşamındaki herkeste görülebilmekte, günde 11 saat ve üzerinde çalışma, uzun süre ve tatillerde dahi çalışma, yoğun iş stresi olan işçilerde görülmektedir.
Bir ülkeye özgü değil: İntiharların nedeni güvencesizlik
İşe bağlı intiharların görüldüğü ülkelere baktığımızda; fazla-aşırı çalışmaya bağlı intiharların ilk olarak ortaya çıktığı ve kabul edildiği Japonya’da karojisatsu görülme sıklığı, 1999 yılında yüzde 12 iken, 2001 yılında yüzde 33,7’ye yükselerek yüzde 182’lik bir artış göstermektedir ve her yıl yaklaşık olarak 5000 kişinin fazla-aşırı çalışma nedeniyle intihar ettiği tahmin edilmektedir.
Fransa, Avustralya ve Birleşik Krallık’ta fazla-aşırı çalışma sonucu ortaya çıkan intiharlardan bazıları da iş cinayeti olarak kabul edilmiştir. Avustralya’da 2002 yılında yapılan bir çalışmada 1989-2000 yılları arasında görülen 109 intiharda çalışmanın önemli bir faktör olduğu saptanmıştır. Fransa’da 2007 yılında Renault ve Peugeot araba fabrikalarında, Avustralya’da telekomünikasyon işçilerinde çalışma ile ilişkili olduğu düşünülen intiharlar görülmektedir. Yine Fransa’da 2008-2010 yılları arasında France Telecom şirketinde çalışan 34 işçi ardarda intihar etmiştir. Yine Çin’de bulunan ve iPod, iPhone ve iPad üreten Foxconn fabrikasında işe bağlı intiharlar o kadar çoğalmış ve dünya basınına yansımıştır ki Apple firması “İntihar etmeyeceğim kendime iyi bakacağım” diye yazılı tahahhüt almaya başlamıştır… Tabi ki bu örnekler buzdağının sadece görünen bir kısmıdır.
Türkiye’de işçi intiharları
Bu noktada Türkiye’deki işçi intiharlarının işkollarına, nedenlerine vb. bakmak önemli. Böylece önümüzdeki dönem düşünsel, yazınsal çalışmalar ve pratik bir mücadeleyi oluşturmak açısından ilk adımları atabiliriz…
Öncelikle bir kavram karmaşası oluşturmaması açısından konuyu nasıl ele aldığımızı açıklamak gerekiyor. Yasalarımıza göre işyeri içinde gerçekleşen her intihar, nedeni ne olursa olsun ‘iş cinayeti’ kapsamındadır. Ancak bugüne kadar hukuken çalışma koşullarından kaynaklanan bir intihar diye tanımlanan ölüm olmamıştır. Bizler ise hem yasal mevzuata uyarak işyeri içinde (işe bağlı olan-olmayan) gerçekleşen hem de işyeri dışında salt işe bağlı intiharları da raporumuza aldık. Genel olarak da ‘işyeri intiharı’ kavramını kullandık. (Yoksa evde, işyeri dışında yüzlerce işçi intihar ediyor. Ancak çok az bir kısmının iş ile bağlantılı olduğunu saptayabildik)
Buna göre;
2013 yılında en az 15 işçi,
2014 yılında en az 25 işçi,
2015 yılında en az 59 işçi,
2016 yılında en az 89 işçi,
2017 yılında en az 86 işçi,
2018 yılında en az 73 işçi,
2019 yılında en az 80 işçi,
2020 yılında en az 75 işçi,
işyeri içinde (işyeri dışında ise işe bağlı olarak) intihar ederek yaşamını yitirdi… Yıllara göre güvencesizliğin derinleşmesine paralel olarak işyeri intiharlarında bir artış olmuştur.
