“14 Mart Çerkes (Adıge) Dili ve Yazım Günü kutlu olsun!” başlığıyla bir açıklama yayımlayan HDP, AKP iktidarının Çerkesler üzerindeki çok yönlü ve kuvvetli asimilasyon politikasını sürdürdüğünü ve Çerkeslerin hak taleplerini görmezden geldiğini vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, 14 Mart Çerkes (Adıge) Dili ve Yazım Günü’nü kutladı.
Hatimoğlulları, yaptığı yazılı açıklamayla, “Bugün AKP iktidarı, Çerkesler üzerindeki çok yönlü ve kuvvetli asimilasyon politikasını sürdürmekte ve Çerkeslerin hak taleplerini görmezden gelmektedir” dedi.
“14 Mart Çerkes (Adıge) Dili ve Yazım Günü kutlu olsun” başlıklı açıklama şöyle: “İlk Çerkesçe kitap ‘Çerkesçe Sözlük’ün Bersey Wumar tarafından 14 Mart 1853 tarihinde yazılması nedeni ile 2000 yılından beri 14 Mart Adıgey Cumhuriyeti’nde dil günü olarak kutlanmaktadır. 2003 yılından beri ise Dünya Çerkes Birliği tarafından alınan kararla ‘14 Mart Çerkes Dili ve Yazım Günü’ olarak kabul edilmiştir.
“Çerkeslerin büyük acısını paylaşıyoruz”
Çarlık Rusya’nın işgali sonucu 21 Mayıs 1864’te anayurtlarından sürgün edilen ve soykırıma tabi tutulan Çerkeslerin büyük acısını paylaşıyoruz. Sömürgeciliğe karşı bağımsızlık için direnen Çerkesler dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. Bu tarifsiz acıyı daima yüreklerinde taşıdılar ve ağıtlarını kuşaktan kuşağa aktardılar. Çerkesler bugün dünyanın 40 civarındaki ülkesinde yaşamlarını sürdürüyor ve Çerkeslerin en büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor.
Bugün AKP iktidarı, Çerkesler üzerindeki çok yönlü ve kuvvetli asimilasyon politikasını sürdürmekte ve Çerkeslerin hak taleplerini görmezden gelmektedir. Biz, Çerkesya halklarının anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesini mücadelemiz kabul ediyoruz.
“Anadilinin öğrenilmesi ve kullanılması için düzenlemeler yapılmalı”
Anadilinin sadece dil değil topluluk bilinci, hafıza ve halkın tarihi olduğu unutulmamalıdır. Kendi dilini kültürünü özgürce yaşayamayan bütün halkların anadillerinde olduğu gibi: Çerkes ‘Anadilinin öğrenilmesi ve kamusal alanda kullanımı için daha özgürlükçü hukuki ve idari düzenlemeler yapılmalı; yok olma tehdidi altındaki dillerin koruma altına alınması için somut adımlar atılmalı; ülkede kullanılan farklı anadillerine ilişkin üniversitelerde kurulan birimler yaygınlaştırılmalı; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2 Eylül 1990’da yürürlüğe giren ve Türkiye tarafından 2 Ekim 1995’te onaylanan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin anadiline ilişkin üç maddesine Türkiye tarafından konulan çekinceler kaldırılmalıdır.