SEÇTİKLERİMİZ – Olcay AKYILDIZ Çatlak Zemin için yazdı: Türkçe edebiyatta erkeklik ifşaları 1950’lere, 1970’lere uzanıyor. Müdanasızca edebiyata müdahale eden o kuşak kadın yazarlar bunları yazarken, ifşa ederken gençtiler. Bakın nasıl da her bir meseleyi iş edinmişler, kurguya dahil edip itiraz etmişler.
Benim gibi kızlar var elbette.
Birbirimizden habersiz, aynı çizgide yürüyüp, çizgimizi
sağlamlaştırmaya çalışıyoruz. Biz kızlar, sabahları bekçilere soruyoruz.
‘Bekçi bekçi, bizim kapının önünde bir zanzalak
ağacı vardı, gördün mü?’” (Nezihe Meriç, “Giderek Daha Güçlü”)
Edebiyat dünyasından ardı ardına ifşa haberleri gelirken öyle hayat doğal akışında devam ediyormuş gibi normal işlerimize, güçlerimize dönemiyoruz. Ya da bazılarımız dönemiyor, kadınları uyku tutmuyor. Uyku kaçıranlara, uykularını kaçırmaya yeltenenlere karşı bir dayanışma adresi kuruluyor ([email protected]).
Bense, çeşitli “edebiyat işleri” içerisinde koştururken, gözüm bir yandan da olup bitende. Sessiz kalmak istemiyorum. Belki Sessiz demişti Gonca Özmen ikinci şiir kitabında.
“Ey dünya, küçüldükçe küçüldün içimizde
Durmadan birikiyor söz balçığı
gölün dibinde
“ İşte o “belki” bir tereddüt değildi, bir karar anıydı. Bu, belki de onun kuşağı için, ondan sonraki kuşak için, 2000’lerden bu yana gümbür gümbür yazan genç kadın yazar ve şairler için geçerliydi. Belkisi melkisi yoktu sessiz kalmayacaklardı. Önce öykülerinde, şiirlerinde, romanlarında yazdılar sonra da gerçeğini dillendirdiler, susmadılar. Kurmaca hayatı taklit ederken hayat da kurmacadan ilham aldı. İsimler değil beni ilgilendiren, mesele basit (korkunç ama basit): tabir-i caiz ise nüfuzunu kullanan erkek (bu defa bir yazarla başladı ifşa, farklı pozisyonlar da olabilirdi de ben bildiğim yerden, edebiyattan ilerleyeyim) genelde genç bir kadını taciz ediyor. Tacizin türleri türevleri tanımları bunlara da girmeyeceğim. Bir yan bakış, uydurulmuş bir dedikodu bile yeterli benim için. Kadınların hep bildikleri dedim. Ben de bildiğim yerden edebiyattan ilerleyeyim. Zamanda hızlı bir yolculuk. 1950’lere 1970’lere götüreceğim sizi. Müdanasızca edebiyata müdahale eden o kuşak kadın yazarlar o zamandan da bunu yazdılar. Ve onlar da o zaman bunları yazarken, ifşa ederken gençtiler. Bakın nasıl da her bir meseleyi iş edinmişler, kurguya dahil edip itiraz etmişler. Bundan sonra sözü onlara bırakacağım. Türkçe edebiyattan erkeklik ifşaları da diyebiliriz bunlara.
Sene 1952 Adalet Sümer (Ağaoğlu) “İki Kişi Arasında” isimli radyo oyununu yazıyor. Yaşça büyük bir psikiyatrist ve mütereddit bir şekilde ona gitmiş bir danışan; genç bir kadın (oyundaki tanımı: genç kız). Adamın şöhretini duymuş da gitmiş. Demek ki nüfuzlu bir adamdan söz ediyoruz. Kapıdan giren kadına hemen “hasta mısınız?” diye soruyor. Kız adamın gazetede yazdığı yazıları okumuş “sinir hastalıkları, psikanaliz” filan diye kekeliyor. Özgüven sorunu var, kendisini beğenmiyor, “beceriksizim, çirkinim kardeşim benden çok daha güzel” diye mırıldanıyor. Doktor için açık bir tablo. Adalet Ağaoğlu da risk almıyor okurda şüphe bırakmayacak netlikte anlatıyor, yaş bilgilerini de veriyor: adam 44, kız 24 yaşında. Kız ağlıyor, doktor “neden habersizce geldin” diye imalı sözler ediyor, gelişinin başka bir nedeni olmalı der gibi adeta. Ona yaklaşmasından ürken genç kıza, hem imdat diye bana geliyorsunuz hem de yetişin tecavüz var diye şikayet ediyorsunuz sonra, anlamına gelecek bir şeyler söylüyor. Diyalog ilerlerken kız hep yarı hayran (adamın kitabını da okumuş) adam manipülatif. Lafı dolaştırıp cinsel cazibeye getiriyor. Kız zaman zaman özür dileyecek kadar tedirgin. Obsesifliğini belli edecek meşgalelerinden söz ediyor, sevilmediği için duyduğu ızdırabı anlatıyor. İlk sahnenin sonunda doktor birine telefon ederek adeta ellerini ovuştururak “Vaka umduğumuzdan da uygun bir obsesyon vakası” diye bildiriyor. İkinci görüşmede “bak ben senden yirmi yaş büyüğüm, sayısız tecrübem var” diyerek ilerlemeye devam ediyor saygın doktor. Hem güven hem de rıza inşa etme çabasında. Adalet Ağaoğlu tam olarak adlı adınca, aşama aşama yazmış. Bu arada doktor elbette evli ve kızın babasının da arkadaşı çıkıyor. Daha fazla detaya girmeyeyim. Oyunun sonunu da merak edenler okusun diyerek sözü yine yazarın kendisine bırakayım. Ama cinsel tacizle etrafından geliştirilmiş tüm yeni kavramları örnekleyecek bir giriş dersi olarak okutulabilecek bir içerikten söz ediyoruz. Doktor o kadar çok sınırı ihlal ediyor ki danışanını taciz etmesinden onu sekreteri yapmasına uzanan bir yelpaze bu!…
…Olcay AKYILDIZ’ın Çatlak Zemin’deki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN….