İstanbul’da, Cezayir toplantı salonunda yapılan basın toplantısına katılan ve söz alan HDK, HDP, SDP, SYKP, ÖDP, Halkevleri, EHP, KESK, DİSK başkan, eş başkan ve sözcüleri ile sanık avukatları, Devrimci Karargah torba davasının hukuken hükümsüz olduğunu, 24 Aralık’ta Yargıtay 9. Dairesi tarafından açıklanacak kararın buna uygun olması gerektiğini söylediler.
Geniş bir çağrıcılar kurulu tarafından daveti yapılan basın toplantısında kürsüde yer alan HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, HDP Eş Genel Başkanı Figen Üstündağ, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, HDP Eş Genel Başkan Yardıncısı Meral Danış Beştaş ve davanın avukatlarından Ercan Kanar birer konuşma yaparak bu davanın hukuken temellerinin çürütüldüğünü ve Yargıtay’ın ilgili dairesinin kararının da buna uygun olması gerektiğini söylediler.
HDK Eş Sözcüsü Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, yargılanan sosyalistlerle gösterilen dayanışmanın önemli olduğunu belirtti, “Bu dayanışmayı sonuna kadar sürdürmek gerekiyor. Bu davayı sokakta, halkın bağrında kazanmak için mücadelemizi sürdürmeliyiz” dedi. Davanın sanıkları arasında polis şefi Hanefi Avcı’nın da olduğunu hatırlatan Kürkçü, “Bu dava aynı zamanda yargılananları da küçük düşürme amacı taşıyordu” dedi. Bugün karşı karşıya gelen AKP ile Cemaat’in, sosyalistlere yönelik tüm polis operasyonlarını birlikte yürüttüklerini belirten Kürkçü, “Şimdi birbirlerini yiyorlar. Ancak o zaman aynı kaptan yiyorlardı” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ da toplantıda yaptığı konuşmada, “Bu ülkede adaletsizlikten yana çok şey oluyor. Ezilenlerin hak mücadelesi yolunda sayısız baskı ve tutuklama ile karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Davada yargılanan sosyalistlerin hapsedilmesinin Türkiye’de özgürlükler mücadelesinin çok büyük bir darbe alması anlamına geldiğini belirten Yüksekdağ, şöyle konuştu: “Türkiye’yi yeniden demokratik temelde yapılandırma mücadelesinin en başında olan arkadaşlarımızdır. HDK ve HDP’nin kuruluşu bu mücadelenin ürünü ve çok güçlü kazanımıydı. Bu dava, halklarımızın birleşik özgürlük yürüyüşüne karşı geliştirilmiş bir saldırıdır. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.”
Davanın avukatlarından Ercan Kanar, AKP döneminde “düşmanla savaş hukuku”nun pervasızca uygulandığını belirtti. Ergenekon, KCK, Devrimci Karargah davalarını hatırlatan Kanar, “Devrimci Karargah davası, aslında bir yargı faaliyeti değildir. düşmanla savaş hukukunda mahkeme, artık mahkeme değildir. İdari bir birimdir. Yargı, yargı olmaktan çıkmış, iktidarın perspektifini yerine getiren bir misyonere dönüşmüştür. Yargıtay 9. Ceza Dairesi hukuk cinayeti işleyen bir dairedir” dedi. Kanar, ayrıca şunları söyledi: “3 Aralık’ta görülen Yargıtay duruşmasında 3 talep de bulunduk. Birincisi, Yargıtay’ın dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne göndermesini istedik. Eğer bu talep kabul edilmezse, karar vermeden önce Anasaya Mahkemesi’nin önüne gelen dosyalara ilişkin karar vermesini bekleyin, dedik. Hukuka aykırı olarak toplanan delillerin dosyadan çıkarılmasını istedik. ‘Bu talebimi de kabul etmeyecekseniz, dosyadan MİT raporunu çıkartın’ dedim. Anayasa Mahkemesi’ne MİT raporuyla ilgili yaptığımız başvuruda, mahkeme, delil olarak kullanılamayacağını belirtti. Bu kararın ardından dosyadan çıkartılmasını istedik.”
Kürsüdeki konuşmaların ardından söz alan, SDP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Mert, SYKP MYK üyesi Gülseren Pusatlıoğlu, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanları Şaziye Köse ve Lami Özgen, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek de bu davanın hukuki değil tümüyle siyasi nitelikte olduğunu ve sanıkların beraat etmesi gerektiğini belirttiler.
Esas itibariyle sosyalistleri sindirmeyi hedefleyen, aralarında hiçbir irtibat olmadığı halde farklı kişileri de aynı davaya dâhil ederek oluşturulan ve torba bir davaya dönüştürülerek sosyalistleri cezalandırma amacını taşıyan 21 Eylül komplosunun üzerinden 4 yıl geçti. Kamuoyunda ‘Devrimci Karargâh Davası’ olarak bilinen bu dava sonucunda İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyadaki tüm iddiaların çürütülmesine rağmen, acele bir şekilde ve adil yargılama ilkelerini yok sayarak, birçok sosyalist hakkında 6 ile 12 yıl arasında değişen hapis cezalarına hükmetti.
SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ile parti merkez yöneticileri, SYKP Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay, Türkiye Gerçeği Sözcüsü Mehmet Güneş, Bilim ve Gelecek Dergisi yazarı Baha Okar, ileri derece kanser hastası olan ve cezaevinde olması durumunda yaşama şansı olmayan SDP üyesi Sultan Seçik ve daha birçok sosyalistin yargılandığı ‘Devrimci Karargâh Davası’nda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 100 yılı aşan ceza kararlarının onaylanmasını istedi. 24 Aralık tarihinde, Yargıtay 9. Daire’si komplo davasında kararını açıklayacak.
Bu torba dava Türkiye’deki hukuk garabetinin sembollerinden biri haline gelmiştir. Gerek yerel mahkemelerde devam eden ve gerekse Yargıtay’da temyiz aşamasında olan KCK ve tüm emek ve demokrasi güçlerini susturmaya yönelik davalar, tek başına bile totaliter bir rejimin göstergesi sayılması gereken Terörle Mücadele Yasası, TBMM’de kabul edilen İç Güvenlik Paketi ile demokrasi güçlerine karşı AKP’nin keyfi cezalandırma mekanizmalarından bir nebze olsun vazgeçmediğini göstermektedir.
Bir kez daha söylüyoruz; bütün hukuki dayanakları çökmüş olan, tam bir hukuk katliamı haline dönüşmüş bütün davalar derhal düşürülmelidir.
Adalet ve özgürlük istiyoruz!