HDP eski milletvekilleri, MYK üyeleri ve belediye başkanlarının da aralarında olduğu, ‘Kobane operasyonu’na toplumsal muhalefette yer alan siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinden tepki açıklamaları yapıldı.
Sabah saatlerinde Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) yönelik yapılan operasyon kapsamın da bir çok HDP'li gözaltına alındı. Toplumsal muhalefette yer alan siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinden ise tepki açıklamaları gelmeye devam ediyor.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan yaptığı yazılı açıklamayla, HDP’nin kriminalize edilmeye çalışıldığı ve Türkiye’de halkın sorunlarına yönelik gündemin değiştirilmeye çalışıldığını vurgulayarak, “Bu operasyon salt HDP’ye yönelik olarak değerlendirilemez, aynı zamanda siyaset yapma hakkınadır” dedi.
Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu adına yapılan açıklamada ise, “Baskılara ve hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele edeceğiz” desteği verildi.
TKP ise iktidara seslenerek, “Ülkeyi kendinizle birlikte dibe sürüklüyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi ise HDP’ye yönelik saldırıların sistematik olduğunu belirterek, ‘faşizm kurumsallaştırılıyor’ ifadesini kullandı.
Toplumsal Özgürlük Partisi yaptığı açıklamada, “Ülkemizi kaosa sürükleyen iktidar güçleri, yaşanan Pandemi felaketi ve ekonomik kriz karşısında çaresiz kaldıkça toplumsal muhalefete daha çok baskı ve yıldırma politikalarına yöneliyor” dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi: Başta HDP olmak üzere bugün yaşanan gözaltıları kınadı ve şu çağrıyı yaptı: "İlerici, devrimci ve demokratik güçleri faşizmi yenmek, antifaşist cephede buluşmak için bir adım öne çıkmaya, bize ait olan sokakları kuşatmaya çağırıyoruz."
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Yönetim Kurulu: İktidar, siyasallaştırdığı yargı eliyle askeri darbe dönemlerinde dahi asgari olarak gözetilen hukuk normlarını ayaklar altına alarak muhalif kesimlere yönelik operasyonlarına bir yenisini daha ekledi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) operasyona ilişkin, "HDPlilere ve sosyalistlere yönelik gözaltıların hukuki dayanağı olmadığını biliyoruz" dedi.
İnsan Hakları Derneği, "HDP’ye Yönelik Kobane Operasyonunda Gözaltına Alınanlar Serbest Bırakılsın" çağrısında bulundu.
Halkevleri'nin yaptığı açıklamada, "AKP’nin ülkemizi batırdığının her geçen gün halk kitleleri tarafından daha iyi anlaşılır olması, AKP saldırganlığının esas nedenidir" ifadeleri kullanılırken Birleşik Devrimci Parti, 'seçim operasyonu' değerlendirmesi yaptı.
Yeşiller Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Sinan Tutal, iktidarın sıkıştıkça, acizliğini ve çaresizliğini örtmek için bu operasyonlara imza atıldığını belirtti.
‘Bu operasyon siyaset yapma hakkınadır’
EMEP Genel Başkanı Gürkan’ın açıklamasından dikkat çeken kısımlar şu şekilde:
“Gözaltı uygulamasının 5-9 Ekim 2014 tarihlerinde düzenlenen Kobane eylemleri için yapıldığı açıklandı. HDP eski Eş Genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın bu dosyadan tutukluluk halleri devam ettirilmektedir. Selahattin Demirtaş’a verilen tahliye kararından sonra acilen yeniden soruşturma açılıp, tutuklama kararı verilerek tahliyesinin önünü kesen yargı, bugün operasyonların yolunu açmıştır. Aradan 6 yıl, bu kapsamda yapılan soruşturmanın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra yeniden yürütülen soruşturma ve gözaltıların yargıyla, hukukla açıklanacak hiçbir yanı yoktur. Yürütmeyle ilişkisinin başsavcının saraya düğün ziyaretiyle sembolleştiği yargıdan hukuk ve adalet çıkmayacağı açıktır. Hiçbir dönem tam olarak yargı bağımsızlığından söz edemiyorken bugün açıktan siyasi iradenin vesayeti altına girmiş bir yargı ile karşı karşıyayız.
