SEÇTİKLERİMİZ – Ayşe YILDIRIM Artı Gerçek için yazdı: Erdoğan, Adalet Bakanı’nı, partisinin hukuk işleri başkan yardımcısını, son yanaşmalarından Metin Feyzioğlu’nu ‘yalancı‘ konumuna düşürdü.
“Salgınla mücadelemizin başarıyla sürmesi gündemimizdeki meselelere daha sıkı bir şekilde yönelmemize imkân sağlıyor. Meclis'te başlanmış olan ya da neticelenmeyi bekleyen pek çok düzenleme bulunuyor" diyordu Erdoğan dün yaptığı açıklamada. Ve o “meseleler”den birini açıklıyordu:
"Bunlardan biri de barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim usullerini yeniden belirlenmesi ile ilgili taslaktır. Geçtiğimiz gün Ankara barosunun ve aynı zihniyetteki yapıların diyanet işleri başkanımız ile onun şahsında İslam’a yönelik fütursuz saldırılarına şahit olduk. Sadece bu örnek dahi meslek kuruluşlarının seçim yöntemi ile ilgili düzenlemenin aciliyetini göstermiştir. Daha önceki yıllarda bu konuda bir hazırlık yapmıştık ve belirli bir seviyeye getirmiştik. Bu çalışmayı yeniden ele almayı, varsa eksiklerini tamamlayıp en kısa sürede meclisin takdirine sunmalıyız. Aynı şekilde yargı reformu strateji belgesinde yer alan taahhütlerimizde henüz kanunlaşmamış olanlara ilgi hazırlıkları hızlandırmalıyız."
Koronavirüse de “Allah’ın bir lütfu” muamelesi yapmaya çalıştıklarını biliyoruz.
Peki, ama ne zaman söylüyor bunu Erdoğan; partisinin MYK üyeleriyle yaptığı telekonferans toplantısının ardından. Oysa önceki gün Bakanlar Kurulu toplantısı yapılmış ancak bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmamıştı.
Üstelik o toplantıda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de vardı. Ve Adalet Bakanlığı da önceki gün Erdoğan’ın dün söylediği sözleri yalanlamıştı. Ankara ve Diyarbakır barolarının Diyanet İşleri Başkanı’nın nefret söylemine karşı yaptığı açıklamalar sonrasında gündeme gelen baroların yapısını değiştirecek bir düzenleme hazırlığı içinde olduğuna dair haberlerin doğru olmadığını söylemişti bakanlık:
“Metin önceki hükümetler döneminde yapılmış eski bir çalışmadan ibaret olup 2014'te baroların ve üniversitelerin görüşlerine sunulmuştu. Takip eden süreçte bu çalışmadan vazgeçilmişti. Adalet Bakanlığı bünyesinde halihazırda bu başlık ve içerikte bir çalışma bulunmamaktadır."
2017 Anayasa değişikliğiyle kanun değişikliği tekliflerinin milletvekilleri tarafından Meclis’e sunulabileceğini hatırlatmış ve bir adım daha ileri giderek, bu haberleri “kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir çaba“ olarak nitelendirmişti:
“Dolayısıyla kanun tasarısı, yeni sistemin usul ve işlemi olmayıp Adalet Bakanlığının kanun taslağı hazırlamak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. Mevzuatın açık hükümlerine rağmen, söz konusu metnin yeni oluşturulmuş ve gündemdeki bir çalışmaymış gibi tedavüle sokulması, avukatları suni tartışmaların içine çekmeye ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir çaba gibi görünmektedir. Bu tarz etik dışı girişimlere anlam verilememektedir. Avukatlık mesleğinin gerçek sorun ve beklentilerine ilişkin güncel öneriler adalet hizmetlerinin bütün paydaşlarıyla şeffaflıkla istişare edilmektedir."
O kadar “şeffaf” yürütülmüş ki Adalet Bakanı’nın bile haberi olmamış!
Ama sadece Adalet Bakanı’nın değil Saray ile yakın mesai içinde olan Barolar Birliği Başkanı’nın da haberi yokmuş meğer. Kendinden emin bir şekilde açıklama yapmıştı Metin Feyzioğlu, Adalet Bakanlığı ile aynı gün. Hem de “açık seçik altını çizerek” diyordu:
"Açık seçik altını çizerek ifade edeyim öyle bir taslak gündemde yok. Arşivlerde onlarca yıldır hazırlanmış onlarca taslak bulabilirsiniz. Ama hepsi kadük olmuştur. Yani gündemden, değerden düşmüş, takibi bırakılmıştır. Anlamadığım bir sebeple ya da anladığım, tahmin ettiğim sebeplerle böyle bir söylenti dolaştırılmakta."
Ayşe YILDIRIM’ın Artı Gerçek’teki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN