DİSK’in 54 yıllık geçmişinin sınıf mücadelesinin tarihi olduğunu belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, salgını fırsat bilen iktidar karşısında bütün işçileri omuz omuza mücadele etmeye çağırdı.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 13 Şubat 1967 tarihinde Türk-İş'ten ayrılan Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve bağımsız Gıda-İş, Türk Maden-İş sendikaları ve onların genel başkanları Kemal Türkler, Rıza Kuas, İbrahim Güzelce, Mehmet Alpdündar ve Kemal Nebioğlu tarafından kuruldu. “Bağımsız bir sınıf ve kitle örgütü” şiarıyla kurulan DİSK, kurulduktan sonra işçilerin arasında hızla örgütlenerek kısa sürede on binlerce üyeye sahip oldu. DİSK’in hızla yükselmesiyle birlikte Haziran 1970 tarihlerinde siyasi iktidar fiili olarak sendikayı kapatmak için adım attı. Fakat DİSK Genel Kurulunun aldığı kararla birlikte 15-16 Haziran’da işçiler İstanbul sokaklarını işgal ederek sendikasına sahip çıktı.
Kapatılmaya rağmen devam eden mücadele
DİSK, 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte mal varlıklarına el konularak kapatılırken, üyeleri ise o dönemde açık olan Türk-İş’in sendikalarına üye yapıldı. Yöneticileri tutuklanan konfederasyonun binlerce üyesi yargılandı. 11 yıl faaliyetleri yasaklanan DİSK, 19 Ocak 1992 tarihinde yeniden kurulur. Bugüne kadar geçmişte savunduğu, “Bağımsız bir sınıf ve kitle örgütü” iddiasını sürdüren DİSK, 2021 Ocak ayı itibariyle 22 sendikadan oluşmakla birlikte, 190 bin 659 üyeye sahip. Bu yıl 54’üncü yaşını kutlayacak DİSK, bu 54 yıla binlerce toplu sözleşme, eylem ve grev sığdırdı.
DİSK’in 54 yılını DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile konuştuk.
Sınıf sendikacılığını seçtiler
Kuruluş döneminde sermayenin saldırılarına karşı Türkiye işçi sınıfının cevabının DİSK’i kurmak olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, 60’lı yılların başından itibaren süzülüp gelen bir sürecin olduğuna ve bu sürecin Türkiye işçi sınıfını, “Ya uzlaşmacı, teslimiyetçi bir sendikal anlayış ya da sınıf ve kitle sendikacılığı” tarzında bir dönüm noktasına getirdiğini dikkat çekti. Çerkezoğlu, “DİSK böylesi bir tarihsel anda mücadeleyi ve sınıf sendikacılığını seçen sendikaların, işçilerin kurduğu bir örgüttür” dedi.
Onurlu bir tarihin temsilcisiyiz
Çerkezoğlu, DİSK’in hızlı bir şekilde örgütlenmesine karşı 70’li yıllarda kapatılmak istendiğini ve 1980 darbesiyle birlikte faaliyetlerinin durdurulduğunu söyleyerek, “Sendika 11 yıl kapalı kaldı. 12 Eylül’ün en karanlık dönemlerinde bile DİSK’liler bu mücadeleyi bırakmadı. 92’de yeniden açılmasından bugüne kadar Türkiye’nin içinden geçtiği bütün zorlu tarihsel süreçlere rağmen yürüyüşünü sürdürüyor. Bugün açısından bakıldığında çok onurlu bir geleneği temsil ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Her şey sendikalaşmaya engel
“DİSK kuruluşundan bu güne siyasal iktidarların ve sermayenin hedefinde olmuş bir örgüttür” diyen Çerkezoğlu sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “12 Eylül’ün yasakçı yasalarından başlayan süreç bugün daha da ağırlaşarak devam etmektedir. Bizim hiçbir örgütlenmemiz yoktur ki önünde direniş çadırları olmasın. İşverenler bugün salgında ücretsiz izin dayatması başta olmak üzere her türlü dayatmayı yapıyor. Siyasal iktidarın da en hafif deyimiyle sessiz kalarak ortak olduğu bir süreci yaşıyoruz. Bugün Türkiye’de her şey işçilerin sendikalaşması önünde engeldir. Bu sendika DİSK olduğu zaman önündeki engeller çok daha büyüktür. En temel yasal ve Anayasal hak olan sendikal örgütlenme hakkı bütünüyle hukuksuz bir biçimde işverenler ve siyasi iktidarlar tarafından engelleniyor. Hak aramanın önüne ise bin bir türlü engel çıkarılıyor."
Şiddetle yönetmeye çalışıyorlar
Siyasi iktidarın salgını her açıdan fırsata çevirmeye çalıştığını ifade eden Çerkezoğlu, İktidarın politikalarının ilk günden bu yana işçi sınıfını korumadığını söyledi. Salgının ağırlaşmış boyutunun işçiler tarafından daha da derinden hissettiğinin altını çizen Çerkezoğlu, “Şubat ayında geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyonu aştı. Özellikle kadın ve genç işsizliği ürkütücü boyutlarda. Bir yanda salgının yarattığı tahribatlar var. Diğer yanda ise iktidar bu tahribatı ortadan kaldıracak hiçbir adım atmadığı gibi bir de süreci baskı ve şiddetle yönetmeye çalışıyor” diye belirtti.
Sendikalaşmaya ihtiyaç arttı
Salgınla birlikte sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin daha da arttığına işaret eden Çerkezoğlu, tüm bunlara rağmen işçilerin, “Sadece evine götüreceği ekmeği büyütmek için değil hayatta kalmak için bile örgütlü olmanın” gerekliliğinin gördüğünün altını çizdi. Çerkezoğlu, “Sendikalaşmaya ihtiyacın arttığı bir süreçten geçiyoruz. Biz o sebeple 2021 yılını DİSK açısından bir örgütlenme yılı, seferberliği olarak değerlendiriyoruz” ifadelerine yer verdi.
DİSK’li olmaya çağırıyoruz
“DİSK’in tarihi Türkiye sınıf mücadelesinin tarihidir” diyen Çerkezoğlu, “Mücadelemizin yarattığı değerler zemininde bu dönemde işçi sınıfının hak ve çıkarları için mücadele eden, emek mücadelesini büyüten, aynı zamanda emek mücadelesiyle demokrasi mücadelesini bütün olarak gören sendikal mücadeleye ihtiyaç çok açık bir şekilde ortadadır. Salgınla birlikte ortaya çıkan bu gerçekler karşından bütün işçileri omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz. Sendikasız çalışmaya zorlanan milyonlarca işçiyi de DİSK’li olmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
MA / Kadir Güney – Lezgin Tekay