6 yıl önce zalimlikleriyle birlikte sınırımızda cirit atan, Türkiye de birçok katliam gerçekleştiren İŞİD ile sınır komşusu olunmasına ramak kalan o günlerde Erdoğan’ın “Kobane düştü, düşecek” sözü hala hatırlarımızdadır. Sanki hala o gün gerçekleşmeyen ‘düşmenin’ hesabı görülmektedir.
'İktidar girdiği açmazların üzerini örtmeyi amaçlıyor'
Siyasi iktidar, aynı zamanda HDP’ye operasyonla “terörle mücadele” algısı yaratarak, ekonomi, pandemi, çalışma yaşamı, eğitim ve sağlık başta olmak üzere bugün halkın yaşadığı ve iktidara tepki biriktirdiği sorunların ve Suriye, Libya, Doğu Akdeniz başta olmak üzere dış politikada içine girdiği açmazların üzerini örtmeyi amaçlamaktadır. Yine bu operasyonlarla mecliste ve toplumda önemli bir yere sahip olan HDP kriminalize edilmeye devam edilerek meşruluk alanlarının daraltılması, muhalefetin etkisizleştirilmesi ve bir bütün olarak siyasal özgürlüklerin tamamen yok edilmesi hedeflenmektedir.
Bu operasyon salt HDP’ye yönelik olarak değerlendirilemez, aynı zamanda siyaset yapma hakkınadır. Yanısıra HDP’ye yönelik bu son operasyon da yürütmeyle içiçe geçmiş, siyasi vesayetle çalışan yargının hukuksuz uygulamalarından bir tanesidir. Eski seçilmişlerin ve halen görevi devam edenlerin içerisinde bulunduğu HDP üye ve yöneticilerine yönelik operasyonu kınıyoruz. Adil yargılanma dahil, adalet sisteminin işlediği, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmadığı demokrasi mücadelemiz sürecektir.”
‘Çöken iktidar tüm muhalefet kanallarını kapatmaya çalışıyor'
Bu sabah HDP’li siyasetçilere ve sosyal medya baskınıyla pek çok muhalif isme operasyon yapıldı. Bu hukuksuz operasyonları kınıyoruz. Bu operasyonlar iktidarın zorbalığının sınırı olmadığını bir kez daha kanıtladığı gibi çaresizliğinin ne kadar derinleştiğini de ortaya koyuyor.
AKP iktidarının tüm politikalar çöktü. Suriye’de, Libya’da ve son olarak Doğu Akdeniz’deki tüm iddiaları yerle bir oldu. Yurtiçinde pandemi ile mücadelede tam bir fiyasko yaşanıyor. Büyük bir kamu sağlığı riski tüm toplumu tehdit ediyor.
Tarikatların karanlığı bir bir ortalığa dökülüyor. Tarikatlar iç savaşında 2 bin Selefi yapının silahlandığı bilgileri TV ekranlarında konuşuluyor. Ekonomide işsizlik ve yoksulluk yaygınlaşırken döviz kuru ve enflasyon kontrolden çıkmış durumda. Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz enflasyonun anasıdır’ iddiasını hiçe sayarcasına faizler artırıldı.
Her alanda iddiaları çöken iktidar tüm muhalifleri yıldırmaya, muhalefet kanallarını tıkamaya, suskun itaatkâr bir toplum yaratmaya çalışıyor. Son dönemde muhalefete yönelik artan baskılar, başta pandemi sürecinde büyük bir sorumluluk üstlenen TTB olmak üzere meslek kuruluşlarına saldırılar ve şimdi sosyal medya baskınları ve HDP’ye yönelik operasyon bu zincirin parçalarıdır.