Son sekiz yılda gerçekleşen 502 emekçi intiharının istihdam biçimlerine göre dağılımı ise şöyle;
218’i işçi ve 84’ü memur olmak üzere 302 ücretli çalışan,
111’i esnaf ve 21’i çiftçi olmak üzere 132 kendi nam ve hesabına çalışan,
Yine ataması yapılmayan öğretmenler de dahil olmak üzere benzer koşullardaki 68 işsiz işçi intihar etmiştir…
Son sekiz yılda intihar eden emekçilerin çalıştıkları işkollarına ise şöyle;
148 emekçi ticaret/büro/eğitim işkolunda,
48 işçi savunma/güvenlik işkolunda,
33 işçi inşaat işkolunda,
32 emekçi tarım işkolunda,
32 işçi metal işkolunda,
28 işçi sağlık işkolunda,
24 işçi belediye/genel işler işkolunda,
21 işçi taşımacılık işkolunda,
19 işçi konaklama/eğlence işkolunda,
12 işçi gıda işkolunda,
11 işçi gemi/- tersane işkolunda,
10 işçi ağaç işkolunda,
9 işçi kimya işkolunda,
8 işçi bankacılık işkolunda,
5 işçi tekstil işkolunda,
5 işçi iletişim işkolunda,
4 işçi enerji işkolunda,
3 işçi madencilik işkolunda,
1 işçi basın işkolunda,
1 işçi çimento işkolunda intihar ederek hayatına son verdi.
48 işçinin çalıştığı işkolunu yeterli bilgi olmadığı için belirleyemedik…
Son sekiz yıldaki intiharların nedenleri
Son sekiz yıldaki intiharların nedenlerini ise dört bölüme ayırdık. Buna göre;
127 işçi borçları nedeniyle,
68 işçi işsizlik nedeniyle,
53 işçi mobbing nedeniyle intihar ederek hayatına son verdi.
254 işçinin neden intihar ettini ise yeterli bilgi olmadığı için bilmiyoruz…
Son sekiz yılda intihar eden işçilerin 30’u kadın ve 472’si erkek…
Son sekiz yılda yaş gruplarına göre intiharların dağılımı ise şöyle;
15-17 yaş arası 6 işçi,
18-27 yaş arası 77 işçi, 28-50 yaş arası 330 işçi,
51-64 yaş arası 68 işçi,
65 yaş üstü 5 işçi intihar ederek hayatına son verdi.
Elimizde yeterli bilgi olmadığı için intihar eden 16 işçinin yaşını bilmiyoruz…
Son sekiz yılda işçi intiharlarının şehirlere göre dağılımı
65 ölüm İstanbul’da;
40 ölüm Kocaeli’de;
34 ölüm İzmir’de;
32 ölüm Antalya’da;
25 ölüm Adana’da;
24 ölüm Aydın’da;
19 ölüm Denizli’de;
17 ölüm Kayseri’de;
15 ölüm Bursa’da;
14 ölüm Muğla’da;
12’şer ölüm Mersin ve Samsun’da;
11 ölüm Ankara ve Tekirdağ’ da;
10 ölüm Hatay’da;
8’er ölüm Çanakkale, Çorum, Gaziantep ve Sakarya’da;
7’şer ölüm Diyarbakır ve Konya’da;
6’şar ölüm Balıkesir ve Kırşehir’de;
5’er ölüm Bilecik, Düzce, Erzincan ve Mardin’de;
4’er ölüm Bingöl, Bolu, Manisa, Şanlıurfa ve Van’da;
3’er ölüm Adıyaman, Edirne, Elazığ, Kırıkkale, Kütahya, Niğde, Sivas, Şırnak ve Uşak’ta;
2’şer ölüm Afyon, Aksaray, Amasya, Burdur, Erzurum, Eskişehir, Kars, Muş ve Trabzon’da;
1’er ölüm Artvin, Bartın, Batman, Giresun, Kahramanmaraş, Karabük, Kastamonu, Kilis, Nevşehir, Ordu, Osmaniye, Siirt, Sinop, Tokat, Tunceli ve Yalova’da;
2 ölüm ABD’de meydana geldi…