Yeni koronavirüs aşısına “acil durum onayı” veren ve geniş çaplı bir aşı kampanyası başlatan ilk Batı Avrupa ülkesi olan İngiltere’de koronavirüsün mutasyona uğradığının saptanması, hastalığın yayılma hızına ve tedavisinin zorlaşabileceğine dair endişeleri artırdı.
SiyasiHaber
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi yeni tür koronavirüsün şu ana kadar, İngiltere dışında Danimarka, Hollanda ve Avustralya'da görüldüğünü bildirdi. Londra'da 9 Aralık haftasında vakaların %62'sinin yeni mutasyondan kaynaklandığı doğrulanmıştı.
Virüsler her zaman mutasyona uğruyor. Bunlar çoğu zaman ölüyor ve bazen de virüsün davranışlarını değiştirmeden ya da etkisini artırmadan yayılmaya devam ediyorlar. Mutasyonlar çoğunlukla dramatik bir değişimi tetiklemiyorlar. Şimdiye kadar 5000'e yakın mutasyon saptanmış durumda. Ancak bunların yalnızca birkaçı önemli mutasyonlar.
Çin'in Wuhan şehrinde başlangıçta görülen virüsle dünyanın dört bir yanında şimdi görülen virüs aynı değil.
Virüsün mutasyona uğramış ilk hali Şubat ayında Avrupa'da görüldü. Şu anda küresel koronavirüs vakalarında ağırlıklı olarak mutasyona uğrayan bu tür görülüyor.
Mutasyona uğrayan ikinci tür İspanya'da tatil yapanlarla bağlantılıydı ve ağırlıklı olarak Avrupa’ya yayıldı.
Yeni mutasyon
Şimdiki mutasyon ise birkaç hafta önce İngiltere’nin güney doğu bölgelerinde Eylül ayında ortaya çıktı ve vakaların yüzde 28’inde görülüyordu. 9 Aralık haftasında ise Londra’da vakaların yüzde 62’sinde görüldü. Bu gelişme yeni mutasyonun yalnızca hızlı hareket etmekle kalmayıp, iletim kabiliyeti açısından da gelişmesi, aynı zamanda baskın tür haline gelmesi manasına geliyor. Aktarım açısından diğerlerini yeniyor.
İngiliz bilim insanları, virüsün yeni mutasyonunda 23 farklı değişiklik tespit etmiş durumdalar. Değişikliklerin çoğu virüsün ürettiği proteinde meydana geliyor ve yeni mutasyonun bulaşıcılığı %70 oranında arttırdığı söyleniyor.
Yeni mutasyon inceleniyor
Mevcut 'başak proteine' karşı geliştiren etkililiği kabul görmüş üç aşı, virüsün farklı bölgelerini hedef alan bağışıklık sistemleri geliştiriyor. Dolayısıyla, protein yapısı mutasyona uğrasa bile, aşıların tesiri devam ediyor.
Yeni mutasyon yayılım hızının yüksekliği Covid-19 yeniden başlıyormuş gibi tedbirli davranmaya gerektiriyor. Aksi takdirde yeni mutasyonu kontrol altına almak oldukça güç olabilir.
Yeni mutasyonun antikora nasıl tepki verdiği ve Covid-19 aşısına karşı göstereceği etkiler incelenmeye başlanmış durumda. İngiliz Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve sağlık çalışanları ülke genelindeki pozitif vakalardan örnek alarak hastalığın nasıl yayıldığını izlemeye başladılar. Bu incelemenin iki hafta süreceği söyleniyor ve bu tarihten önce kesin bir yargıda bulunmak da oldukça zor.
Yeni mutasyonun özellikleri
Yeni mutasyonun ya da bu yeni varyantın daha ciddi hastalıklara neden olup olmayacağı, ne kadar tehlikeli olduğu merak edilen konular arasında.
İngiliz yetkililer, yeni varyantın daha ciddi hastalıklara veya daha fazla ölüme neden olduğunu düşünmediklerini, ancak çok daha hızlı yayıldığı için vaka sayılarında büyük artışlara neden olabileceğini düşünüyorlar. Ancak henüz daha fazla hastaneye yatışa neden olduğuna dair hiçbir kanıt yok, şimdilik bunun bir bulaşma sorunu olduğunu düşünülüyor.
Yeni varyantın sebep olduğu mutasyon, dünya çapında kabul görmeye başlayan 3 aşının hedef aldığı proteini değiştiriyor. Ne var ki aşılar, proteinin birçok farklı bölgesine karşı bağışıklık kazandırıyor; dolayısıyla tek bir mutasyonun aşıları tamamen veya kısmen işlevsiz kılması mümkün gözükmüyor.
