Korkut AKIN yazdı: Okurun daha önce üçleme romanını keyifle okuduğu Figen Şakacı, bu kez öyküleriyle bizimle… Kendisinin yakın çevresi ve akranı kadın, erkek kahramanlarla örülü öykülerde ağırlıklı yaşam yer alıyor.
Hepimizin yaşamı, üç aşağı beş yukarı aynı: Gergin, sıkıntılı, baskıcı ve giderek daha da zulme dönüşen… Bir çözüm bulunmalı, birileri bir yerlerde kendince çabalıyor, ama yetmiyor olsa gerek ki, değişen pek bir şey yok.
Sinemacılığından kaynaklı olsa gerek, dili alabildiğine görsel Figen Şakacı, yalın anlatımıyla okurun “şunu mu demek istedi” gibi kaygılara düşmesine izin vermeden açıkça söylüyor her ne anlatıyor ise. Kimi zaman öyküdekilerin yerine koyuyorsunuz kendinizi ve doğal olarak dişlerinizi sıkıyorsunuz, belki bir yumruk da atmayı başarıyorsunuz masanın üzerine güm diye. Ben de öyle olmalıydım diyecek yaşı geçtiğim için üzerime alınmıyorum, ama benzer durumda olanlarla ilişkilerim belirliyor tavrımı.
Kolay değil öykülemek…
Sahiden sahi kolay değil. Yutkunduğunuz olmuyor mu, dilinizin ucuna kadar geleni… “Ergenliği tamamlanmamış, böyle giderse de hiç bitmeyecek bir memlekette…” diyor bir söyleşisinde yazar, “Bağımsız birer birey olmayı, kendi olmayı önce kendinde hak görenlerin yaşam mücadelesi verdiği bir yerde elbette benim karakterlerim çığlık da atıyor, küfür de ediyor, isyan da…” Figen Şakacı, tam yerine denk getiriyor ve söyletiyor adlı adınca. Gülmekten çok gülümsüyorsunuz, gerçekten de komik yaşananlar, ama bir yanıyla da ciddi alabildiğine ve geleceğe yönelik soru işaretleri taşıyor kasap çengeli örneği… ve ekliyor: “Yazar olarak ben de yazdıklarımdan bağımsız biri değilim, hem içindeyim öykülerin, hem de büsbütün dışında.”
Hep mi böyle oluyor?
“Suskunluğundan artan üç nokta yan yanaları…” açmak okurun kendince yorumu olacaktır. Ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve politik olarak hayata bambaşka açılardan bakıyoruz kuşaklar boyu. Gençken daha bir atak; iş, eş, ev sahibi olunca daha bir durağan; birikimler büyüdükçe (buna çocuklar da dahil galiba) sinik oluyoruz ve doğal olarak mazeret uydurmayı, yani kendimizi kandırmayı beceriyoruz.
Yazarın sözleriyle aktarmayı düşünüyorum, ama onun dilinde sımsıcak sözcükler buza kesiyor benim cümlelerimde. İyisi mi, bir “Kesekli Tarla” alın ve okuyun. Zaten elinizden bırakamayacaksınız. Belli ki çok çaba harcamış Şakacı, hem kurarken hem yazarken. Egemen (aslında erkek demek gerekir) erkin önemsemediği kadın cinayetleri öykülerin belirleyici ögeleri. Kadın dayanışmasını, kadın yaşamını öne çıkarıyor. Kadın cinayetlerine edebiyat penceresinden dikkat çekiyor bir kez daha…
Kesekli Tarla
Figen Şakacı
İletişim Yayınları
Öykü
2020, 163 sayfa