“Yüzyıllardır şiddetle yüz yüze kalmış bir cins olarak biz kadınlar, ‘1 Ağustos Genelgesi’ne dayanılarak devletin uyguladığı şiddete kayıtsız kalamayız. Hapishanelerde direnenlerin yanındayız” diyen feminist kadınlar üç gün süren sokak eylemleri gerçekleştirdi. Tarih, 12 Ağustos 1989.
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 40 yıl geçti.
12 Eylül darbesi denilince akıllara aylarca süren gözaltılar, gözaltında kayıplar, gözaltı sırasında ve cezaevlerinde insan hakları ihlalleri, akıl almaz işkence yöntemleri ve idamlar geliyor.
Askeri darbe sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 30 bin kişi siyasal sığınmacı olarak yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
1989’a gelindiğinde cezaevlerinde siyasi tutuklulara yönelik devlet terörü devam ediyordu. 1989’un Ağustos ayında Adalet Bakanlığı “1 Ağustos Genelgesi” adı altında, cezaevlerinde sürdürülen baskıların yanı sıra tek tip elbiseyi zorunlu hale getiren bir genelge yayınladı. Bu genelgeyle iyice perçinlenen devlet terörüne karşı cezaevlerinde direnişler, açlık grevleri geliştirildi.
Bu süreçte Eskişehir Özel Tip Cezaevi, Bakanlığın kararı ile kapatıldı ve oradaki bütün tutuklular Aydın’a sürgün edildi. Sürgün sevki sırasında, cezaevi nakil araçları adeta bir ölüm tabutuna dönüştürülmüştü. Sevk sırasında tutuklulardan ikisi kapılar açılmadığı için havasızlıktan yaşamlarını yitirmişti.
Açlık grevleri; tek tip kaldırılsın, sevk zinciri takılmasın, iaşe bedelleri artırılsın, her türlü dayak ve işkence yasaklansın, yayın ve haberleşmede sınırlama kaldırılsın, aramalarda talan ve yağma yapılmasın, radyo, teyp, daktilo yasağı kaldırılsın gibi taleplerle sürdürülüyordu.
Açlık grevleri günlerce sürmesine, ölümlerin başlamasına karşılık devletin bir şey yapmaması üzerine feminist kadınlar cezaevlerindeki şiddetin son bulması için çağrı yaptı.
Herkesi; bu cinayetlere karşı çıkmaya, “1 Ağustos Genelgesi”nin kaldırılmasını talep etmeye, bu durumu protesto etmek için siyahlar giymeye ve gazeteleri siyah sütun atmaya çağırdılar.
9 Ağustos’ta ilk eylemlerini siyahlar giyerek yapan kadınlar, hapishanelerde, ölümlere varan devlet şiddetini protesto etmek için Cağaloğlu Meydanı’nda yere yatarak yolu bir süre trafiğe kapattı ve basın bildirisi okudu.
Basın açıklaması şöyleydi:
“Hapishanelerde, ölümlere varan bir devlet şiddeti yaşanıyor. Ölen ölsün anlayışıyla “ne yapalım yani” sorumsuzluğu içindeki Adalet Bakanlığı ve hükümet bunun sorumlularıdır.
Yüzyıllardır şiddetle yüz yüze kalmış bir cins olarak biz kadınlar, “1 Ağustos Genelgesi”ne dayanılarak devletin uyguladığı şiddete kayıtsız kalamayız. Hapishanelerde direnenlerin yanındayız.
Bütün herkesi; bu cinayetlere karşı çıkmaya, “1 Ağustos Genelgesi”nin kaldırılmasını istemeye, bu durumu protesto etmek için siyahlar giymeye ve gazeteleri siyah sütun atmaya çağırıyoruz. Açlık grevleri bitse de bu ölümlerin sorumlularının cezalandırılmasını istiyoruz.”
10 Ağustos günü, siyahlı kadınlar Tünel’den Galatasaray’a kadar sessizce yürüdükten sonra ellerindeki küçük siyah kartonları havaya fırlattılar ve alkışlarla dağıldılar.
Yürüyüş sonrası, 11 kadın gözaltına alındı. İki gün Beyoğlu Karakolu’nda kaldıktan ve şubede ifadeleri alındıktan sonra 12 Ağustos Cumartesi günü tutuklandılar.
11 Ağustos Cuma günü gözaltının ertesinde ise, Cumhuriyet gazetesinde kadınların bir ilanı yayınlandı:
“Bugün isyanımız siyahla”
Devlet “1 Ağustos Genelgesi”ne dayanarak cezaevlerinde şiddet uyguluyor. Şiddetin her türünü çok iyi bilen biz kadınlar herkesi protesto etmeye, 12 Ağustos cumartesi günü bütün kadınları siyah giymeye, herkesi protestosunu ifade etmek için üzerinde siyah bulundurmaya çağırıyoruz.”
12 Ağustos Cumartesi günü ise, Beşiktaş’ta toplanan siyahlı kadınlar, beyaz bir panonun siyaha boyanmasından sonra, ellerindeki siyah kurdeleleri yere atarak dağıldılar. Aynı gün, sosyalistlerin Kuruçeşme’de yaptıkları Birlik İçin Girişim toplantısına gelen bir grup siyahlı kadın burada bir mesaj okuyarak “siyah eylem”in yaygınlaştırılması için çağrıda bulundu.
Tutuklanan 11 siyahlı kadın bir aylık tutukluluktan sonra, 7 Eylül 1989’daki ilk duruşmalarında kefaletle serbest bırakıldılar.
Cezaevlerindeki açlık grevleri ise kimi kazanımlarla Ağustos sonunda bitirilmişti.