Korkut AKIN yazdı – Gerçekten yaşadıkları rivayet edilen Karagöz ile Hacivat’ı, devlet, zamanın saltanatı dayanamayıp katletmiş. Arkalarından gelenler tek olan Karagöz ile Hacivat’ı gölge oyunu olarak çoğaltmış ve yaygınlaştırmış.
Ekonomik zorlukların yanı sıra pandemi koşullarıyla da kısıtlanan gündelik yaşam, sanatla biraz nefes almaya çalışıyor. Sanatın, genel anlamıyla kültürün insan yaşamını daha da güzelleştirme, rahata erdirme, doğruya ulaştırma amacı sanki günümüz için daha bir önem kazanıyor.
Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nde Cengiz Özek küratörlüğünde açılan, koleksiyonlarla da desteklenen sergisi, Yapı Kredi Yayıncılık’ın katalogdan çok başvuru kaynağı niteliğindeki kitabı, hem toplumsal gelişimi hem de halkın gündelik yaşamını seriyor gözler önüne.
Biri halkın içinden gelen, okuması yazması olmayan, ama cin gibi zeki ve bir o kadar da hazırcevap Karagöz ile kendi deyişiyle “mürekkep yalamış”, aristokrat kökenli, biraz da yukarıdan bakan Hacivat, bir araya geldiklerinde yaşananları hicvederler, yani eleştirir, dalga geçerler. Tam da o nedenle halkın sevdiği, egemen erkin ise nefret ettiği karakterlerdir.
Hem nalına hem mıhına…
Öyle kolay değildir hem nalına hem mıhına vurmak. Biraz renkli, biraz albenili, biraz da şan şakrak olmalısınız… yoksa hem izleyeniniz bulunmaz hem de beğenilmezsiniz. Bu, izleyenler için. Peki, takip edenler ne olacak?
Haklısınız, izlemekle takip etmek aynı anlama geliyor. Dilin yetersizliği mi, sözcük dağarcığımızın eksikliği mi? Seyirci deseydim izleyici yerine, yine aynı karmaşa oluşur muydu? Konuyu dağıtmayalım… Burada “takip eden”lerden kasıt, padişahın jurnalcileri, eskinin “sayın muhbir vatandaş”ları, günümüzün de “gizli tanık”ları. Onlar her koşulda, işlerini aksatmadan yerine getirecek ve yaptıkları haksızlığın, haksız suçlamanın ödülünü alacaktır.
Rivayet sanılır belki…
Gerçekten yaşadıkları rivayet edilen Karagöz ile Hacivat’ı, devlet, zamanın saltanatı dayanamayıp katletmiş. Arkalarından gelenler tek olan Karagöz ile Hacivat’ı gölge oyunu olarak çoğaltmış ve yaygınlaştırmış. Öyle ki bir zamanların en güçlü, en eğlenceli, en ilgi çekici etkinliği olmuş, sinema ortaya çıkana dek. Hem de kentin çeşitli etnik kimliklerinden oluşan karakterleriyle, bir bakıma zamanın muhalefetini de üstlenmiş.
Değişen bir şey yok
“Dere tepe düz, altı ay bir güz” gitmişiz, aradan bunca yıl geçmiş ama değişen bir şey olmamış ya da yine onların diliyle “bir arpa boyu” yol almamışız. Yirmi birinci yüzyıldayız yine sanat engelleniyor, yine sansürleniyor.
Yapı Kredi koleksiyonunda yer alan karagöz figürleri o heyecanı, o umudu yeniden yaşatıyor bizlere…
Gölge oyunu
Deve derisinden yapılan, bir perde üzerine gölgesi düşürülen, belki de en eski, en ilkel sanattır gölge oyunu. En çok da düğün eğlencesidir, sinema icat edilinceye değin kahvelerdeki en gözde eğlencelik olarak yaygınlaşmıştır. Buna da bağlı olarak İstanbul’dan Mısır’a, Bağdat’a kadar yayılmıştır.
Karagöz ile Hacivat’ın yanlış anlamaya dayanan çekişmeleri, aslına bakarsanız gündemden kopuk olamaz. Hayatın içinden hemen her şey hicvedilebilir. Böyle olunca da somurtanı bile güldürebilir. Kuşlara binip gökte yolculuk edebilir ve tabii birbirlerine laf yetiştirebilir.
Geriye dönüş…
Sergide ilgimi çekenlerden biri; eski, gerçekten eski figürler alabildiğine rahatlar. Günümüzdekilerse biraz daha “resmi” duruyorlar. Eski “zenne”ler, “hamamcı kadın”lar dekolteliyken (figürlerin altındaki not kağıdında öyle yazıyor) yenileri pek bir giyinik! Bir “cazu” çıplak, o kadar. O da kötülüğün simgesi zaten.
Günümüzde de varlar…
Hacivat ile Karagöz’ün yanlış anlamalara dayalı, biraz da abartılı çekişmeleri, günümüzün siyasetçilerini hatırlatıyor bana. Bir farkla; şimdiki siyasetçiler bir araya, yüz yüze gelmiyorlar. Ama birbirlerine yetiştirdikleri cevaplar hem karşılıklı ne söylendiğini, niye söylendiğini anlamadıklarını gösteriyor hem de zaten dinlemeye niyetlerinin olmadığını…
Karagözüm, İki Gözüm
Küratör Cengiz Özek
Yapı Kredi Müzesi / Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
İstiklal Cad. No:161 34433 Beyoğlu
15 Eylül 2020 – 21 Şubat 2021, 255 s.