İşçiler Kışlık Saray’a yaklaştığı sırada askerler hiçbir uyarıda bulunmaksızın işçilere acımasızca saldırdılar. Özel süvari birlikleri ve Kazaklar, işçileri kılıçtan geçirdiler. İşçilerin bu devasa yürüyüşü, Çar tarafından büyük bir katliamla bozguna uğratılmıştı.
SiyasiHaber
22 Ocak 1905 (eski Rus takvimine göre 9 Ocak) sabahında, Rus Çarı I. Petro'nun inşa ettiği Rusya'nın başkenti St. Petersburg'ta on binlerce işçi Çar II. Nikolay’a dilekçe sunmak için Kışlık Saray'ın önünde toplanmak amacıyla kent merkezine doğru yürümeye başladı.
Hızla sanayileşen Rusya’da, 1904’te başlayan Rus-Japon savaşında yaşanan hezimet, işsizliği ve yoksulluğu artırmış, yaygınlaşan huzursuzluk sonucunda işçi eylemleri yayılmaya başlamış, işçiler yaşam şartlarının iyileştirilmesi için taleplerini sıralamaktaydı.
Kışlık Saray’a doğru yürüyüşe geçen işçilerin talepleri arasında iş gününün 8 saate düşürülmesi, ücretlerin artırılması, fazla mesainin kaldırılması, genel, gizli oyla seçilecek bir kurucu meclisin oluşturulması gibi talepler bulunuyordu.
Ellerinde Çar’ın resimleri ve dini semboller de bulunan işçiler, ‘Tanrı Çar’ı korusun’ sloganları eşliğinde, Çar’ın taleplerini kabul edeceği niyetiyle yürüyüşe geçtiler. İşçilerin silahsız olduğu ve sakin ilerleyen yürüyüşe aniden Çar’a bağlı askerler tarafından top ve tüfekler eşliğinde saldırı başladı. Askerlerin saldırısında 1000’in üzerinde işçi hayatını kaybederken, 2000’den fazla işçi yaralandı. Yaşanan büyük katliam, tarihe Kanlı Pazar olarak geçerken, katliamın ardından Rusya’da işçi ayaklanmaları büyüyecekti.
Katliama giden süreç
8 Şubat 1904 tarihlerinde, Çarlık Rusya, büyük bir hezimet yaşayacağı Japonya ile savaşa girişmişti. Savaş, Çarlık için Rusya’da büyüyen işçi eylemleri ve devrimci kımıldanmanın da ezilmesine yarayacak bir fırsat olarak görülüyordu. Öyle ki dönemin Başbakanı Plehve, bu durumu şu sözleriyle özetleyecekti: “Devrim dalgasını önleyebilmek için küçük, başarılı bir savaşa ihtiyacımız var.”
Savaşın ağırlaştırdığı koşullar, iktisadi krizin işçiler üzerinde yıkıcı etkisi ile işçi ve öğrenci örgütlenmelerine yönelik polis baskısı emekçi yığınlarda öfke yaratıyordu.
Savaşın sürdüğü bu dönemde, RSDİP tarafından yayınlanan broşürde: "Vahşi savaş naralarına, para çantasının dalkavukları ve polis kamçısının şakşakçıları tarafından sallanan 'yurtsever' bayrağa cevaben sınıf bilinçli proletarya öne çıkmalı ve on misli güçle talep etmeli: 'Kahrolsun otokrasi', 'Bir halk kurucu meclisini toplayın!'” ifadeleri kullanılıyordu.[1]
Bunun üzerine Bolşevikler, 1904’te Bakü’de petrol sanayicilerine karşı çok başarılı bir grev örgütlediler. İşçilerin yoğun katılımı olan grev, işçilerin zaferiyle sonuçlandı ve Rusya tarihinde ilk defa bir toplu sözleşmenin imzalanmasına yol açtı. Bu grevin etkisiyle Rusya’nın birçok bölgesinde işçi mücadelelerinde yükseliş yaşandı. Grevin örgütlenmesinde çalışma yürüten Joseph Stalin grev ve ardından gelişecek hareketler için “Bakü grevi, bütün Rusya'da şanlı Ocak-Şubat hareketlerine işaret oldu” yorumunu yapacaktı.
Çarlık Rusya, kazanılacağı yönündeki büyük iyimserlikle giriştiği savaştan, 1905’in ilk haftasında Japonlar’ın başarılı bir saldırıyla Port Arthur limanını ele geçirmesi sonucu ağır bir yenilgiyle ayrılmıştı. Savaşın yarattığı bunalım ve alınan yenilgi, Çar Nikolay için işleri çıkmaza sokmuştu.
Yenilgi sonucunda Rusya ağır barış koşullarının altına imza atmak zorunda kaldı. Antlaşma ile Sahalin adasının yarısını ve Mançurya’daki bütün haklarını Japonlara verilmiş ve Japonya Kore yarımadasında hareket serbestliği kazanmıştı.
Katliam günü
Bu koşullar altında Rusya’nın önemli sanayi kentlerinde işçi eylemleri hızla büyüdü. St. Petersburg’daki fabrikaların en büyüklerinden biri olan Putilov fabrikasında, sonradan dört işçinin işten çıkarılacağı bir grev başladı. Grev bir genel grev halini almıştı. Lenin, sürgünde bulunduğu bu dönemde yaşanan gelişmeler için "eşi görülmedik bir siyasal kaynaşma" içinde olduğu yorumunu yapmıştı.