Baskılara ve hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele edeceğiz!
TKP: Ülkeyi kendinizle birlikte dibe sürüklüyorsunuz
Kemal Okuyan'ın Genel Başkanlığı'nı yaptığı Türkiye Komünist Partisi operasyona, "Salgını da ülkeyi de yönetemeyen AKP iktidarı, otoritesini polis baskınlarıyla, gözaltılarla, tehditlerle sağlayabileceğini zannediyor. Ancak zora başvurarak ayakta kalan bir iktidarın ömrü bitmiştir. Ülkeyi kendinizle birlikte dibe sürüklüyorsunuz" paylaşımında bulundu.
SYKP: Maksat ‘Korku iklimi' yaratarak her türden hak arama girişimine gözdağı vermektir
SYKP Merkez Yürütme Kurulu’nun, ‘Zulmünüz artsın ki tez zeval bulasınız’ başlıklı açıklamasında Rojbin Çetin’e yapılan köpekli işkence, iki Kürt yurttaşın helikopterden atılmasını hatırlatarak son operasyonun da bu nitelikte olduğunu vurguladı.
Açıklamanın ilgili bölümleri şu şekilde:
7 yıl önceki Kobane olayları uydurma gerekçesiyle eski HDP MYK üyelerinin gözaltına alınması… Maksat HDP’nin şahsında “korku iklimi” yaratarak her türden hak arama girişimine gözdağı vermektir.
Böylece korkuyu toplumsal dokunun bütün hücrelerine hakim kılacak, böylece hak arama girişimlerini başlamadan boğacaklar. Hülyaları bu, gelecek Türkiye tasavvurları bu. Hepsi bu… Faşizmi kurumsallaştıracak, faşizmi yerleştirecek, böylelikle kurmuş oldukları saadet düzenini sürdürebildikleri kadar sürdürecekler.
‘Böyle yapmaya da mecburlar, işledikleri suçlar dağ kadar'
Böyle yapmaya da mecburlar. İşledikleri suçlar dağ kadar çünkü. Hangi taşın altını kaldırsan altından bunların pisliği çıkıyor. Hangi melanetin kapısını aralasan bunların silüeti ile yüz yüze geliniyor. Halktan koptular, halkın sırtında asalak bir ur haline geldiler çünkü. Tarihte bütün despotların başına gelen bunların da başına geliyor. Baskıyı, şiddeti, terörü her geçen gün bir üst seviyede icra etmek bu siyasal iktidarın mukadderatı artık.
Zulmünüz artsın ki tez zeval bulasınız!
Hangi despot baskı, şiddet ve terör siyasetini derinleştirerek sonuç aldı ki? Siz de alamazsınız. Alamayacaksınız!
12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, 28 Şubat’lar… Baskı, şiddet ve terör siyaseti bu ülkenin demokratlarına, devrimcilerine, sosyalistlerine, yurtseverlerine ne zaman boyun eğdirebildi ki? Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Sevinçlerin, Mahsunların, Sakinelerin, Hayrilerin soyundan geliyoruz biz. Afranız tafranız sökmez bize…
Köpekli işkencelerinize devam edin siz! Helikopterlerden insanları atmaya devam edin! Düzmece iddialarla HDP’nin şahsında hak arama savunucularına gözaltı kumpasları kurmaya devam edin! Mukadderatınıza biraz daha yaklaşın siz! Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, bu ülkenin başından def edeceğiz bunları! İşte o zaman göreceğiz, nikahının ertesi günü etekleri tutuşarak Saray’a koşan savcı ne yapacak?"
TÖP: Kaybedenler saldırıyor
TÖP Sözcüler Kurulu üyeleri Pelin Kahiloğulları, Juliana Gözen’in ortak yaptığı açıklamada:
“Alışık olduğumuz üzere bugüne de toplumsal muhalefete yönelik iki operasyon haberiyle başladık. Ankara merkezli bir operasyonla HDP’nin eski ve yeni yöneticilerinden bazı mücadele arkadaşlarımız ve Kars Belediye Başkanı dostumuz Ayhan Bilgen gözaltına alındı.
İstanbul merkezli başka bir operasyonda da, sözcüler kurulu üyemiz ve dönem sözcümüz Perihan Koca yoldaşımız, dostumuz ve avukatımız Tamer Doğan ve çok sayıda mücadele arkadaşımız gözaltına alındı.
Gözaltına alınan tüm yoldaşlarımız, mücadele arkadaşlarımız, dostlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.
Ülkemizi kaosa sürükleyen iktidar güçleri, yaşanan Pandemi felaketi ve ekonomik kriz karşısında çaresiz kaldıkça toplumsal muhalefete daha çok baskı ve yıldırma politikalarına yöneliyor. Kaos koşullarının halkı ve siyasal muhalefeti sindireceğini, toplumsal desteği gittikçe daralan iktidarlarının zaman kazanacağını hesaplıyorlar. Yanılıyorlar! Perihan yoldaşımızın gözaltına alınırken işaret ettiği gibi: Halk Kazanacak” ifadelerine yer verildi.
'Faşizmi birlikte yenmek için bir adım öne'
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Merkezi, Halkların Demokratik Partisi, başta olmak üzere bugün yapılan operasyonlar ve gözaltılara ilişkin yapmış olduğu açıklamadan satır başları:
'Karar MGK toplantısında alınmıştır'
HDP'ye yönelik operasyonun hiç bir meşruluğunun olmadığını vurgulayan ESP, şunları kaydetti: "HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu dosya kapsamında başlatılan soruşturma sonrası 'Kobane Olayları' gerekçe gösterilerek başlatılan polis operasyonunun hiçbir meşruluğu yoktur. Operasyon kararı doğrudan Ankara Cumhuriyet Başsavcısının düğünü sonrası ziyaret ettiği Saray'da ve dünkü MGK toplantısında alınmıştır.
"Partimize yönelik gözaltı ve tutuklama saldırısının ardından faşist AKP-MHP iktidarının devrimci-demokratik güçlere saldırısı tesadüf değildir. Bileşeni olduğumuz HDP'nin üye, yönetici, Belediye Eş Başkanı ve eski Milletvekillerinin gözaltına alınması HDP'yi ve HDP şahsında devrimci-demokrat güçleri esir alma ve kriminalize etme hamlesidir.
'HDP işçi ve emekçilerin birleşik mücadele iradesidir'
HDP'nin, işçi sınıfı ve ezilenlerin birleşik mücadele iradesi olduğunu vurgulayan ESP, HDP'nin gücünü ve meşruluğunu da buradan aldığını belirtti. ESP, "HDP'yi kriminalize etmek, kitleler nezdinde saygınlığını azaltmak nafile bir çabadır. Hiçbir psikolojik savaş ve kara propaganda bu meşruluğun üstünü örtebilecek güçte değildir" dedi.
Açıklama şöyle devam etti: "Kobanê faşist IŞİD çeteleri eliyle düşürülmeye çalışılırken kitleleri protestoya çağırmak meşrudur. Meşru olmayan şey, "Kobane düştü, düşecek" diyerek ellerini ovuşturmak, IŞİD çetelerinin sırtını sıvazlamaktır. Meşru olmayan şey, protesto eden insanları katledip çağrıcılarına operasyon düzenlemektir."
'HDP etrafında kenetlenelim'
Faşist saray rejiminin daha fazla işçi sınıfı ve ezilenlere karşı birleştiğini, dipten gelen dalgayı ezmek için elinden geldiğine yaptığına işaret eden ESP, "Gün ayrı ayrı değil, bir araya gelip omuz omuza durmak ve birleşik mücadelede buluşarak faşizmi yenme günüdür" çağrısı yaptı.
ESP, tüm işçi sınıfı ve ezilen halkları HDP Etrafından kenetlenmeye, iradesine sahip çıkmaya ve faşist saray rejimine karşı savunmaya çağırdı ve ekledi: "İlerici, devrimci ve demokratik güçleri faşizmi yenmek, antifaşist cephede buluşmak için bir adım öne çıkmaya, bize ait olan sokakları kuşatmaya çağırıyoruz."
‘Hukuk bir gün kendilerine de lazım olacaktır'
KESK’ten yapılan açıklamada AKP iktidarının pandemi ve ekonomiyi yönetemediği için ele geçirdiği yargı eliyle siyasi darbe yaptığını belirterek, “İktidar, siyasallaştırdığı yargı eliyle askeri darbe dönemlerinde dahi asgari olarak gözetilen hukuk normlarını ayaklar altına alarak muhalif kesimlere yönelik operasyonlarına bir yenisini daha ekledi.
Bu sabah tamamı siyasal faaliyetlerde yer alan HDP’li onlarca siyasetçinin ve muhaliflerin gözaltına alınması ekonomik ve siyasi politikalarına rıza üretememesi ve biriken öfkeyi zorla bastırmak istemesinin, kendi iktidarını sürdürmek ve krizi yönetilebilir kılmak için zora başvurmasının ifadesidir.
Politikasızlığın, çözümsüzlüğün polisiye yöntemlerle örtülmeye çalışılmasıdır.
Açık ki, “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” masa başı stratejilerle ülkenin değil kendilerinin geleceğinin kurtarılmasının senaryoları hayata geçirilmektedir.
İktidar ömrünü uzatma pahasına ülkeyi karanlık ve derinleştirdiği kutuplaştırma nedeniyle tehlikeli bir noktaya sürüklemektedir.
Demokrasi, barış ve laiklik gibi taleplere yönelik çağrılara kulak tıkayan, şiddeti tırmandıran, temel hak ve özgürlükleri askıya alan, devletin zor aygıtlarını siyasal amaçları için kullanan iktidar bilmelidir ki, hukuk bir gün kendilerine de lazım olacaktır!
Siyasal amaçlarla, siyasal beklenti ve hedeflerle yapılan hukuksuz gözaltı operasyonunu kınıyor, protesto ediyoruz.
Emek ve demokrasi güçleri olarak bu hukuksuzluklara cevabımız her zamankinden daha fazla dayanışma ve birlikte mücadeleyi yükseltmek olacaktır”
TİP: Baş eğmeyeceğiz
TİP'ten yapılan kısa açıklamada ise, "HDPlilere ve sosyalistlere yönelik gözaltıların hukuki dayanağı olmadığını biliyoruz. Saray'ın muhalefeti sindirmek, bölmek, ekonomideki, sağlıktaki, dış politikadaki başarısızlıkları gizlemek için baskıyı arttırdığını da biliyoruz. Hepsi boşuna. Sinmeyeceğiz, baş eğmeyeceğiz" ifadeleri kullanıldı.
‘TMK’nın siyasi muhalifler üzerinde amansızca kullanılması kesinlikle kabul edilemez'
İHD Genel Merkezi'nden gelen açıklamada, "Türkiye’de neredeyse her gün bir polis operasyonu ile toplu olarak insanlar gözaltına alınmakta ve önemli görülen operasyonlar hakkında savcılıklar açıklama yapmaktadır" ifadelerine yer verildi.
Bilindiği gibi, halen tutuklu olan Selahattin Demirtaş AİHM kararı üzerine tahliye edilmesi gerekirken yukarıda bahsedile 2014/146757 soruşturma gerekçe gösterilerek 20 Eylül 2019 tarihinde dosya üzerinde tutuklanmış ve böylece hapishaneden çıkması engellenmişti[1]. Birkaç gün önce Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu soruşturmada iddianame düzenlenmemesini eleştirmesi ve Ankara Başsavcılığı ili ilgili yaptığı eleştiriler nedeniyle hakkında TMK 6/1 maddesi uyarınca yeni bir soruşturma açılmış ve iddianame düzenlemişti. Hemen akabinde 2014 tarihli bu soruşturma kapsamında HDP’li siyasilere yönelik gözaltı kararı verilmesini, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına açıkça aykırılık teşkil ettiğini belirtmek isteriz.
Savcılığın açıklamasında belirttiği iddialar ciddiyse bu soruşturma kapsamında en az altı yıl niçin beklenilmiştir. Şayet ciddi iddialar söz konusu ise savcılığın hızlıca hareket etme sorumluluğu bulunmaktadır. Anlaşılan siyasi saiklerle yürütülen bir soruşturma ile karşı karşıyayız. Tıpkı AİHM’in Demirtaş/Türkiye davasında AİHS’in 18. maddesinin ihlal edildiğini belirttiği gibi.
Türkiye’de ev baskınlar yapılarak soruşturma yapılması rutin bir uygulama haline getirilmek istenmektedir. Oysa, CMK 145. maddesine göre bu tarz zamanı geçmiş soruşturmalarda şüphelilerin adliyeye davet edilmesi ve bu şekilde ifadelerinin alınması gerekmektedir. Bunun yapılmaması operasyonun siyasi iktidarın talimatı ile yapıldığını kanıtlar niteliktedir. Kaldı ki aynı iddia ile eski milletvekili Ayhan Bilgen soruşturma geçirmiş ve AYM kararı ile ihlal kararı verilmiştir.
'Yasin Börü ve arkadaşlarının ölümü dışında soruşturma ve kovuşturma yapılmadı'
Ekim 2014’te ne olmuştu? IŞİD/DAİŞ’in Kobane’ye saldırması karşısında Türkiye’nin ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kobane’de bulunan halka yardım etmesini sağlamak amacıyla kitlesel gösteriler başlamış ancak 6-8 Ekim 2014’te bu gösterilerde yaygın olarak şiddet kullanılmış ve maalesef İHD’nin raporunda[2] belirtildiği gibi ağır yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşmişti. Bu ihlallerden sadece linç edilerek öldürülen Yasin Börü ve arkadaşları ile ilgili kamu davası açılmış, diğer ölüm ve yaralanmalarla ilgili etkili soruşturma ve kovuşturma yöntemlerine başvurulmamıştı. Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürüldüğü olayla ilgili davada Selahattin Demirtaş ve HDP yöneticileri hakkındaki iddialar mahkeme kararı ile reddedilmiştir. Buna rağmen soruşturmanın sürdürülüyor olmasının siyasi saikle olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu gösterilerden sonra Türkiye Kobane’ye yönelik ambargosunu kaldırmış, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nden peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobane’ye gitmesine izin vermiş ve böylece tarihe geçen Kobane direnişine destek olunmuştu. Bunun sonucunda IŞİD/DAİŞ ilk önemli yenilgisini Kobane’de almıştır.
Bütün bu olup bitenlere rağmen aradan altı yıl geçtikten sonra hukukun siyasallaştırılıp TMK’nın siyasi muhalifler üzerinde amansızca kullanılması kesinlikle kabul edilemez. Kişi güvenliği hakkı ve özgürlüğü hakkı başta Demirtaş ve Yüksekdağ olmak üzere gözaltına alınanlar bakımından açıkça ihlal edilmiştir. Bu soruşturma kapsamında tutuklu olan Demirtaş ve Yüksekdağ ile gözaltına alınanların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
'Türkiye halkları bu baskılara boyun eğmeyecek'
Halkevleri'nden yapılan açıklamada, "AKP dibe doğru gittikçe daha da saldırganlaşıyor" denildi. Açıklamada özetle:
Türkiye halkları bu baskılara boyun eğmeyecek. Faşizm yenilecek halk kazanacak. AKP dibe doğru gittikçe daha da saldırganlaşıyor.
Bu sabah Kars belediye başkanı Ayhan Bilgen ve çok sayıda HDP’linin gözaltına alındığı haberiyle güne başladık.
AKP’nin on sekiz yıldır yönettiği ülkemizin geldiği hal ortadadır. AKP’nin eline düşmüş Türkiye, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, yandaş şirket kayırmacılığı, savaş politikaları, hırsızlık ve kamunun yağmalanmasıyla tüketilmiş bir ülkedir.
AKP’nin savaş üzerine kurulu Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz politikası çökmüş salgın hastalık sürecinin nasıl halk aleyhine kötü yönetildiği de açığa çıkmıştır.
AKP’nin ülkemizi batırdığının her geçen gün halk kitleleri tarafından daha iyi anlaşılır olması, AKP saldırganlığının esas nedenidir.
HDP’ye bugün yapılan saldırı, AKP’nin ülkeyi yönetmek için elinde baskı ve şiddet araçlarından başka bir şey kalmadığının ilanıdır. Altı sene önce yaşanmış bir olay üzerinden, defalarca yargılanıp beraat etmiş insanları tekrar tekrar aynı gerekçe ile gözaltına alınması tam bir hukuksuzluktur. HDP’ye oy atmış milyonlarca yurttaşın iradesinin gaspıdır.
Belli ki AKP iktidarı bundan sonra bütün bir toplumsal muhalefete dönük kapsamlı bir saldırganlık politikası izleyecektir. HDP ile eş zamanlı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek, sol kurum ve kişilere yönelik yapılan operasyonlar bunu göstermektedir. İktidar ortağı tarafından, TTB’nin kapatılmasına yönelik çağrıları da bu kapsamda değerlendirmek gereklidir.
Faşizme karşı mücadele etmeden halkın haklarının savunulamayacağını bilen bizler, tek tek ayrı kurumları hedef alıyormuş gibi görünen bu saldırıları topyekûn bir saldırının parçaları olarak okuyor, faşizme karşı omuz omuza vermemiz gerektiğini biliyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Devrimci Parti: Seçim çırpınışları
Gözaltılara tepki gösteren Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun, operasyonu siyasi soykırım olarak değerlendirdi. HDP’ye dönük gözaltıların AKP iktidarı tarafından yapıldığını söyleyen Torun, “Bu operasyonu AKP-MHP iktidar blokunun son çırpınışlarının yansımaları olarak görüyoruz. Son süreçte artarak gelen bu gözaltı operasyonları HDP ve biz sosyalistleri asla yıldıramaz, yıldıramayacaklar. Bu süreçte de tüm gücümüzle HDP’nin yanında olacağız. Operasyonun amacının HDP’yi yok etme olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca hepimize uygulanan bir siyasi soykırımdır. Çünkü bizler de HDP’nin birleşenleriyiz. HDP’ye yapılmış bir soykırım girişimi hepimize yapılmıştır” dedi.
Yeşiller Sol Gelecek Partisi: Bugün HDP, yarın başkası
Yeşiller Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Sinan Tutal, iktidarın sıkıştıkça, acizliğini ve çaresizliğini örtmek için bu operasyonlara başvurduğuna işaret etti. İktidarın ömrünü uzatmak için HDP gibi demokratik zeminde siyaset yürütenlere operasyon yaptığını ifade eden Tutal, şunları söyledi: “Buna asalında iktidarın çürümüşlüğünü, acizliğini gösteren bir işlem olarak bakmak lazım. Toplum nezdinde meşruluğunu kaybettikçe, HDP ve demokratik muhalefete operasyon yapıyor. Bu tür baskılar ne HDP’yi ne de demokratik muhalefeti susturamayacak. Bizim mücadelemiz, bu iktidar meşru yöntemlerle gidene kadar sürecek.”