Feyyaz ÇANAK yazdı: “Fazladan bir şey istediğimiz yok, bize ait olanları, umutlarımızı, rüyalarımızı, geleceğimizi istiyoruz. Bizim rüyalarımız faşist diktatörlüğün sınırlarına sığmıyor” diyen 500 Politeknik Üniversitesi direnişçisinin Yunan Faşist Cuntası tarafından öldürülüşünün 47. Yılı bugün.
Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın baskı ve terör siyaseti dünyada halk ayaklanmalarının ve öğrenci isyanlarının patlak verdiği döneme denk gelmişti. Darbeden birkaç ay sonra ABD ve Fransa’da başlayarak dünyaya yayılan ‘68 hareketi dünyada emsali görülmeyen bir gençlik isyanını miras bırakmıştı. Yine aynı dönemde Vietnam halkının emperyalizme karşı direnişi dünyada ABD ve savaş karşıtlığını yükseltirken, Filistin halkının siyonizme karşı mücadelesi de tüm yakıcılığı ile devam ediyordu. Yunanistan’da halklar ve gençler dünyada kopan bu isyan ve direniş fırtınasından büyük ölçüde etkilenmekteydi. Büyüyen devrimci dalgayı gören darbeciler en küçük bir hak talebini veya karşı çıkışı anında bastırmaya çalışıyor, halka nefes aldırmıyorlardı. Sadece zora başvurarak toplumu yönetemeyen cunta, özellikle öğrenci gençliği ve üniversiteleri kontrol edebilmek için Yunanistan Ulusal Öğrenci Birliği’ni (EFEE) kurmuş ancak gençlik kendisini temsil etmeyen bu birliğe karşı alternatif EFEE’sini kurmuş ve hatta illegal bir yayın dahi çıkarmıştı.
Darbenin tüm ağırlığının halk tarafından hissedilmeye devam ettiği dönemler de dahil olmak üzere öğrenci gençlik ortak karar alacak alternatif araçlar geliştirerek darbecilerin kararlarını boşa düşürmekteydi. 1973’ün Kasım ayında Eğitim Bakanlığı tarafından EFEE’nin yönetim seçimlerinin 15 Şubat’ta yapılacağını duyurması ile başlayan gerginlik, Eğitim Bakanı’nın 13 Kasım’da Politeknik’teki öğrenci temsilcilerini dinlemeden tehdit etmesi ile büyüdü. Öğrenciler, bakanın bu tavrının ardından tüm fakültelerde genel kurul çağrısı yaptı. 14 Kasım günü yapılan genel kuruldan boykot kararı çıktı. Boykot kararı okul yönetiminin tavrıyla işgale dönüşecekti…
“Yaşasın özgür Politeknik, yaşasın özgür Yunan halkı!”
Öğrenciler kendilerini yok sayan yönetime ve darbecilere karşı “İşgal! Sonuna kadar direniş!” diyerek okulun bahçesinde protestolara başlamışlardı. Sabahın erken saatlerinde sloganlarla başlayan direniş halkın katılımıyla kitleselleşerek Atina’nın ana caddelerinden olan Patission Caddesi’nin trafiğe kapatılmasıyla devam etti. Artık sokaklarda “Kahrolsun cunta”, “Ekmek, eğitim, özgürlük” sloganları yankılanıyordu. Kısa sürede direnişi duyan işçiler, kadınlar, ortaokul ve lise öğrencileri, Atina’nın dört bir yanından Politeknik’e akın ediyordu.
Öğrenciler; “Cuntayı yıkmanın tek yolu işçilerin, emekçilerin ve gençliğin tek yumruk, tek yürek olarak mücadeleye atılmasıdır. Bu ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için her türlü bedeli ödemeye hazırız. Özgürlük istemi tanklardan da, toplardan da güçlüdür. Tüm halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz” diyerek kitleyi direnişe çağırıyordu.
250 watt gücünde bir ses…
“Burası Politeknik… Burası Politeknik! … Özgürlük mücadelesi veren öğrencilerin radyo istasyonu size sesleniyor!.. Özgürlük mücadelesi veren emekçilerin radyo istasyonu…” “Atina halkı… Mücadelemize destek verin… Ya şimdi ya hiçbir zaman…”
15 Kasım sabahında cuntayı şaşkına çeviren, halkın ise sevinçle karşıladığı bu ses Politeknik öğrencilerinin kurduğu korsan radyo istasyonundan yankılanıyordu. Okulun ana kapısına kurulan büyük megafonlarla öğrenciler aralıksız şekilde halkı direnişe çağırıyor, radyoda devrimci marşlar çalıyordu.
Direnişin daha da duyulması ile Politeknik’in önü dolmaya, gelenler üniversitenin içine girmeye başlamıştı. Direnişin ikinci gününde, mücadele öğrencilerin taleplerini de aşarak cunta karşıtı bir isyana dönüşmüştü. Halk akın akın geldikleri direniş alanına ya elleri dolu geliyor ya da öğrencilere dışarıdan bilgi getiriyordu. Her an direnişe yeni katılanlar ile alan canlanıyor, sloganlar marşlar hiç eksik olmuyordu. Akşam saatlerinde okulun matbaasını kullanmaya başlamış, binlerce bildiri basabilecek duruma gelmişlerdi. Aynı gece “Özgür Politeknik” adıyla bir gazete çıkarmışlardı.
