Göksu UYAR yazdı – Klasik sendikal mücadele kafe-bar işçilerinin örgütlenmesine deva olmuyor. İmkânsız olmasa da, bazen 5-6 kişinin günübirlik ya da part-time, sigortasız çalıştığı bir sektörde –uzun süre alan- toplu iş sözleşmesine dayalı klasik sendikal model işlemiyor. Dolayısıyla, kafe bar işçilerinin örgütlülük mücadelesi, meşru-militan-yaratıcı arayışları zorunlu kılıyor.
Göksu Uyar[1]
Kafe, restoran, çayevleri, kıraathane-kahvehane ve bar işçilerinin dayanışma zemini Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması (KBÇD); işçi sınıfının öz-örgütlenme zeminlerinden biri ve Kent Emekçileri Dayanışması’nın bir parçası olarak pandemi sürecinde kuruldu. Kafelerde barlarda çalışan genç işçiler hak gasplarına, açlığa, geçim sıkıntısına karşı taleplerini dile getirmek, kendilerini ifade etmek için KBÇD’de bir araya geldiler. KBÇD, bir dizi eylemliliği, dayanışma faaliyetini, sosyal medya çalışmasını hayata geçirerek, örgütlenemez denilen bir alanda başlangıç için önemli bir örgütlülüğe ulaştı. Bu gücün en önemli göstergelerinden biri 7 şehirde aynı gün eylem örgütleyerek kafe bar işçilerinin “geçinemiyoruz çığlığını” büyütmesi oldu.[2]
KBÇD’nin önemli özelliklerinde biri genç işçilerin enerjisi üzerinde yükselmesi. KBÇD bu enerjiyi genç işçilerin -kendi geçim kaynağı işlerinin devlet tarafından geçici ya da önemsiz addedilerek adının bile destek paketlerinde anılmadığı pandemi sürecinde katmerlenen- kolektif öfkesiyle harmanlayarak, kalıcı ve örgütlü bir işçi sınıfı faaliyetine çevirmeyi hedefliyor. Bu anlamda, pandemi süreci önemli bir sınav oldu. KBÇD pandeminin yakıcı sorunlarını ortak çözme, çözüm yollarını birlikte inşa etme, talepleri ortaklaştırmanın örgütsel aracı oldu. Yarattığı etkiyi bu kolektif yetki ve karar mekanizmalarına borçlu olduğu kadar, sokağa çıkma kararlılığına ve sosyal medyayı da sokaktaki eylemlerini güçlendirici tarzda etkili kullanmasına borçlu. (“Ölüler Dirilerden Çalacak” duvar yazılamaları ve #HesabıBizÖdemeyeceğiz hashtag kampanyası…)
KBÇD klasik sendikal mücadele örgütlülüğünün ve onun yarattığı biçimlerin çözüldüğü, bu çözülüş sürecinde meşru, militan yaratıcı zeminlerin mayalandığı, bu mayalanmanın kendisine klasik sendikal mücadelenin değişmeye ve “kalkın bir şeyler yapalım” demeye müsait unsurlarına sirayet ettiği bir dönemin ürünüdür. Dolayısıyla KBÇD’nin kalıcılaşmasını sağlayacak olan yegane şey, sermayenin akışkanlık ve değişim hızına eşdeğer bir hız ve yaratıcılıkla örgütlülük ve direnme zeminleri açabilmektir.
KBÇD’nin “biz de varız” dediği pandemi sürecinin ardından, Mart 2021 itibariyle hayata geçirileceği duyurulan normalleşme sürecinde nasıl bir mücadele güzergahı izleyeceği; bu güzergahı varolan kalıpları sarsıcı bir yaratıcılıkla donatıp donatamayacağı önemli bir soru işaretidir.
Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması normalleşme sürecinde ne yapacak?