Zaman geçip de daha fazla mutasyon birikecek olursa, aşıların da değiştirilmesi gerekebilir. Bu, mevsimlik grip salgınlarında zaten yapılıyor. Bu virüs her yıl ciddi biçimde evrimleşiyor ve aşıların da bu evrimsel sürece ayak uyduracak şekilde değiştirilmesi gerekiyor. SARS-CoV-2 virüsü grip kadar hızlı evrimleşmiyor; dolayısıyla klinik deneylerde başarı gösteren aşıların yeni virüs varyantlarına göre ayarlanması oldukça kolay.
Çoğu koronavirüs aşısı, bağışıklık sisteminin virüsün başak proteinlerini tanıması ve gelecekte virüs bulaşmaya çalıştığında onlara saldırması için eğiterek çalışıyor. Ancak başak proteinlerinin şekli mutasyonlar yoluyla değiştirilirse, bunun az da olsa aşılar üzerinde etkisi olabiliyor.
VUI – 202012/01 adı verilen yeni türün, yaz aylarında İspanya'dan tatilciler tarafından yayılan b20A.EU1 adlı baskın suştan daha hızlı yayıldığı belirtiliyor. Araştırmacılar, mutasyonların hastalığın daha bulaşıcı olduğu anlamına gelebileceğinden şüpheleniyor, virüsün daha hızlı yayılmasının onu daha ölümcül hale getirmediğini belirtiyorlar. Bilim insanlarına göre bazı virüsler, daha uzun süre hayatta kalabilmek için daha az ölümcül hale geliyor.
Antikorlar nasıl işlev görüyor?
Deutsche Welle Türkçe’den Alexander Freund’un haberine göre, bilim insanlarına göre söz konusu mutasyonlara ilişkin en büyük endişelerden birini, virüsün daha önceki varyantlarına karşı geliştiren antikorların mutasyona uğramış versiyonu üzerinde etkili olmama ihtimali oluşturuyor.
Antikorlar, daha önce bir hastalık ile karşılaşıldığında bağışıklık sistemi tarafından üretilen ve vücut tekrar koronavirüsle karşılaştırdığında hastalığın önlemesini sağlayan protein yapılara deniliyor. Hastalığa daha önce yakalanan veya aşı olan kişiler, virüse tekrar yakalandıklarında, böylece hastalanmadan önce ondan kurtulabilirler.
Ancak, uzmanlara göre antikorlar son derece spesifik yapılar ve virüste meydana gelen değişikliklere karşı son derece duyarlı olduklarından çalışmayabiliyorlar. Örneğin gribe neden olan virüs çok sık mutasyona uğradığından insanlar gribe karşı bağışıklık kazanamıyor ve hastalığa sürekli olarak yakalanmaya devam ediyorlar.
Bu nedenle uzmanlar, en kötü senaryoda virüse karşı bir aşının da işe yaramayabileceği veya insanların virüse ikinci kez yakalanma riski olma ihtimalini bulunduğunu ama şu andaki veriler incelendiğinde böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtiyorlar.
Öte yandan bazı bilim insanları, İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock’un yeni mutasyon ile ilgili yaptığı açıklamaya tepki gösterek, koronavirüsün keşfedildiğinden bu yana binlerce kez değiştiğini ve mutasyonların hiçbirinin onu önemli ölçüde değiştirmediğini vurguluyorlar.
İngiltere’de koronavirüsün mutasyona uğradığının saptanması, hastalığın yayılma hızına ve tedavisinin zorlaşabileceğine dair endişeleri artırdı. Ancak uzmanlar, paniğe kapılmaya gerek olmadığı görüşünde.
Böyle bir mutasyonun keşfedilmesi aslında pek de alışılmadık bir durum değil. Örneğin, pandeminin ilk ortaya çıktığı ülke olan Çin'de, patojenin yeni bir varyantı altı ay önce çoktan dolaşımdaydı. İspanya'da görülen diğer bir varyant da yaz aylarında Avrupa'nın neredeyse yarısına hızla yayıldı. Uzmanlar, virüslerin sürekli olarak mutasyona uğradığını ve bunun olumsuz etkilerinin ya sıfır ya da çok sınırlı olduğunu hatırlatıyor.
