HDP Ekonomi Komisyonu tarafından açıklanan “Yoksulluk Raporu”nda, pandemi nedeniyle işini kaybedenlerin de eklenmesi ile 30 milyon insanın açlık sınırının altında yaşadığını belirtildi. HDP, yoksulluğun nedeninin AKP iktidarının kötü yönetimi, vergi adaletsizliği ve işverene yapılan teşvikler gibi sebepler olduğunu açıkladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi Komisyonu üyeleri Necdet İpekyüz ve Erol Katırcıoğlu, hazırlanan “Yoksulluk Raporu”nu Meclis’te düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, iktidarın pandemiyi ve aşıyı teknik bir konu gibi konuştuğunu belirterek, pandeminin arkasındaki yoksulluk sorununu görmezden geldiğini dikkat çekti.
Katırcıoğlu, gelir dağılımı ve yoksulluk sorunu daha öncede Türkiye’de olduğunu ancak bu sorunun pandemi ile birlikte yoksulluğun toplumu daha da etkilediğini dile getirdi. Katırcıoğlu, “İktidara göre yoksulluk kalmamış. Türkiye’de açlık sınırı kavramı altında bir değerlendirme yaptığımızda, Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 60’ı asgari ücrete veya altında gelir alıyor. En azından 20 milyon insan aslında açlık sınırını altında yaşıyor. İşini kaybedenleri de eklediğimizde 30 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor” dedi.
Açıklanan raporda ise birçok önemli detay yer aldı. Raporda, “Türkiye’nin kronik sorunu olan işsizlik rekor seviyede artmış, reel ücretler hızla erimeye devam etmiştir. Ayrıca alım gücü düşmüş, en temel ihtiyaçlar dahi karşılanamaz hale gelmiştir. Türkiye’de sigortalı çalışanların istatistiklerine göre (Ağustos 2020) 8 milyon 37 bin kişi kendi Genel Sağlık Sigortası primini ödeyemeyecek kadar yoksuldur. Bu verinin ifade ettiği anlam; bu kişilerin asgari ücretin üçte biri kadar bile gelirinin olmadığı ve adlarına kayıtlı herhangi bir taşınmazın bulunmadığıdır” ifadelerine yer verildi.
‘Bölgesel yoksullukta uçurum artıyor’
Raporda şunlar belirtildi: “2015’ten sonra en az 50 bin esnaf kepenk indirdi. TESK Kasım 2020 verilerine göre, Türkiye’de bir milyon 984 bin 257 esnaf bulunuyor. Bölgedeki 23 ilde 303 bin 628 esnaf var ve bu toplam esnaf sayısının yalnızca yüzde 15,3’üne tekabül etmektedir. Esnaf sayısının nüfusa oranı en düşük il 1,01 ile Şırnak’tır. Sadece bu rakamlar dahi üretim altyapısının yetersiz olduğu bölgede iktisadi etkinliğin ne kadar kısıtlı olduğunu bize göstermektedir. İller arası yaşam endeksi sıralamasında bölge kentleri genellikle son sıralardadır. İlk otuz gelişmiş kent arasında Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı herhangi bir kent yoktur.”
‘Kadınlara yoksulluk ve güvencesizlik dayatılıyor’
Kadınlara yoksulluk ve güvencesizlik dayatılıyor. Görünmeyen ve ücretlendirilmeyen ev içi emek, kadınların ekonomik ve sosyal bağımlılığına, eş ya da baba üzerinden sosyal sigortalı olmaya zorlanmasına, kadının statüsünün aileye ve aile üzerinden erkeğe bağlı kalmasına zemin hazırlamaktadır. Nitekim emeklilik oranları da bunu ispatlayan bir gösterge olarak okunabilir: Kadınların sadece yüzde 17’si emekli olurken, bu oran erkeklerde yüzde 81’dir. Oranlar arasındaki uçurum, kadınların kemikleşmiş bir ‘sosyal güvencesizlik’ politikasına maruz bırakıldıklarının ispatıdır.
‘Emeklilerin yüzde 47’si çalışmak zorunda’
Emeklilerin geçim derdi yaşıyor. 2002 yılında emeklilerin yüzde 37’si çalışıyor veya iş arıyorken, bu oran 2020 itibariyle yüzde 47’ye çıkmıştır. Emekliler arası gelir dağılımı adaletsizliği ise tüm Avrupa Birliği ülkelerinden daha yüksektir. Emeklilerin ve hak sahiplerinin yüzde 60'ının asgari ücretin altındadır. Emeklilere bin 500 TL aylık vermek hiçbir hükümetin gurur duyabileceği bir hizmet değil, aksine enflasyonun çift hanelerde olduğu, mutfak enflasyonunun yüzde 20’yi aştığı bir ortamda aksine bu durum büyük bir utanç kaynağıdır. HDP, emeklilerin hayat standartlarının artırılması amacıyla en düşük emekli aylığının hemen bin 500 TL’ye yükseltilmesi gerektiğini düşünüyor
Yoksulluğun nedeni AKP iktidarı
Yoksulluk hayatın doğal bir aşaması değildir, bilakis çeşitli rasyonel gerekçelere dayalı ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda AKP iktidarının; kötü yönetimi, yolsuzlukla, gelir dağılımındaki adaletsizliği arttıran uygulamaları, işverene yapılan teşvikler, vergi adaletsizliğinin derinleştirmesi, gibi sebepler yoksulluğun başlıca nedenleridir.
Yoksulluk kader değildir. Yoksulluk toplumun yüzde 99’u için doğal bir yasa veya bir mecburiyet değildir. Yoksulluk kötü yönetimlerin neticesinde oluşur ve artar. Yoksulluk kapitalist eşitsiz ilişkiler kapsamında derinleşerek sürer. Yoksulluktan kurtulmak mümkündür. Yoksulluğu, hayatlarımızdan çıkarmak mümkündür.”
Yoksulluğun kaldırılması için ise şu öneriler raporda yer aldı:
“* Temel Yurttaşlık Geliri sağlanmalı,
* 2021 yılı için asgari ücret vergiden muaf, net 4 bin TL olmalı,
* Elektrik, su, doğalgaz, internet ihtiyaca göre ücretsiz olmalı,
* Genç ve kadın istihdamını arttıracak düzenlemeler yapılmalıdır."
(MA)