SEÇTİKLERİMİZ – Önder ALGEDİK Gazete Duvar için yazdı: Korona ayı bir fırsatçılık, bir salgını suistimal ayı olarak tarihe geçecek. Sadece bu bir ayda olanlar neden halka #EvdeKal denildiğini açıklıyor. Öyle bir fırsatçılık kültürü oluştu ki, devlet tepeden tırnağa buna uyum sağladı.
İran korona virüsünün en yıkıcı yaşandığı bir ülke idi. 20 Şubat’ta ilk vakadan sonra virüs hızla yayıldı. 80 binden fazla insana virüs bulaştı ve şimdilerde 20 bine yakın aktif vakaya sahip. İran o kadar kötü ama ilk vakanın 11 Mart’ta açıklandığı Türkiye 17 Nisan Cuma günü toplam vaka sayısında İran’ı geçti. Türkiye’de 82 binden fazla vaka var ve 70 bin aktif vaka ile fark atmış durumda.
Korona virüsü Çin’in Wuhan şehrinden çıktı. Çin 1,5 milyar nüfus ile dünyanın en kalabalık nüfusu. Çin’deki toplam vaka sayısı 82 bin 735, şuan hasta olan sayısı ise bin 41. Çin’deki ilk vakanın tespitinden tam 72 gün sonra Türkiye’de ilk vaka duyuruldu. Bu yazıyı okuduğunuz sırada Türkiye’deki toplam vaka sayısı Çin’i geçmiş olacak.
Türkiye Ocak ayında aldığı önlemler ile salgını geciktirdi. Şubat ve Mart ayında ise salgına davet çıkardı. Son bir ay gibi bir sürede dünyanın en kötü ülkeler arasına adını yazdırdı. Öyle ki şuan salgının en fazla bulaştığı yedinci, her gün en fazla yeni vaka ekleyen ilk 5 ülke arasında. Her gün eklenen can kayıpları ile de listelenin başına doğru ilerliyoruz.
OCAK, ŞUBAT, KORONA
Ocak ayında alınan korona önlemleri mesele ile bağlantılıydı. Şubat ayında umre, 3. havalimanında rekor yolcu politikası Mart’ın gelişini belirledi. 11 Mart sonrasına ise korona ayı dersek yeridir. Bu dönemde iktidarın politikaları konuyla hiç alakalı olmadı ve üç temel özelliği de öne çıktı. Birincisi her adımı bir yıkımdı. Bu kimi zaman doğanın, kimi zaman toplumun, çoğu zaman da hem doğa hem de toplumun yıkımı anlamına gelen işler oldu. İkincisi sadece ve sadece kendine, kendine bağlı sermayeye çalıştı. Bu amasız ve mutlak bir çalışma idi. Üçüncüsü ise her yaptığı meselenin çözümü olmadı, kelimenin tam anlamı ile istismarı oldu. Bu yeni bir şey değildi, iktidarın alışkanlığı idi. Kadına yönelik şiddet düzenlemesi ya da iş cinayetlerinde ne yaptıysa infaz düzenlemesinde de aynısını yaptı.
Önder ALGEDİK’in Gazete Duvar’daki yazısını tamamını okumak için TIKLAYIN