SEÇTİKLERİMİZ – Celal BAŞLANGIÇ, Artı Gerçek için yazdı: PKK ‘ilk kurşun’u 15 Ağustos 1984’te sıkmıştı. 36 yılda bütün iktidarlar aynı tornadan çıkmış çekiçler gibi Kürt sorununu hep tepesine vurulacak bir çivi olarak gördüler.
PKK, Hakkari’nin Şemdinli, Siirt’in Eruh ilçelerini basmıştı.
İki ilçede de jandarma karakollarına, askeri lojmanlara saldırdılar. Cephanelikler basılıp çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirdiler. Bir süre bu iki yerleşim merkezini kontrol altına alarak cami hoparlörlerinden propaganda yaptılar.
Aslında bu iki ilçeye yapılan baskın PKK’nin devlete karşı silahlı başkaldırıyı başlattığının duyurusuydu.
O yıl, dokuz yıllık bir gazeteci olarak hemen PKK’nin “ilk kurşun”u attığı Şemdinli’ye, Eruh’a doğru yola çıkmıştık.
Van üzerinden Hakkari’ye geçmiş ama bütün yollar kesildiği için Şemdinli’ye varamamıştık.
Hakkari’ye dönüp Siirt üzerinden Eruh’a vardık.
Gerek Hakkari’de gerekse de Eruh’ta gördüğümüz; resmi görevlilerde büyük bir şaşkınlık, bölge halkında ise “bizim talebeler” rahatlığıydı.
Bundan tam 36 yıl önce iki ilçe özelinde izlemeye çalışmıştık yeni bir çatışmalı sürecin başlangıcını.
Dokuz yıllık gazeteciyken izlemiştim bu sürecin başlangıcını iki yerleşim noktasında.
Şu anda meslek hayatımın 45. yılındayım ve izlediğim çatışmalı süreç Türkiye’den Irak Kürdistan’ına, Suriye’ye kadar üç ülkede çok geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.
Bu çatışmanın tetiklediği Kürt Siyasal Hareketi’nin bugün nerelere geldiğini, nasıl kitleselleştiğini anlatmaya gerek bile yok.
Benim esas altını çözmek istediğim nokta şu; Evren’inden Özal’ına, Demirel’inden Çiller’ine, Yılmaz’ından Ecevit’ine kadar pek çok siyasiyi görmüş, geçirmiş, hatta gömmüş bu 36 yıllık çatışmalı süreçte ülkeyi yöneten Türk Büyükleri’nin “Kürt Sorunu Nasıl Çözülmez” resitalinde verdikleri eşsiz öngörüleri.
“Devlet eşkıyaya pabuç bırakmaz, huzurlu olun.” (Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, 24 Mayıs 1986)
“Hainler mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.” (İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, 2 Mart 1987)
“Devletimiz Güneydoğu’daki her türlü şer’in üstesinden gelebilecek güçtedir. Bu hainane teşebbüsleri, hareketleri yapanlar er geç pişman edilecektir.” (TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, 13 Ağustos 1989)
“Bu katil eşkıyalar nerede olurlarsa olsunlar hak ettikleri cezayı göreceklerdir. Belki yaptıklarından pişman olmaya bile vakitleri olmayacaktır.” (Başbakan Mesut Yılmaz, 7 Ekim 1991)
“Eşkıyanın defteri er geç dürülecektir. Artık her türlü ok yaydan çıkmıştır.” (Milli Savunma Bakanı Barlas Doğu, 25 Ekim 1991)
“Irak sınırından kuş uçmayacak.” (Başbakan Süleyman Demirel, 10 Eylül 1992)
“PKK Kuzey Irak’ta barınamayacaktır.” (İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 22 Haziran 1992)
“PKK’yı süpüreceğiz. Uzun süredir önemli planlar ve stratejiler üzerinde çalışıyoruz. Uygulamaya da geçiyoruz.” (Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna, 23 Ekim 1993)
“Bu kış PKK’nın kadrolarına büyük darbeler vuracağız. PKK’nın tüm kadrolarına büyük darbeler vuracağız. PKK’nın lider kadrosu yok edilecek. Hatta o örgütün başı dahil.” (Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, 10 Kasım 1993)
“PKK işi baharda bitecek.” (Başbakan Süleyman Demirel, 21 Mayıs 1994)
“PKK’yı imha harekâtı karşısında teröristler panik içindedir.” ( Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, 21 Mayıs 1994)
“PKK teröristleri Güneydoğu’nun her yerinde zemin kaybediyor.” (Başbakan Tansu Çiller, 9 Nisan 1996)
“Teröre çok güzel bir darbe vurulmuştur.” (Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 21 Ekim 2007)
“Bu cinayet şebekesinin çökertildiğini göreceksiniz.” (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 16 Ağustos 2011)
“Sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz.” (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Ağustos 2015)
“Gerektiğinde de çok şedit bir şekilde kafalarını ezeceğiz.” (İçişleri Bakanı Selami Altınok, 2 Eylül 2015)
“Dökülen her kanın hesabını soracağız.” (Başbakan Ahmet Davutoğlu, 8 Eylül 2015)
“Bilsinler ki Nisan onlar için iyi bir ay olmayacak, kış onlar için çok iyi geçmeyecek. Bu ülkede PKK’nın adı bir daha anılmayacak.” (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 14 Kasım 2016)
“Bilesiniz ki bu ülkede bir daha PKK’nın adını kimse ağzına almayacak.” (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 28 Mart 2017)
“Şu anda dağlarda kaçacak yer arıyorlar. Şurada söylüyorum, bu kış ya aç kalacaklar, açlıktan ağaç köklerine talim edecekler ya da donacaklar. Bu kadar açık ve nettir.” (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 25 Kasım 2017)
Soylu’nun üç yıl önce söylediği bu sözden gelelim bugüne ve başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı’nın Giresun’dan Bayburt’a, Gümüşhane’den Hatay’a, Ordu’dan Diyarbakır’a tam 32 il valiliğine birkaç gün önce, 11 Ağustos 2020’de gönderdiği genelgeye bakalım:
“Bölücü terör örgütü mensupları ve uzantılarınca, toptan satış yapan yerler ile market, bakkal, manav, tüp bayi gibi yerlerden dikkat çekici miktarda un, şeker, konserve, helva, reçel, tüp vb. gıda ve yaşam malzemelerinin satın alınabileceği ve yüksek miktarda döviz (dolar vb.) bozdurulabileceği konusunda kolluk kuvvetlerince başta ilgili meslek odaları (pazarcılar, bakkallar ve bayiler, ayakkabıcılar vb.) ile esnafın (toptan gıdacılar, marketler, tüp bayileri vb.) dikkatli olmaları konusunda uyarılarak olası durumlarda kolluk birimlerine haber vermeleri yönünde tebligat yapılacak.”
Erdoğan’ın çok sevdiği o sözle, nerden nereye?
İçişleri Bakanı Soylu’ya göre üç yıl evvel açlıktan ağaç kökleri yiyecek olanların bu yıl yüklü miktarda döviz bozdurması bekleniyor. Şaka gibi…
Celal BAŞLANGIÇ'ın Artı Gerçek'teki yazısının tamamı için TIKLAYIN