Ozan TÜRKÖZ yazdı – Metallica’nın 3. albümleri Master of Puppets 21 Şubat 1986’da çıktı… Imagine, Hey You, Working Class Hero, Fortunate Son, The Unknown Soldier, One, The Facist Regime, nice rock ve metal müzisyenlerini ortaklaştıran duygu hep aynı isyankarlık olmuştur, tıpkı Boğaziçililer gibi. Melih Bulu bunları dans müzikleri sanıyor olabilir.
Sürünerek gel, çabuk ol
Efendine itaat et,
Yaşamın bitip gidiyor hızla
Efendine itaat et
Efendine
…
Metallica – Master of Puppets (03/03/1986)
Ülkemizde olunması en kolay şeylerden işsiz ve terörist sayısının birbiriyle yarıştığı şu günlerde, ne atandığı üniversiteden, ne toplumdan kabul görmeyi başaramamış, kayyımı olduğu okulda bir yönetim dahi kurmayı becerememiş, başarısız rektör Melih Bulu, hepimizi istemsizce gülümsetecek eylem ve söylemlerine her geçen gün bir yenisini eklemekte.
SHP’de başlayıp (Bu iddia CHP ve bir eski AKP milletvekili tarafından yalanlandı, sadece kendisi böyle söylüyor), LDP’ye oradan da AKP’ye uzanan belkemiksiz siyasi kariyeri boyunca önce 2009 yerel seçimlerinde Ataşehir Belediye Başkanı olmak istedi, AKP’den aday adayı oldu, seçilemedi. Ardından milletvekili olmak istedi, Haziran 2015 Genel Seçimlerinde İstanbul 1. Bölge’den AKP aday adayı oldu, seçilemedi, bırakın bir seçim kazanmayı, aday yapılmaya bile layık görülmemiş Melih Bulu’nun geçmişte AKP içinde “Sanal Akıncılar” denen trol gruplarını yönettiği, açtığı sahte twitter hesaplarıyla öğrencileri kopyacı ilan ettiği ve ana hesabıyla da bunları beğenerek kendine hak verdiği iddiaları Wikipedia’ya kadar düşmüştür.
“Çocukluk hayalim” dediği Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne de seçilme şansı bulamadı, onu sadece bir kişi seçti ve atadı. Çocukken kurduğu hayaller böyle miydi bilemem ama ilk günden hayalini gerçekleştirmek adına rektörü (!) olacağı okulun kapısına vurulan kelepçeyi tıpkı entelektüel hırsızlığını (intihal) savunurken “tırnak kullanmayı unutmuşum ondan, bizim zamanımızda öyle usüller yoktu” dediği gibi “Üniversite kapısına takılan kelepçenin çok pratik bir nedeni var. Çünkü kapı kırıkmış. Çok fazla şey olduğu için, kapıyı tutturmak için kelepçe takmışlar. Polis amirinin çözümüymüş. Tabii ki Boğaziçili olmayan öğrencilerin güney kampüse girmeleri 150 yıllık binalara zarar verebilir, bunu kontrol edemeyiz. O nedenle alınmamaları talimatını ben verdim. Olayları büyük çerçeveden analiz etmek lazım. Bizim en istemediğimiz şey Boğaziçi’nin 150 yıllık varlığının harabeye dönmesi. Dün böyle bir şey oldu. Polis orada doğrusunu yaptı. Boğaziçi’nin değerlerini bilmeyen insanların girmesi bir filin züccaciye dükkanına girmesi gibi olacaktı.” diyerek savunmuştur, okulu harabeye çevirecek gençler, züccaciye dükkanına girmiş fil diyor, Boğaziçi’ne hiç uymayacak bir kesim demek istiyor yani, acaba bu tanım başka kimleri kapsıyor? Zaten öğrencileri polis tarafından dövülüp, gözaltına alınırken, tutuklanıp cezaevlerine yollanırken, pencereden el sallayan bir kayyım olmuştur.
İçişleri Bakanı’nın “Boğaziçi Üniversitesinde Kabe-i Muazzama’ya yapılan saygısızlığı gerçekleştiren 4 LGBT sapkını gözaltına alındı!” açıklamasını, eli kılıçlı Diyanet İşleri Başkanı destekliyor, AKP’li türlü zevat her türden kışkırtmayla Boğaziçi’ni hedef gösteriyor ve topyekün bir saldırı başlamışken okulda klüpler basılıyor, öğrenciler abluka altında, Melih hard rock dinliyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, evleri özel timlerle basılan, kapıları kırılan, aileleri aranarak gözdağı verilen, terörist, ahlaksız, sapkın ilan edilen öğrencilere bahçede çikolata dağıttırdığı görüntüler de akıllardan silinmeyecek. Deveye cilve yap demişler yedi çadır devirmiş. Fonda “Justes for All”,
kendisini kabul ettirmeye çalışırken “ben hard rock dinleyen, Metallica dinleyen biriyim” demesi ve ardından Metallica’nın başyapıtlarından biri kabul edilen Master of Puppets şarkısını da Nothing Else Matters ile karıştırması kendisinin ne derece bir rocker olduğunu başta Mehmet Metiner olmak üzere herkese göstermiştir. Bunu söylerken ne murat ettiğini bilemiyorum, öğrencilerden biri çıkıp “arkadaşlar bir saniye Melih metalciymiş” diyecek ve hep birlikte kol kola girip sınıfa mı döneceklerdi.
Rock ve metal müzik İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bütün dünyada savaş karşıtı, ilerici, demokrat karakteriyle ortaya çıkıp evrensel hale gelmiştir. Beatles – Imagine, Pink Floyd – Hey You, John Lennon – Working Class Hero, Creedence Clearwater Revival – Fortunate Son, Doors – The Unknown Soldier, Metallica – One, bir teknenin içine yerleştirdiği ses sistemiyle Thames nehrinde “God Save the Queen / The Facist Regime” şarkısını kraliçenin taç giyişinin 25. yıldönümüne bir gölge gibi düşüren Sex Pistol ve burada yazmakla bitmeyecek nice rock ve metal müzisyenlerini ortaklaştıran duygu hep aynı isyankarlık olmuştur. Bütün bu kuvvetli şarkılar müzik ve sözleriyle ezilen sınıfların duygularına tercüman olurken Melih Bulu bunları dans müzikleri sanıyor olabilir. Büyük kitleler savaş karşıtı protestolarda rock müziğin verdiği ilham ve coşkuyla bir araya gelirken, onun uzlaşmaz isyanını paylaştılar, tıpkı Boğaziçililer gibi. Oysa intihalci kayyım Melih olsa olsa rock ruhunun üzerinde zıplayan bir plastik olabilir. İstifa et diyeceğim de onu hiç yapamaz.