Ergin YILDIZOĞLU Cumhuriyet Gazetesi için yazdı: Ortadoğu jeopolitiği, Avrupa jeopolitiği ile örtüşerek şekilleniyor. “Salgın nedeniyle ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalan ülkelere bütçe desteği” vermekten söz edebilen AKP Türkiyesi’nin, “bölgesel hegemon” olma fantezisinin bir absürt fantezi olarak kalmaya mahkûm olduğunu da kanıtlıyor.
İran’a karşı blok…
Bu yıl, İran’ın etkisini, nükleer silah yapma kapasitesini sınırlandırma çabaları hızlandı. İran’ın bölgedeki en önemli komutanı General Süleymani ocak ayında öldürüldü. Haziranda İran’ın nükleer tesislerinden Natanz reaktöründe büyük patlamalar meydana geldi. Eylülde İran çok önemli bir Suudi rafinerisini roketlerle, IHA’larla vurdu. Kasımda, İran’ın nükleer programının “babası” olarak bilinen Fahrizade öldürüldü.
Bu, İran rejiminin nükleer silah üretme kapasitesini, halkının gözünde, “yabancı ajanların ülkeye sızmasını, suikastları engelleyemeyen” bir rejim olarak meşruiyetini zayıflatmayı amaçlayan saldırılara paralel, bölgede İran karşıtı bir blok hızla şekilleniyor.
Bu yıl, özellikle İran’ın Suudi rafinerisine yönelik saldırısından sonra, Körfez ülkelerinin İsrail ile yakınlaşma, ekonomikdiplomatik ilişkileri “normalleştirme” çabaları hızlandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail ile diplomatik temasları hızlandı. Kimi yorumculara göre, BAE’nin çabaları normalleşmenin ötesine geçmeye başladı.
Tel Aviv ile Abu Dabi arasında direkt uçuşlar 2021’de başlıyor. Kasımda, İsrail ve BAE karşılıklı vize sınırlamalarını kaldırma kararı aldı. BAE, ABD ve İsrail’in batı yakasındaki geçiş kapılarını “modernleştirme” projesinin finansal boyutuna katılıyor; geçen ay Filistin sorununu yok sayarak bir grup İsrailli yerleşimciye ev sahipliği yaptı; BAE Ticaret Bakanı, 40 kadar girişimciyle İsrail’deydi.
Bir süredir İsrail ile diplomatik ve istihbarat bağları geliştiren Suudi Arabistan’ın (Fahrizade suikastından iki hafta önce Pompeo, Netanyahu ve Muhammed bin Salman gizli bir toplantı yapmışlar) Katar’la arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik bir süreci başlattığı da konuşuluyor. Bu alanda bir ilerleme gerçekleşirse, Suudi Arabistan Katar’a hava sahasını açarak, İran’ı önemli bir gelirden daha mahrum bırakacak. Katar yeniden Arap dünyasının içine çekilir, İran karşıtı bloka katılırsa, Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün geleceği üzerinde büyük bir soru işareti oluşacak.
Ergin YILDIZOĞLU’nun Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN