Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı avukat Aslı Arıhan, infaz düzenlemesiyle başlayan tahliyelerin ardından kadına yönelik şiddet başvurularında artış yaşandığını söyledi.
AKP ve MHP oylarıyla kabul edilerek Meclis’ten geçirilen İnfaz Yasası’nın 15 Nisan'da yürürlüğe girmesiyle, kadına ve çocuklara yönelik suç işleyen failler de kontrolsüz bir şekilde tahliye edilmeye başlandı. Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı avukat Aslı Arıhan, infaz düzenlemesiyle yapılan tahliyelerin ardından kadına yönelik şiddet başvurularında artış yaşandığını söyledi.
Faillerin tahliye edilmesi veya izne gönderilmesinin mağdurlara bildirilmediğini belirten Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı avukat Aslı Arıhan, şiddet gören ya da faillerin bırakılması ile şiddet göreceğinden kaygı duyan kadınların adli birimlere başvurmasının gerektiğinin altını çizdi.
Başvurularda artış
Ankara Barosu Gelincik Merkezi’nin, Türkiye’nin her yerinden ulaşılabilir Şiddetle Mücadele Danışma Hattı’nın (444 43 06), 7 gün 24 saat hizmet verdiğini söyleyen Arıhan, “Bu dönemde hem şiddete uğrayacağını düşünen hem de şiddete uğrayan kadınlardan inanılmaz başvuru alıyoruz. Gerçekten kadınlar ciddi bir şekilde korkuyorlar. Düzenleme ile kimin çıkıp çıkmayacağı, çıkan kişilerin nereye gideceği ya da gitmeyeceği belli değil. Bu dönem karakollara başvurulması çok önemli. Bize gelen aramalar doğrultusunda infaz yasasıyla çıkacaklar ile ilgili karakollara da bilgi veriyoruz. Barodan ya da belli birimler tarafından arandığında, karakollar daha çok dikkate alıyorlar. Kadın örgütleri de kendilerine gelen başvuruları, mutlaka belli merkezlere iletmeliler” diye belirtti.
Yargı mekanizması işletilmeli
Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK), 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’yla ilgili, bazı durumlarda farklı önlemlerin alınacağını duyursa da tüm tedbirlerin devam ettiğini belirten Arıhan, “Var olan yargı mekanizmasını bir şekilde işletmemiz lazım. Başvuru yoksa, artan bir şiddet vakası da yok gibi görünüyor. Öldürülen kadınlardan sadede yüzde 7’si adli birimlere başvurmuş. Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Sosyal Destek Hattı olan 183'ü mutlaka arayarak, kayıtlara geçmesini sağlamaları lazım. Oradan sonuç alamazsa, kendi bulunduğu semtteki karakoluna ulaşması gerekiyor. Yine istediği sonucu alamazsa, barolara, avukatlara başvursun. Bu sosyal bir dava, birçok avukat arkadaşımın gönüllü olarak baktığı kadına yönelik şiddet davaları var. Biz başvuruları dikkate alınmayan kadınlarla ilgili de tekrar karakola başvuruyoruz” dedi.
‘Cezasızlık yargısı oluştu’
İnfaz düzenlemesine değinerek, toplum nezdinde “cezasızlık” yargısını oluşturduğunu dile getiren Arıhan, şunları söyledi: “‘Ne yaparsak yapalım bir yerden sonra bunun affı gelebilir ya da bir şekilde ceza almayabilirim’ düşüncesini oluşturuyor. Düzenlemenin sonuçları düşünülmeden, belli bir kesime iyi görünmek amacıyla yapıldı. Geçici, kalıcı hükümler var, geriye dönük olarak Anayasa Mahkemesi’ne götürülecek hükümler içeriyor. Şu an görünenden çok daha farklı boyutlara gelebilecek bir infaz yasası ile karşı karşıyayız. Çünkü Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırı. Yarın öbür gün düzenlemeden faydalanamayan cinsel taciz, cinsel saldırı suçlarından yargılananlar da Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık maddesini, Anayasa Mahkemesi’ne götürürlerse, başka ciddi sonuçları olacak.”
‘Köklü çözümler üretilmeli’
Faillerin “ıslah” edilmeden cezaevinden çıktığını ifade eden Arıhan, “Daha bilenmiş, daha hırslı olarak çıkıyorlar. Hatta kadın cinayetinden dolayı içeri girenlerin çoğu, bunu namus cinayeti olarak görüyor. Kadına bakış açısı, kadının boşanma, ayrılma ve birey olma hakkı yok. Bu nedenle cezaevinden çıkan kişi, kadını kendi malı olarak gördüğü için, yine tahakküm kurabileceğine inanıyor. Köklü çözümlerin üretilmesi gerekiyor” dedi.
Dayanışma vurgusu
Tüm bunlara karşı kadın dayanışmasının gerekliliğine vurgu yapan Arıhan, “Kadın hareketi inanılmaz bir güç. Bu dönemde en önemlisi dayanışma. Dayanışma sayesinde kadınlar kendilerini güvende hissedebilir” dedi.