Başlık çok sevdiğim bir kitabın ismi. Evet, gençlik duvarları yıkıyor, mücadelesini Türkiye Sosyalist Hareket (TSH) ve onun ittifakı Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) içerisinde gün be gün artırıyor. Artık gençlik, öğrenci gençlik kabuğunu kırarak alanını ve taleplerini genişletiyor, sınırları aşıyor. Dar kafalı akademik ruhu içinden çıkarak aynı zamanda farklı alanlardaki demokratik mücadelesini kuvvetlendiriyor ve onu şekillendiriyor. Fakat siyasal ortak eylem ilan etmek ve devrim derslerinin ‘son sözü’nü tekrarlayıp durmak yetmez. Siyasal bir eylem için ajitasyon yapabilmeyi becermek gerekir; bunun için her koşuldan, olanaktan, özellikten, kitleleri etkileyen her büyük anlaşmazsızlıktan yararlanmayı bilmek gerekir. Bizim görevimiz, bunu bilinçli bir siyasal çatışma haline dönüştürmek, devrimci-demokrat öğrenci gruplarının da ajitasyon faaliyetlerini on katına çıkarmak, tarihten devrimci dersler çıkarmak, yeni bir devrimci savaşımın kaçınılmazlığını kavramak ve demokrasi kuşaklarının siyasal gruplaşmalarının, bir çekim merkezi haline getirilmesi (örneğin, HDK) üzerinde yoğunlaşmak için çaba göstermektir. Bu yararlanma ve bilinç ile birlikte, gençlik, enternasyonalist dayanışmanın önemini daha iyi kavrıyor ve ezilen hakların mücadelesini desteklemekten ve katkı sağlamaktan asla çekinmiyor. Ancak diğer bir yandan da burjuvazinin tüm çabası, gençliği kendi düzeninin uysal kökleri haline getirmek, onu sınırları içerisinde tutmaktır. Bunun için her yolu deneyerek gençliğin ufkunu daraltmaya, geleceğe yönelik istemlerini sistem içinde tutma istemlerini çalışmıştır. Burjuvazi, gençliğin bir kısmını imkan ve yaş demeden çalıştırmaya zorlarken; bir kısmını da YÖK adı altında ve bulunduğu konumdan dolayı diğer gereksinimlerden ötürü (ulaşım, yiyecek vs.) baskıcı politikasıyla kendini palazlandırıyor.
Üniversitelerden Kobanê’ye gençlik isyanda!
İşte burada, kapitalist sistemin bağrındaki tüm çelişkiler gençliği artan bir şekilde etkilemeye ve düzene karşı içine sokmaya devam etti. Her şeyden önce, toplumsal yaşamın tarz-davranış arasında belli belirsiz algılanan temel gençlik perspektifini öne çıkar. Bugünün mücadele ortamında gözlemlenen etkileri daha çok gençlik içinde bulunabiliyor. Bunlar bir yana, mücadeleye yeni ve güçlü dalgalar halinde katan genç arkadaşların teorik ve örgütsel olarak yetkin bir güç haline gelmeleri ihtiyacı hızla arttırıyor. Devrimci harekete katılmakla birlikte emperyalist kapitalist savaşımlara karşı ezilen hakların mücadelesine katılan gençlerin liberalizm ve ulusalcı akımlarla, bir başka şekilde çelmelenmesinin önüne geçmek ihtiyacı baş gösteriyor. Ve bu savaşımlardan biri de üniversitelerden Kobane’ye isyanda doğuyor. Denizlerden, Şerzan Kurt’a, Aydın Erdem’e, Şervan Müslim’e, Suphi Nejat’a Kadriye Ortakaya’ya gençlik duvarları yıkıyor. Bu savaşımlar, kalemini silaha dönüştüren savaşımlar; kitabını kalkana, fikrini mermiye, sınıfını mevziye dönüştüren savaşımlar. Bu dönüşümlerin bu kadar gerçekçi olması ve karşılığını bulması gençliğin taleplerine sonuna kadar savunmasıyla bağlantılıdır. Militarizme karşı gerilla savaşı veren, emperyalizme-kapitalizme karşı enternasyonalist dayanışma gösteren ve çetelere karşı kendi cephesini oluşturan, üniversitelerde kurduğu kürsüyü bu dayanışmaya taşıyan gençlik. Ve cinsiyetçiliğe karşı savaşım gösteren kadınlar… 1937’de Franco döneminde İspanya’dan silahlı mücadelede önemli rol oynayan kadınlar Stanlingrad’a, Vietnam, Kuzey İrlanda, Filistin, Donetsk ve son olarak Kobane’de mücadelelerini sürdürmektedir. Okulunu bırakıp gelen, annesiyle-babasıyla, kardeşleriyle birlikte savaşan kadınlar, çetelerin katliamlardan geri adım atmadılar. ”Kuşatılmış gençlik suskun gençlik olmayı kabul etmiyor. Ön yargılara doğrularla, baskılara cesaretle, sindirmeye dirençle, bağımlılığa özgürlükle karşı çıkıyor ve gençlik duvarları yıkıyor*”
Yaşasın devrim, yaşasın Sosyalizm!
*Gençlik Duvarları Yıkıyor, Erdal Atabek, Altın Kitaplar Yayınevi, arka kapak yazısı