HDP Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, Katar ile yapılan anlaşmanın “mülk padişahındır” anlayışıyla yapıldığını belirtirken, anlaşmanın kanamayı durduramayacağını söyledi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin 26 Kasım’da yapılan anlaşmayla, Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payı Katar’a devredildi. Anlaşmanın diğer bir maddesi, “İstinye Park Hisselerinin Devrine Dair Anlaşması" oldu. Bu madde ile İstinye Park’taki Doğuş Grubu’na ait yüzde 42 hissenin Qatar Holding LLC’eye devredilecek. Anlaşmanın diğer bir maddesi ise “İstanbul Haliç Altın Boynuz Projesi'ne Yapılacak Potansiyel Ortak Yatırıma İlişkin Mutabakat Zaptı" oldu.
Türkiye ile Katar arasında imzalanan anlaşmayı Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan değerlendirdi.
Varlık fonlarının özel şirketlere devrilmesine her zaman karşı çıktıklarını ve bu anlamda her fırsatta uyarılarda bulunduklarını dile getiren Paylan, yapılan anlaşmayla kendilerinin daha önce öngördüğü durumun gerçekleştiğini belirtti. Normalde kamu varlıklarının Özelleştirme İdaresi aracığıyla ihale usulüyle satılması gerektiğini ama bu anlaşmada bu hükümlülüğün yerine getirilmediğini dikkat çeken Paylan, “Yapılacak ihale ile kamu yararı çerçevesinde en yüksek teklif verene satılır. Ama burada Katar’a gizli kapaklı pazarlık çerçevesinde haraç mezat satıldığını görüyoruz. İşin en ilginç tarafı da kaça satıldığını da bilmiyoruz. Vahim olan durumda bu” dedi.
Haraç mezat satılıyor
"Mülk padişahındır” anlayışıyla “ben istediğim gibi istediğim kişiye satarım” zihniyetiyle varlık fonlarının satıldığını söyleyen Paylan, anlaşmada şeffaflığın olmadığını belirterek, “Yolsuzluk var mı bilmiyoruz. Tek adam rejimi bütçeyle ilgili topluma nasıl hesap vermiyorsa, aynı şekilde Türkiye’nin varlıklarını da hesap vermeden haraç mezat satıyor” diye konuştu.
Emlakçılık başladı
“İstinye Park Hisselerinin Devrine Dair Anlaşma” maddesini skandal olarak değerlendiren Paylan, nedenini ise “Çünkü İstinye Park bir şahsa ait yani özel mülk. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bu anlaşmayla bir özel mülkün satışına aracılık yapmıştır. Bu da büyük bir skandal. Erdoğan artık emlakçılığı da başlamış durumda. Bu büyük skandal kabul edilebilir bir şey değildir” sözleriyle açıkladı.
Hediye uçağın bedeli mi?
Türkiye’ye yabancı yatırımcının gelmediğini, bu nedenle “İstanbul Haliç Altın Boynuz Projesi'ne Yapılacak Potansiyel Ortak Yatırıma İlişkin Mutabakat Zaptı” maddesinin imzalandığını belirten Paylan, “Zaten bu koşullarda bulabilecekleri tek kaynak sadece Katar’dan olur. Yatırımcı bulalım derken, Türkiye’nin gayrimenkullerini ve kamusal varlıkları Katarlara peşkeş çekiliyor. Şu anda Türkiye’de Haliç’in çevresinde gayrimenkullere yönelik bu talepler neyin karşılığında oluyor. Mesele Erdoğan’a 500 milyon dolarlık bir uçak hediye ettikleri biliniyor. 500 milyon dolarlık hediyenin kamusal malların Katar yönetimine peşkeş çekilmesiyle ödediğimizi düşünüyorum. Bu konuda spekülasyon yapmaya hakkımız var, çünkü kimse babasının hayrına 500 milyon dolarlık bir uçağı hediye etmez. Herhalde uçağın bedeli ödeniyor" ifadelerini kullandı.
"Kanamayı durduramayacak"
Şeffaflıktan uzak yapılan bu anlaşmada yolsuzluğun olabileceğini dile getiren Paylan, “Ancak Muz Cumhuriyetlerinde, Kabile devletlerinde olabilecek bir peşkeşle karşı karşıyayız” dedi. Yapılan anlaşmanın ekonomik krizle ilişkili olduğunu ifade eden Paylan, ekonomideki kanamayı durduramayacağını söyledi. Bu anlaşmayla belli bir sıcak paranın ülkeye girebileceğini aktaran Paylan, Katar’dan gelecek paranın ekonomideki kötü gidişatı durduramayacağını söyledi. Paylan, “Kanamayı durduracak şey; Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olmasıdır. Bu olduğu vakit Türkiye ekonomik krizi aşabilir” şeklinde konuştu.
(MA)