SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Gazete Duvar için yazdı: AKP iktidarının Orta Doğu’da İhvan (Müslüman Kardeşler) kuşağına yatırım yapıp bir de Katar’a kalkan olduğundan beri kavga dallanıp budaklanıyor. Bu kavga sahada özellikle Libya ve Suriye’de doğrudan ya da dolaylı savaşlar, diplomaside ise ‘soğuk savaş’ olarak kendini gösteriyor.
Fes artık Arap basınında yeni Türkiye’yi betimleyen bir simge. Bir öcü, geri dönmekte olan. Türkiye-Katar ve Suudi-Emirlikler medyası karşılıklı suçlamalarla balon patlatıyor. Bu tarafta komplo, o tarafta korku! AKP iktidarının Orta Doğu’da İhvan (Müslüman Kardeşler) kuşağına yatırım yapıp bir de Katar’a kalkan olduğundan beri kavga dallanıp budaklanıyor. Bu kavga sahada özellikle Libya ve Suriye’de doğrudan ya da dolaylı savaşlar, diplomaside ise ‘soğuk savaş’ olarak kendini gösteriyor.
Fakat aktörlere atfedilen önem çok abartılı. Ankara’dan bakınca Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid (MbZ) ‘karanlıklar prensi’ olarak Türkiye’nin önünü kesmek için kirli bir savaş yürütüyor. Bununla MbZ’ye cirminden fazla kredi yazılıyor.
İhvancı kampa tercüman olan Middle East Eye sitesi geçenlerde gerilime köpük sıkan bir habere imza attı. Altında David Hearst gibi bir gazetecinin imzası olunca daha da dikkat çekti. Ankara ve Doha kaynaklı olduğu izlenimi veren iddiaya göre MbZ, 5 Mart Moskova Mutabakatı’ndan hemen önce 3 milyar dolarlık yardım vaadiyle İdlib’de savaşı sürdürmesi konusunda Suriye Devlet Başkanı Beşşar el Esad’ı ikna etti. MbZ bu pazarlık için kardeşinin yardımcısı Ali el Şemsi ve ulusal güvenlik danışmanı Tahnun bin Zayid’i Şam’a gönderdi. Paranın 250 milyon doları hemen ödendi. 1 milyar dolarlık kısmın mart sonuna kadar ödenmesi öngörüldü. Maksat Türkiye’yi İdlib’de oyalanıp Libya’yı unutturmaktı.
MbZ’nin tek kaygısı yardımı Amerikalıların bilmemesiydi! Ancak planı öğrenen Rusya lideri Vladimir Putin hemen Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu Şam’a göndererek Esad’ı yola getirdi. Yine de MbZ ateşkese uyulmaması konusunda ısrarını sürdürerek mart bitmeden 1 milyar doları Şam’a gönderdi. Daha sonra MbZ toz bulutunu dağıtmak için korona bahanesiyle Esad’ı aradı. Amerikalıları da kızdıracak yardım böylece kılıfını bulmuş oldu.
Yani haber bize Esad’ın bir çeke kanarak Rusya ile ortaklığın ağırlığını unutacak kadar naif olduğunu, MbZ’nin de Washington’dan habersiz numara çevirebileceğini söylüyor. Şahane! Hem Rusya’yı açığa düşürecek hem Amerikalıların hışmını çekecek bir hamle. Küçük bir ülkeden sadır oluyor bunlar!
Anadolu Ajansı da büyük bir kıvraklıkla durumu kavramış: “Körfez ülkelerinin desteğini elde eden Şam rejimi, kendini daha cesur hissederek Rusya’nın çıkarlarıyla örtüşmeyen hamlelere girişebilir.”
***
Suriye’deki aktörler ve krizin barındırdığı bel bükücü dengeler var. Ve bunlar, işleri bir prensin yazacağı çeke bırakmayacak kadar ciddi. Hem de karmaşık. Ayrıca MbZ’nin kesesi şıngırdasın ya da şıngırdamasın İdlib eninde sonunda Suriye devletinin kontrolüne geçecek.
Suriye’nin bu süreçte Emirlikler’den yardım aldığını kimse inkâr etmiyor. BAE’nin, Türkiye’nin işini zorlaştıracak pozisyonlara girmesi de şaşırtıcı olmaz. Fakat MbZ tamamen bağımsız ve özgül ağırlığıyla oynayabilen bir aktör olarak görülemez. MbZ daha büyük bir konseptin parçası. Ayrıca kımıldayan her taş Türkiye’nin ayağına da değmiyor.
Dahası benim konuştuğum BAE’den bir kaynak, MbZ’nin Suriye’ye yardımının arkasında asıl faktörün Rusya olduğunu söylüyor. Rusya bir süredir iyi ilişkiler geliştirdiği Arap ülkelerini Şam’la yeni bir başlangıç teşvik ediyor. Amerikan freni olmasa Rusya bu konuda daha fazla mesafe alabilir. Bu ülkelerin artık hem Rusya hem ABD ile paylaştıkları ama birbiriyle uyumsuz çıkarları var.
Fehim TAŞTEKİN’in Gazete Duvar’daki yazsını tamamını okumak için TIKLAYIN