Sağlık emekçileri 1 Mayıs öncesi İstanbul, Ankara ve İzmir’deki alanlarda gösteriler düzenleyerek 1 Mayıs’ta da tıpkı salgında olduğu gibi ön cephede olacaklarını belirttiler.
1 Mayıs öncesi İstanbul, Ankara ve İzmir'de alanlarda buluşan sağlık emekçileri yaptıkları eylemlerde taleplerini kamuoyuna iletti ve hayatını yitiren meslektaşlarnı andı.
İstanbul'da Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde buluşan emekçiler, “Salgında 1 Mayıs’ta ön cephede mücadeledeyiz” pankartını taşıyarak, “Pandemi en çok işçiyi, emekçiyi etkiler”, “Bu süreçte kadın işçiler daha fazla ezilmekte evde, işte”, “İşten atmalar yasaklanmalı” dövizleri taşıdı.
Ankara'da ise polis müdahalesiyle karşılaşıldı. Hacettepe Hastanesi'nin önünde toplanan emekçilerin basın açıklamasına 'Valilik'ten izin çıkmadığı' gerekçesiyle yasak getirilmeye çalışılsa da emekçiler, “Vali resmi makamından dışarı çıksın, önlük giyip kendisi hastalara müdahale etsin. Bu hastane rektörün hastanesi değil, sağlık çalışanlarının hastanesi. Salgınla mücadele demokrasi ile olur, baskıyla mücadele edemezsiniz. Baskı yaparsanız salgın artar, özgürlük ile mücadele edilir” diyerek tepki gösterdi. Sağlık çalışanları, “Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın işçinin, emekçinin mücadelesi” sloganları atarak hastane içerisine geçti.
İzmir'de ise emekçiler Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi önünde toplanarak hem taleplerini dile getirdi hem de hayatını kaybeden meslektaşlarını andı. İzmir'deki açıklama sorunsuz bir şekilde sona erdi.
İstanbul Bakirköy'de Sağlık emekçileri adına açıklamayı SES Bakırköy Şube Eşbaşkanı Nezehat Özen gerçekleştirdi. Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını kapitalist sömürü ve yağma düzenini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdiğine dikkat çeken Özen, “Görüldü ki, sağlık başta olmak üzere, eğitim, barınma gibi toplumun en temel ihtiyaçlarının kar güdüsü ile sermayeye açmak, ticaretin konusu yapmak toplu cinayet anlamına geldiği görüldü. Milyonlarcamız işsiz kaldık. Apar topar kepenkleri inen binlerce merdiven altı, ‘merdiven üstü’ işyerlerinden ücretsiz olarak ya da üç kuruş parayla gönderilerek evlerimize kapandık. İşten atmaları yasaklama adı altında patronlara işçileri üç ay ücretsiz izne ayırabilme hakkı tanındı. Ücretsiz izne çıkarılanlara, işten çıkarılan ama işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçilere günlük 39 lira gibi bir sadece ücreti uygun görüldü. Büyük çoğunluğumuz ise ‘evde kal’ kapsama alanı dışında, fabrikalarda, inşaatlarda, işyerlerinde her an salgına yakalanma korkusu altında çalışmaya devam ediyor, birçok emekçi kardeşimiz de yakalandığı salgından kurtulamayarak hayatını kaybetti” diye konuştu.
7 kurumun ortak olarak yayınladığı basın açıklaması ise şöyle:
Sağlık Hizmetini Üretenler Olarak Emeğimize Sahip Çıkıyor, Yaşasın 1 Mayıs diyoruz!
1 Mayıs bütün dünyada ve ülkemizde İşçilerin “birlik – mücadele ve dayanışma” günü olarak kutlanır. Ve biliyoruz ki COVID-19 salgın günlerinde -kuşkusuz hayatı yeniden üreten diğer işçi ve emekçilerle birlikte- “birliğe”, “mücadeleye” ve “dayanışmaya” en çok biz sağlık çalışanlarının/emekçilerinin/işçilerinin ihtiyacı var.
Çünkü içinde bulunduğumuz ölümcül COVID-19 salgınına karşı kişisel olarak kendimizi ve ailelerimizi korumanın yanı sıra salgında hastalanan, yoğun bakımlara taşınan insanlarımızı iyileştirmek, hatta ülkemiz sağlık sisteminin ihmal ettiği koruyucu sağlık hizmetlerini sunmak ve salgını durdurmakla yükümlüyüz.
