Korkut AKIN yazdı: ARTER, KP Brehmer’in yapıtlarının kapsamlı bir seçkisinden oluşan sergiye ev sahipliği yapıyor. 24 Ocak 2021’e dek gezilebilecek ‘Büyük Resim’ isimli serginin bir de kitabı var. Sergi mutlaka gezilip görülmeli… Kitap ise gerçek bir başucu yapıtı olarak hep el altında kalmalı.
ARTER, yeni yerinde yeniden açılırken sanatın farklı bir boyutu olduğunu vurgulamak niyetinde olduğunu belli etmişti geçen yıl. Bu yıl, pandemi koşulları olmasına, gezip görme olasılığının azlığına karşın yaptığı anlaşmayı bozmadan, kararlılıkla yoluna devam ediyor.
“Büyük Resim” adıyla açılan serginin bir de kitabı var… Her ikisinin de yeri ayrı. Sergi mutlaka gezilip görülmeli ve yorumlanmalı… Kitap ise gerçek bir başucu yapıtı olarak hep el altında kalmalı, özellikle bizim ülkemizde siyaseten esen güçlü rüzgârlara karşı…
Savaş yıllarında büyümüş ve baskı alanında ürünler vermiş biri olarak KP Brehmer’in önemi sadece Almanya ve o dönemle sınırlandırılamaz kuşkusuz. Birine, bir şeyi zorlayarak anlatırsanız ve kabul ettirmeye çalışırsanız bu propagandadır, öte yandan özgür iradesine bırakırken bir şekilde ikna olması için çıkış yollarını kapatırsanız buna sanat denir. Her ikisinde de kişiyi kendisinin seçmesini sağlarsınız, aradaki fark belki de özgür irade ile sınırlı.
İletişimin temelinde…
Baskı teknisyeni olan Brehmer, önceden hazırlanmış plakalar üzerinden çalışıyordu, ama gelişen teknolojiyle baskı sayılarının artmasıyla erişimin kolaylaşmasını, bununla birlikte siyasal etkisinin artmasına buna da bağlı olarak kitlelerin etkilenmesine daha büyük fırsatlar yarattığını görünce imge üretim sürecini şekillendirmeye çalıştı: “Güzel sanatlar iletişim aracı olarak temellerini yitirdi”.
ARTER’deki sergi, tam da bu çerçevede önem kazanıyor. Sanat, tek başına bir varlıkken işin içine siyaset girince anlam anında kayabiliyor. (Sinemanın temelinde yatan montaj ile bunu anlatmak daha kolay olacak sanırım… Yüksek bir binanın açık penceresinden sonra gösterilen yerde yatan biri, görende-izleyende- anında camdan düştüğü anlamını çağrıştırır. Aynı görüntüyü, kıyıya vuran dalgaların yanında görürsek, bu kez boğulduğu anlamına gelir… Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.) Brehmer’in sanatsal üretimini alabildiğine çeşitlendirmesinin altında bu “şartlandırmalardan” kaçınmak yatıyor. Aynı çalışmanın farklı versiyonları izleyeni daha farklı ve çeşitli yorumlamalara yönlendirir; bu da propagandadan uzaklaşma demektir.
Müzik ve sinema
KP Brehmer sadece baskı sanatlarında çalışmalar yapan biri değil; müzik ve sinema gibi alabildiğine olanaklar sağlayan diğer sanat alanlarında da ürün vermiş ve ilgi çekmiş bir sanatçı. Kimi zaman deneysel denebilecek, kimi zaman gerçekten fütürist olarak nitelendirilen, çoğunlukla da gerçekle reprodüksiyonu iç içe kullanarak istediği anlamın tamamıyla kabul edilmesini/görülmesini sağlayacak bir sanatçı. Kısafilmci, çünkü kısafilm tecimen değildir ve sinema diliyle tek bir karede bile en fazla anlamı yüklemeyi başarmaktır derdi. Burada filmin uzunluğu değil anlayışının kısafilm olduğunu vurgulamak isterim. “Mülkiyet kimdeyse veya maddi nüfuza kim sahipse fikirlerin kaderini de o belirler” diyor, kameranın kendisinin ve filmi izletme zevkinin de kendisinde olduğunu söylerken.
Sadece sinemada değil, bütün sanat alanlarında bu, belirleyicidir. Salon, galeri, stüdyo, izleme/dinleme/takip etme olanağı için anlatmak istediklerini kendi kendine sansür eden o denli çok ki…
Sanat ile propaganda
Klaus Peter Brehmer (1938- 1997) adını uzun bulunca KP Brehmer olarak kısaltmış. Ancak bu kısaltma bir gönderme de aynı zamanda; üyesi olmamakla birlikte Komünist Parti’ye bağlılığının göstergesi… Burada insanın aklına Brehmer’in siyasi bakışı geliyor; ama durun orada. Çünkü sanat ile propaganda birbiriyle iç içe geçse de çoğunlukla, asla bir değildir. “Sanatı, bilim ve felsefe ile birlikte gerçekliğin sahiplenilmesinin bir aracı olarak görüyorum. Bu alanlar toplumsal koşullar bütününden ayrı düşünülemezler, onu kendilerine has bir biçimde yansıtırlar” diyor, kendisinin sanattan yana olduğunu vurgulayarak.
Gezmek, görmek gerek…
Uluslararası dört sanat kurumu: Neues Museum Nürnberg (Almanya), Hamburger Kunsthalle (Almanya), Kunstmuseum Den Haag (Hollanda) ve Kulturstiftung des Bundes (Almanya Federal Kültür Vakfı) üç yıla varan bir çalışma sonucunda -KP Brehmer’in doğumunun 80. yılında- bu önemli ve kaçırılmaması gereken sergiyi ARTER’e (bağlı olarak İstanbul’a, Türkiye’ye) getirirken sonunda müthiş bir iş başardıklarının da bilincindeler.
Belirleyici bir saptama…
Kapitalist Gerçekçi sanatçılar gibi sanatın toplum için yapabileceklerini irdeleyen KP Brehmer, sanatın mevcut toplumsal ve ekonomik koşullarını yorumlayarak kolektif farkındalık yaratabileceğini ve “sanatçının toplumu değiştirmek gibi bir amacı varsa, bunu ancak (o toplumun) temellerini sorgulayarak” gerçekleştirebileceğini öne sürer.
Bir derdi olan kişidir sanatçı, o derdini anlatmalıdır ve gelen tepkilerin toplumun, bireyin (ama asla sanatçının kendisinin değil) gelişmesine katkı sağlayacağı inancındadır. Öyle de olmuştur. Belki bizim ülkemizde toplumun sessiz ve tepkisiz olmasının (haklılıklarını bile söyleyememek de buna dahil) nedenlerinden biri, belki de başlıcası sanata uzak olmasıdır. “Sessiz çoğunluğun sesi” ancak sanatla çıkabilir, sanatla anlam kazanabilir.
“Büyük Resim” ile “Sanat ≠ Propaganda”
KP Brehmer
Sergi / Kitap
ARTER, Dolapdere,
24 Ocak 2021’e dek gezilebilir