Savaşın yenilgisi ve başlayan grev dalgasıyla köşeye sıkışan Çar Nikolay ve avanesi işçi eylemlerini bastırmaya karar verdi.
22 Ocak sabahı, aileleriyle birlikte, ellerinde Çar’ın resimlerini ve kilisenin bayraklarını taşıyan, ilahiler söyleyen, "Tanrı Çarı korusun" sloganları atan onbinlerce işçi, St. Petersburg’da misyoner olarak çalışan ve Çar’ın onayıyla işçiler arasında ‘Rus Fabrika İşçileri Birliği’ adıyla 8 binin üzerinde işçinin üye olduğu ve amacı artan huzursuzlukları bastırmak olan bir örgüt kuran Peder Georgy Apollonovich Gabon isimli polis ajanının önderliğinde Kışlık Saraya doğru yürüyüşe geçtiler.
İşçilerin amacı, iş koşullarının iyileştirilmesi taleplerini içeren dilekçeleri Çar Nikolay’a vermekti. Fikri Peder Gabon örgütlenmiş ve Çar’a şu mektubu yazmıştı:
"Efendim!
Siz bakanlara inanmayınız. Onlar devletin hakiki durumunu göstermeyerek sizi aldatıyorlar. Halk size inanıyor. Yarın saat ikide Kış Sarayı önünde dileklerini size arz etmeye karar verdiler… Hiçbir şeyden korkmayınız. Halkın karşısına çıkarak masum dilekçelerini kabul ediniz. İşçilerin ve arkadaşlarımın temsilcisi olarak ben, şahsınıza dokunulmayacağı hakkında teminat veriyorum.
Gabon"
İşçiler ise Gabon’a inanmıştı. “Çar Baba” halkın karşısına çıkacak, onların dertlerini dinleyecek ve taleplerini yerine getirecekti. Halkın gözünde, bütün baskısına rağmen Çar’a yönelik, sorunlarını çözebileceğine dair bir güven vardı.
İşçilerin dilekçesinde şunlar yazılıydı:
"St. Petersburg'da yaşayan biz işçiler, Sana geldik. Bizler zulmün ve zorbalığın ezdiği talihsiz, lanetli köleleriz. Sabrımız tükendi, işi durdurduk ve bize yalnızca hayatımızı sürdürmeye yetecek kadar bir şey vermeleri için efendilerimize yalvardık. Ama bu isteğimiz reddedildi; işverenlerin gözünde her şey yasadışı. Bizler buradayız, binlerce kişiyiz. Bütün Rus halkı gibi her türlü insan hakkından yoksunuz. Senin memurların öyle şeyler yaptılar ki, hepimiz köle hâline geldik."
"Efendimiz, kendi halkına yardımı reddetme. Seni kendi halkından ayıran duvarı yık. İsteklerimizin yerine getirileceği konusunda emir ve söz ver, o zaman Rusya'yı mutlu edersin; yoksa biz burada ölmeye hazırız. Bizim için yalnız iki yol var: ya özgürlük ve mutluluk, ya mezar."
İşçiler, Çar’dan şu başlıklardaki talepleri yerine getirmesini istiyorlardı:
- Af,
- Yurttaş özgürlükleri
- Adil ücret
- Toprağın yavaş yavaş halka devredilmesi
- Genel ve eşit oy hakkına dayanan bir kurucu meclisin toplanması
İşçilerin yürüyüşü başlarken Kışlık Saray’ın önünde ve meydana çıkan bütün yollarda askerler nöbet bekliyorlardı. Aynı zamanda bütün fabrikalara, bankaya ve stratejik önemdeki her yere asker yığılmıştı.
İşçiler Kışlık Saray’a yaklaştığı sırada askerler hiçbir uyarıda bulunmaksızın işçilere acımasızca saldırdılar. Özel süvari birlikleri ve Kazaklar, işçileri kılıçtan geçirdiler.
İşçilerin bu devasa yürüyüşü, Çar tarafından büyük bir katliamla bozguna uğratılmıştı.
Katliamın ardından
Yaşananlar, tarihe Kanlı Pazar katliamı olarak geçti. Katliamda 1000’in üzerinde işçi ölürken 2000’in üzerinde işçi yaralandı.
Katliam halkta çok büyük bir öfkeyi açığa çıkardı. İşçiler büyük kitleler halinde sokaklara çıktı, Mart ayına kadar olan süreçte Rusya’nın her yerinde büyük grevler ve öğrenci ayaklanmaları patlak verdi. Çar’ın resimleri yakıldı, köylüler toprak sahiplerinin topraklarına el koydular.
Çarlık rejimi, yükselen hareketler karşısında birçok talebi yerine getirmek zorunda kaldı. Yeni anayasa, parlamento ve işçi haklarını koruyan yasalar çıkarıldı, demokratik seçimler kabul edildi.
Kanlı Pazar’ın ardından, işçi sınıfı tarihine geçecek eşi benzeri görülmemiş büyük kalkışmalarla birlikte 1905 Devrimi de başlamış oluyordu.