Pandemi sürecinde KBÇD’nin ana talepleri; kafe bar işçilerine karşılıksız sosyal destek verilmesi, kısa çalışma ve ve işsizlik ödeneğinin en az asgari ücret düzeyine çekilmesi, kısa çalışma ve ücretsiz izin döneminde, pandemi koşulları da gözetilerek, uzun vadeli sigorta primlerinin karşılanması ve halk sağlığı tedbirlerini aksatmadan mekânların açılmaya başlaması idi…
KBÇD aynı zamanda bir sendikal arayışın parçası olduğunu deklare etmişti. Dolayısıyla KBÇD’nin normalleşme sürecinde atacağı ilk adım, pandemi sürecinde birbiriyle ilişkilenen, bu ilişkiden bir enerji açığa çıkaran kafe-bar işçilerinin bu enerjisini kalıcı bir kazanıma ve örgütlülüğe tahvil etmek olmalıdır. Kafe bar işini kimileri geçici bir konak olarak, uzun süre işsiz kalanlar ise son çare olarak görüyor. Kafe barlar, işçilerin çalışma güzergâhında ister geçici ister kalıcı işyerleri olsun güvencesizliği ortaklaştırmasından ötürü örgütlenmesi elzem mekanlardır. KBÇD bunun mümkün olduğunu göstermiştir.
Normalleşme süreci, pandemi sürecinin yarattığı ekonomik tahribatla yüzleşilen bir süreç olacak. Bu süreçte, kafe-bar işçileri düşük ücretlerle, sigortasız, uzun saatlerde çalışmaya zorlanacak. Bu zorun karşısına bir zorla çıkmak gerekiyor. Bu zor, KBÇD’yi kafe-bar işçilerinin bir zırhına çevirmek olmalıdır. Her saldırı o zırhtan sekmeli kararlılığını bütün ilişkilere taşıyacak bir yol kurmalıyız.
Protokol türü sözleşmeler bir araç olabilir mi?
Klasik sendikal mücadele kafe-bar işçilerinin örgütlenmesine deva olmuyor. İmkânsız olmasa da, bazen 5-6 kişinin günübirlik ya da part-time, sigortasız çalıştığı bir sektörde –uzun süre alan- toplu iş sözleşmesine dayalı klasik sendikal model işlemiyor. Dolayısıyla, kafe bar işçilerinin örgütlülük mücadelesi, meşru-militan-yaratıcı arayışları zorunlu kılıyor.
Şu noktalar üzerinde durmalıyız:
-Protokol türü sözleşmeler (kafe bar işçileri bunu popüleştirmek için değişik bir ad kullanabilir örneğin “yıldız sözleşme” vs.) meşru-militan-yaratıcı arayışların bir yolu olabilir. Her türlü fiili eyleme ek olarak; diyelim ki, Kafe – Bar Çalışanları Dayanışması üyelerinin bulunduğu işyerlerini yıldız sözleşme yapmaya zorlasa ve bunu kabul etmeyen işyerlerini sosyal medyadan duyurarak (“X Kafe işçilerin örgütlenme hakkına saygı göstermiyor, boykot ediyoruz gibi….) dayanışmacı, emek dostu kamuoyunun tüketim ve boykot gücünü arkasına alabilir. Bu yolu derinleştirerek, sektördeki sendikal mücadelenin motoru kılabilir.
-Kafe Bar Dayanışması düzenli olarak bazı meslek odalarının tarife belirlemesi gibi asgari yevmiye belirleyip, işçilerin çalışacakları işyerine bunu referans göstererek ücret anlaşması yapmasını sağlayabilir.
-Ve elbette, pandemi döneminde kafe bar çalışanlarının ücretsiz izinli sayıldıkları dönemde yatmayan sigortalarının yatmasını sağlayacak, militan bir kampanya örgütleyebilir.
Bu sorular, normalleşme sürecinin kafe-bar işçilerinin örgütlenme kavgasında yeni bir evre olacağını işaret ediyor.
Yolumuz açık, yoldaşlarımız çok, inancımız tam…
[1] Kafe Bar Çalışanları Dayanışması Üyesi
[2] https://t24.com.tr/video/gecinemiyoruz-diyen-sektor-calisanlari-7-ilde-sokaga-cikti-artik-yeter-1500-lirayla-erdogan-gecinebiliyorsa-gelsin-o-gecinsin,36625