Sağlık hizmetinin kâr edilecek bir tüketim nesnesi olmaması gerektiğini yıllardır anlatmaya çalışan örgütleriz. Herkesin ama herkesin “eşit-nitelikli-ulaşılabilir- anadilinde ve parasız sağlık hizmeti” alma hakkı olduğunu topluma ve yöneticilere kabul ettirmeye çalışıyoruz. Zaten Covıd-19 salgını ölüm ve hastalanma korkusunu yakından yaşatarak sağlık hizmetine erişimin hiçbir bariyere takılmadan ücretsiz biçimde erişilmesi gereken bir hak olması gerektiğini herkese fiilen göstermiş oldu. Koruyucu sağlık hizmetlerini, bölge tabanlı birinci basamağı yok sayan anlayışın, emek sömürüsüne dayalı işletmeleşmiş kamu hastaneleri ile gösterişli binalara ve otelciliğe odaklı özel hastane sektörünün COVID-19 salgınında nasıl anlamını yitirdiğini, yok hükmünde olduğunu hep birlikte yaşadık, gördük.
Bizler, hekim, diş hekimi, eczacı, veteriner, psikolog, biyolog, fizyoterapist, hemşire, laborant, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, sağlık memuru, ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, radyoloji teknisyeni, çevre sağlığı teknisyeni, onkoloji teknisyeni, optisyen, aile sağlığı çalışanı, tıbbi sekreter, eczane kalfası, hasta bakıcı ve sağlık hizmet sunumunda yer alan bütün sağlık işçileri olarak mesleğimizin bize yüklediği sorumluluğun farkındayız. Bunu da yılın 365 günü gece-gündüz demeden ülkenin metropollerinden en ücra köşelerine kadar her yerinde fiilen hayata geçiriyoruz. Bunca emek ve özveriye rağmen ne kadar haklı ne kadar meşru ve ne kadar insani olursa olsun her hak talebimiz için ciddi mücadeleleri yürütmek ve bedeller ödemek zorunda bırakılıyoruz.
Bu konulardaki mücadele azmimizi bütün dünyada başta sağlık hizmetleri olmak üzere kol ve beyin gücünü insanlık için üretimde kullanan emekçilerin yüzyıllardır süren ve 1 Mayıslarla cisimleşen kararlılığından alıyoruz.
Salgın ortamında bile sağlıkta şiddettin hız kesmemesi, yine salgına rağmen sağlık çalışanlarının emeğini değersiz gören adaletsiz ve hakkaniyetsiz ücretlendirme yöntemleri, sağlık işçilerini yok sayan döner sermaye ödemeleri, özel sağlık kurumlarında ücretsiz izin adı altında fiilen gelirsiz ve işsiz bırakılmamız, muayenehanelerde hem hekimin hem de sağlık personelinin sıkıntılarının görmezden gelinmesi, iş ve atama bekleyen yüzbinlerce sağlık bilimleri mezununun, hukuksuz KHK’lar yada güvenlik soruşturmaları ile meslekleri ellerinden alınan sağlık çalışanlarının salgın ortamında bile gündeme getirilmemiş olması, bizlerin 2020 1 Mayısında mücadele başlıklarımızı talep, öneri ve beklentilerimizi oluşturuyor.
Emeğin haklarını alabildiği, “salgınsız ve sömürüsüz” bir dünyada 1 Mayısları bayram olarak kutlayacağımız günlerin inancıyla, bütün dünya emekçilerinin 1 Mayısını kutluyor; salgında yitirdiğimiz arkadaşlarımızın anısına sahip çıkacağımızı ve sağlık emekçileri olarak hem COVID-19 virüsüne hem de emeğimizi yok sayan, haksız ve hukuksuz bu sisteme karşı mücadelemize devam edeceğimizi buradan duyurmak istiyoruz.
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
Türk Dişhekimleri Birliği (TDB)
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)
Devrimci Sağlık İş Sendikası (Dev Sağlık İş)
Türk Psikologlar Derneği (TPD)
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER)
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜM RAD-DER)