16 Kasım sabahı ise direniş daha da büyümüş, başta inşaat işçileri olmak üzere öğrenci ve emekçiler Politeknik önünde buluşmuştu. Direnişin tüm Yunanistan’a yayıldığı haberleri coşkuyu daha da artırırken, Patra ve Selanik’te bulunan üniversitelerde de işgal kararı alındığı ve Selanik Politeknik Üniversitesi öğrencilerinin de radyo istasyonu kurduğu ve direnişin sesinin artık tüm Yunanistan’da duyuluyor olması büyük bir sevinç yaratmıştı. Politeknik’in bahçesinde başlayan oradan Atina sokaklarına yayılan sloganlar artık tüm Yunanistan’da yankılanıyordu.
“Rüyalarımız faşist diktatörlüğün sınırlarına sığmıyor”
Basının direnişi karalamalarına karşı öğrenciler kısa ve net bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
“Fazladan bir şey istediğimiz yok, bize ait olanları, umutlarımızı, rüyalarımızı, geleceğimizi istiyoruz. Bizim rüyalarımız faşist diktatörlüğün sınırlarına sığmıyor” denilen açıklamada cuntanın yıkılması için genel grev çağrısı yapılıyordu.
Bu açıklamanın ardından direnişin daha da büyümesinden korkan cunta güçleri, akşam saatlerinde halka saldırmaya başladı. Atina’nın birçok sokağında çatışmalar yaşanıyor, halk Politeknik’in önüne gitmeye çalışıyor, polis ise öğrenciler ile halkı bir birinden koparrmaya, öğrencileri yalnız bırakmaya uğraşıyordu. Saatin ilerlemesi ile beraber Politeknik’in önünde önce panzerler ardından da tanklar gözükmeye başlamış, Politeknik askerler tarafından kuşatılmıştı.
“Silahsızız… Silahsızız! Tek silahımız özgürlüğe olan inancımızdır… Tek silahımız çıplak göğsümüzdür! Makineli tüfeklerinize göğsümüzü siper ederek direneceğiz! Asker kardeşlerimizin kardeş kanı akıtacaklarına, bize el kaldıracaklarına, bize kurşun sıkacaklarına inanmıyoruz!“
Öğrenciler “asker kardeşlerimiz” diye sesleniyordu birçoğu kendileri gibi genç olan askerlere.* Ama gözü dönmüş cunta yönetimi kararını çok önceden vermiş ve vahşi bir katliama girişmişti. Okulun bahçesine tankın girmesi ile başlayan katliamı, askerler ve polisler devam ettirmişti. Hatta asıl katliam Atina Devlet Hastanesi’nde gerçekleşmiş, hastaneye getirilen yaralılar hastane girişinden başlayarak her an işkence, dayak ile karşılaşmış, öldürülenlerin raporları ise çarpıtılarak katliamın boyutları saklanmaya çalışılmıştı.
Katliam cuntanın yıkılışından sonra bile gün yüzüne çıkarılmadı. Ama yıllar sonra bir Yunan istihbaratçısı, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada en az 500 kişinin katledildiğini itiraf ediyordu.
Yaşayan bir efsane: Politeknik
Politeknik direnişi cuntanın yıkılışından hemen sonra Yunan egemenler tarafından yok sayılmaya, uydurulmuş bir tarih olduğu iddia edilmeye veya geçmişte kalmış, tarihi bir olay olarak anılmaya başlanmıştı.
Özellikle geçen ay terör örgütü olarak ilan edilen faşist “Altın Şafak”, Politeknik direnişinin komünistlerin uydurduğu bir mit olduğunu iddia ediyordu.
17 Kasım’da Politeknik’in önünde direnişi simgeleyen kafası kopan öğrencinin bronz heykeline çiçekler bırakarak başlayan yürüyüş Yunanistan’ın hala en kitlesel eylemiyken, yürüyüşün en gür atılan sloganı “EAM, ELAS, Politeknik”** iken Politeknik direnişinin mit olduğunu söylemek uydurmadan başka bir şey değildir.
Cuntacılar hapiste çürürken, Altın Şafak’ın terör örgütü ilan edilmesinden sonra halk sokaklarda kutlama yaparken, 47 yıldır direniş alanında öğrencilerin kanları ile boyanmış bayraklar hala dalgalanmakta, kurulan büyük megafonlarla hala “Özgür Radyo” Yunanistan halklarına aynı heyecanlı ses ile sesleniyor:
“Burası Politeknik… Burası Politeknik! Herkes bu gecenin sabahında halkın egemenliğinin olduğu bir Yunanistan görmek istiyor…”
* Politeknik’e tanklarla giren askerlerden olan A. Skevofilaks kendilerine asker kardeşlerimiz diye seslenen halkı ve öğrencileri nasıl gördüğünü şöyle anlatıyor: “Gösteri yapanlar bize ‘Asker kardeşlerimiz! Biz kardeşiz!’ diye bağırıyorlardı. Ama biz onları vatan düşmanı parazitler olarak görüyorduk. ….. Namlular okula çevriliydi. Yüzlerce öğrenci parmaklıklara yapışmış sloganlar atarken bir o kadarı da panik içinde sağa sola koşturuyordu. Öğrencileri böceklere benzetiyor, paletlerin altında ezmek istiyordum.” Özlütaş Rıza, Burası Politeknik sf.105
** Politeknik direnişi işgal yıllarında emperyalizme direnen Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM) ve Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) ile bir tutuluyor.