Normalde insan vücudu, kendini virüslere karşı savunabiliyor. Virüs saldırılarına karşı koruyan ve patojene karşı bağışıklık kazandıran antikorlar üretiyor. Bununla birlikte, patojen zaten mutasyona uğramışsa ve oluşan antikorlar, patojenin daha eski bir versiyonu için programlanmışsa, bu durumda bu antikorların etkisi bariz şekilde azalabiliyor.
Örneğin düzenli olarak nezle olmamızın sebebi de bu. Vücudumuz, önceki nezle döneminde uygun antikorları zaten üretiyor. Ancak mutasyona uğramış patojen için henüz yeni antikorlar üretilmediği için tekrar nezle oluyoruz.
Mutasyonla virüs illa tehlikeli hale gelmez
Ancak uzmanlara göre, paniğe kapılmak için ortada bir neden yok. Çünkü bir virüs mutasyon yoluyla ille de daha tehlikeli hale gelmez. Hatta bazı mutasyonlar, virüsü önemli ölçüde zayıflatabilir.
İnsan vücudu bir virüse karşı antikor geliştirdiğinde ve böylece bir hastalığı engellediğinde, virüsün antikorlar ve bağışıklık hücreleri tarafından tanınmaması için hücre zarının değişmesi gerekir. Tabiri caizse virüs, kılık değiştirerek bünyemize sızmaya çalışır. Bir virüs, hayatta kalabilmek için dış proteinlerini değiştirmek ve yeni türler geliştirmek zorunda.
Virüsler çoğalmak için bir "konak hücre" kullanır. Böyle bir hücreye saldırdıklarında, genetik bilgiyi, çekirdeklerinden enfekte olmuş hücreye kaçırırlar. Bunun sonucunda vücut hücreleri, bu virüsün milyonlarca kopyasını üretir. Ancak bu çoğaltmaların her birinde küçük kopyalama hataları meydana gelir ve bu hataların her biri, virüsün genetik kodunu değiştirir. Böylece virüs, mutasyona uğramış olur.
SARS-CoV-2 virüsü ayda bir mutasyon geçiriyor
Tüm koronavirüsler gibi, COVID-19'un da ana kaynağı olan SARS-CoV-2 virüsü, neredeyse ayda bir mutasyon geçiren bir RNA (ribonükleik asit) virüsüdür. Birbirinden değişik varyantlar ayrıca, bir patojenin neden dünyanın belirli bölgelerinde farklı şiddette enfeksiyon dalgalarını tetiklediğini ve enfeksiyonların neden bazı insanlarda daha farklı seyrettiğini de açıklıyor.
İngiltere’de görülen yeni varyant, koronavirüsün "spike proteininde" çok sayıda farklı mutasyon barındırıyor. Moleküler biyolojide "silinme" diye tabir edilen etki nedeniyle, hücrelerde iki amino asitin eksik olduğu anlaşıldı. Bu da virüsün, tanınmadan ve farkedilmeden yayılmasını daha kolay hale getirebilir. Benzer bir silinme işlemi, yaz aylarında Doğu Asya'da da görüldü. Ancak orada, mutasyona uğramış SARS-CoV-2 varyantı, koronavirüsü zayıflattığı için daha hafif enfeksiyonlara neden oldu.
İngiltere, yeni koronavirüs aşısına "acil durum onayı" veren ve geniş çaplı bir aşı kampanyası başlatan ilk Batı Avrupa ülkesi. Peki ülkede ortaya çıkan Covid-19 mutasyonu, yeni aşıları etkisiz hale getirebilir mi? Uzmanların ve yetkililerin bu soruya cevabı çok net: Hayır. Zira yeni geliştirilen aşıların tümü, koronavirüs spike proteinine dair bilgileri, mutasyona rağmen bağışıklık sistemimizi uyaracak şekilde kodlamak üzere tasarlandı.
Bir virüsün proteinlerini, bağışıklık sistemimizi aşabilecek şekilde değiştirmesi için birkaç mutasyondan fazlası gerekiyor. Yine de örneğin gripten biliyoruz ki, virüsler çok hızlı bir şekilde mutasyona uğruyor ve aşıların etkili olmaya devam etmesi için, her grip mevsiminde mutasyonlara karşı yeniden uyarlanması gerekiyor.
Aynı şekilde koronavirüs aşılarının da muhtemelen bu mutasyonlara daha sık uyarlanması gerekecek. Halihazırdaki korona salgını sürecinde toplanan bilgiler, edinilen deneyimler ve oluşturulan yeni üretim kapasiteleri sayesinde, gelecekte çok daha hızlı bir şekilde ucuz ve etkili aşı tedariğini sağlamak mümkün olacak.