Fehim TAŞTEKİN Gazete Duvar için yazdı: Devletin sözlü ve fiziki şiddetine rağmen #BaşlarınıYereEğmediler, #AşağıBakmadılar. Bu gençlerle gurur duyuyoruz! Ve tabii hocalarıyla. Eğileceksek onların onurlu duruşu karşısında eğilelim.
Karanlık ruhlarıyla hepimizin dünyasını karartmaya çalışıyorlar. Nefret saçan zehirli dilleriyle. Devletin azman aygıtlarıyla. Kendilerine paspas ettikleri yargıyla.
Düşün ki canından bir parça Boğaziçi’nde öğrenci, gururlusun. Sonra oturup sabahtan akşama kadar en tepeden yağan ithamları dinliyorsun; “sapkın”, “terörist” ve “vandal”dan hafifi kesmiyor. Bu dil polis şiddetine, akla zarar iddianamelere, televizyonlardan zırva yorumlara dönüşüyor. İnsanın kalbi duracak gibi oluyor, nefesi kesiliyor.
“Türkiye’nin böyle evlatları yoktur. Çocuk veya öğrenci dedikleri vandaldır, barbardır.” Devamında hedefi de koyuyor: “Başı ezilmesi gereken zehirli yılanlardır.” Bunu iktidara ‘dayatma gücü’ olan ama yürütmenin eylemlerinden sorumlu olmayan MHP lideri Devlet Bahçeli söylüyor. Şifahen değil tweet atarak diyor. Biteviye nefret, suça tahrik ve ayrımcılık suçlarını işliyor. Bunlar tek adam rejiminin yasalarında bile tanımlanmış suçlar. Güç tekellerinde, suç tekellerinde. Sürekli lince davet ediyor, polise daha fazla ezmesini telkin ediyor, yargı mensuplarına talimat yağdırıyor, saraya istikamet veriyor. Hayır, saray bundan beri olduğu için değil. Aksine tüm kararlar saraydan geliyor; resmen ve hukuken sorumlu makam orası. Nefrette, kutuplaştırmada, ötekileştirmede, muhalifini şeytanileştirmede, düşmanlaştırmada biri ötekinin ayinesi; iki lider birbirini, sözcüler liderlerini aratmıyor.
Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan el yükseltti, “Terör örgütlerinin üyesi olan bu gençleri biz ülkemizin gerçek manada milli ve manevi değerlere sahip gençleri olarak kabul etmiyoruz. Zira siz öğrenci misiniz, yoksa rektörün odasını basmaya kalkışan terörist misiniz?” dedi. “Bu ülke teröristlerin hakim olduğu bir ülke olmayacak. Buna asla fırsat vermeyeceğiz” diye ekledi. Öğrencilere sahip çıkanları da terörist yoldaşı ilan etti.
Polisin dövemediğine iktidarın sözlü şiddeti ulaşıyor! Bunlar bizim gençlerimiz, ülkenin geleceği.
***
Bu şiddetin nedenini biliyoruz. Gezi sendromu şimdi bütün hışmıyla bu gençlere çarpıyor. İtaati alınamamış insanların varlığını görmek huzursuz ediyor.
Tepkilerinde yaratıcılar, mesajlarında öğretici. Zekâlarıyla, vicdanlarıyla, körelmemiş iradeleriyle ‘Hayır’ demesini biliyorlar. Farklı ırk, din, mezhep, meşrep ve cinsiyetlerle ne kadar doğal ve uyumlu yaşadıklarını da gösteriyorlar. Bizi şaşırtacak kadar iyiler. Bize de ötekine rezerv koymadan yaşamanın değerini öğretiyorlar! İktidarın hedeflediği, rahat edeceği nesil bu nesil değil. Öfke bundan!
Öfke bütün saptırma ve provokasyonların tutmamasından. “Terörist” dediler, tutmadı; DHKP-C’ye mal ettiler, olmadı; LGBTİ+’ları öne çıkartarak zorbalığa toplumsal meşruiyet kazandırmaya çalıştılar, işe yaramadı. “Kâbe’ye saygısızlık” diyerek dini hassasiyetleri kullandılar, sonuç alamadılar. Başörtülü öğrencilerin direnişin paydaşı olması da ayarlarını iyice bozdu, hepten şirazeden çıktılar…
… Fehim TAŞTEKİN’in Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN