SİYASİHABER: Medya araçlarının dinlenip dinlenemeyeceğine ilişkin haberler sosyal medyada yer alıyor ve insanları telaşa sokuyor. CHP milletvekili Özgür Özel’in de “WhatsApp gibi hizmetlerin devletin denetimine, izlemesine tabi olacağı bir düzenleme hazırlanıyor” demesi Korona salgını koşullarındaki birçok insan için endişe kaynağı oldu.
Dünyadaki bütün iktidarlar, gelişen teknolojinin imkânlarını kullanarak tüm vatandaşlarını denetleme ve yönlendirme peşindedir. Birçok devletin istihbarat servislerinin hedef aldıkları kişileri değişik yöntemlerle izlediklerini eskiden beri bilmekteyiz. Gelişen yeni teknolojilerle bu izlemelerin tek tek insanlardan çıkarak bütün insanların izlenmesine doğru ilerlediği de bir gerçektir.
Örneğin Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) WhatsApp’ı izleyemediğinden olsa gerek, onu tüm ülkede yasaklama yoluna gitti. Yoksa birebir herkesi izleme olanağı olsa idi dijital teknoloji ve yapay zekâ alanında en ileri ülkelerden biri olan ÇHC vatandaşlarını izlemek için bu fırsatı kaçırmazdı. Bütün vatandaşlarına ait bilgileri vatandaş numarası altında toplayan ve bunlardan vatandaşa “iyi-kötü” notu vermeye başlamış olan ÇHC’nin yapamadığını TC’nin yapmasını beklemek pek olanaklı değil.[1]
ABD yasalarına göre kurulmuş ve orada faaliyet gösteren bir şirketin Türkiye’nin çıkaracağı bir yasadan etkilenmesi ancak ÇHC’nin yaptığı gibi yasaklama biçiminde olabilir. Bunun ötesinde Hükümetin çıkaracağı yasa ile bu şirketten bilgi alabilmek olanaklı değildir. Ancak yasaklama şantajı ile bir ortaklık zemini yaratılabilir. Bunların neler olabileceğini aşağıda göreceksiniz.
İçeriği izlemek neden olanaklı değil?
WhatsApp iki kişi arasındaki haberleşmeyi End to End Encription-E2EE diye bilinen 256 bitlik bir şifreleme yöntemiyle yapmaktadır. Bu şifrelemenin kırılması şimdiki imkânlarla hemen hemen olanaksız görünmektedir. O kadar ki, şirketin kendisi de bu görüşmeleri izleme şansına sahip değildir. Belki quantum bilgisayarların kullanışlı hale gelmesiyle bu şifrelemenin kırılması mümkün olabilecektir. Ama o zaman da daha güçlü şifreleme yöntemleri bulunacaktır. ABD devletinin imkânlarının bile Apple‘ın şifrelerini kırmaya yetmediğinin ve namına halel getirmemek adına[2], şirketin hükümet için bu hizmeti yerine getirmeyi reddettiğinin haberlerini iki yıl önce basında izlemiştik.
Ne var ki, görüşmelerin içeriğinin izlenememesine karşın, kimin kimle görüştüğü, hangi sıklıkta görüştüğü, nerede bulunduğu, ilişkileri, dijital ortamda yaptığı alışverişler vs. hepsi izlenebilmektedir. Bunlardan çıkarak da kişi hakkında büyük veri analizine tabi tutulabilecek ve aranan birçok bilgiye ulaşılmasını sağlayacak geniş bir veri yığını ortaya çıkmış olmaktadır. Facebook’tan aldığı bu tür verilerle Cambridge Analitica isimli İngiliz siyasi danışmanlık şirketinin ABD seçimlerini yönlendirebildiği de ortaya çıkmıştı[3].
Uçtan Uca (E2E) şifreleme yöntemi
Hükümetle işbirliği ve sağlanan hizmetler konusunda WhatsApp sözcüsü Carl Woog’un üç yıl önce yaptığı açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
“Biz Facebook'un bir parçasıyız ve Facebook’un şeffaflık kararlarına bağlıyız. Genel olarak, kritik bir olay olduğunda veya (hükümet) bize başvurduğunda hükümetlerle her zaman yakın çalışırız. Ancak WhatsApp'ta kullanılan Uçtan Uca (E2E) şifrelemesi nedeniyle, mesajların içeriği gönderen ve alıcı dışında kimse tarafından görülemez. (…) Hükümetin içerik talep etmesi durumunda, ‘sohbetler E2E şifreli olduğu için bunu sağlayamayacağımızı’ bildiriyoruz… Ayrıca WhatsApp’ta şifrelenmiş WhatsApp sohbetlerini izlemek için hiçbir arkakapı da yoktur.”
Tabi Woog’un bunları söylediği zaman henüz Facebook’un ipliği yeteri kadar pazara çıkmamış, Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg’in Facebook’un yetmiş milyon kullanıcısının bilgilerini seçimler gibi işlerde kullanılmak üzere Cambridge Analytica adlı şirkete satması rezaleti ortalığa saçılmamıştı; Olay büyük bir skandala dönüşürken, Cambridge Analytica batmış, Facebook da 70 milyar dolar zarara uğramıştı.
Böylece anlaşıldı ki, Facebook sadece devletlerle değil kimi şirketlerle de elindeki bilgileri satmak için işbirliği yapmaktadır. Ancak kamuoyunun hassasiyeti de her zaman değilse de yakalandığında bunu şirketlere pahalıya ödetmektedir.
Hiç mi izlenemez/dinlenemez?
Kuşkusuz bu söylenemez. Tüm toplumu otomatik olarak izlemek olanaklı görünmese de izlenecek kişilerin bilgisayarlarının hacklenmesi suretiyle hedefe yönelik izleme her zaman mümkündür ve herhangi bir yasaya ihtiyaç duymadan da bugün güvenlik güçleri tarafından ve bunların angaje ettiği yasadışı hacker birimleri tarafından yerine getirilmektedir. 2019’da İsrailli NSO Grubu tarafından geliştirilen Pegasus isimli casus programı, akıllı telefonlardan sms, e-mail, WhatsApp sohbetlerini, iletişim bilgilerini, arama kayıtlarını, konumlarını, mikrofonlarını ve kameralarını da içeren verileri çalabiliyor. Facebook şirket hakkında ABD’de dava açtı ve WhatsApp’a casus programı engelleyici yama yaptı. Facebook ayrıca, NSO şirketinin Pegasus casus yazılımlarını 20 ülkede bulunan ve çoğunlukla gazeteciler ve insan hakları aktivistleriden oluşan 1400'den fazla WhatsApp kullanıcısını izlendiğine dair kanıt bulduğunu ve şirketi ciddi zararlara uğratacağını ifade eden bir basın açıklaması da yaptı.
Hükümetin yasası ne işe yarar?
Bütün bunları söylemekle, AKP’nin çıkaracağı yasanın hiçbir sakıncasının olmadığını kastetmiyoruz. Böyle bir yasa sayesinde hükümet mahkeme kararıyla, ya da yasadışı biçimlerde tek tek kişilerin izlenmesinin ötesine geçerek daha geniş bir izleme ağı oluşturacaktır. Aslında zaten şimdi de güvenlik birimlerinin böyle izleme birimleri bulunmaktadır. Böyle bir yasanın olması durumunda ÇHC’nde olduğu gibi tüm vatandaşların değişik kaynaklardan derlenen bilgilerinin büyük bilgi bankalarında toplanması ve bunların büyük veri analizine tabi tutularak her bir vatandaşın durumunun anlık olarak izlenmesi gibi onların hedef haline sokularak davranışlarının denetlenmesini amaçlayan denetim devleti doğrultusunda bir adım daha atılmış olacaktır.
Dijital teknolojinin sağladığı imkanlarla yaratılması hesaplanan denetim devleti ve panoptik toplum hedefi COVID-19 salgınının yarattığı uygun ortamdan da yararlanılarak belki de on yıl erkene çekiliyor diyebiliriz. Erdoğan çok iyi bilmektedir ki, zaten kriz içinde olan ekonomi Korona kriziyle birlikte şiddetlenecek, milyonlarca insan işsiz, aç sefil bir duruma düşecek ve bunun siyasi faturası da elbette ki ağır olacaktır. Dolayısıyla Yeni sanayi Devrimi’nin (E4.0) gerçekleşmesiyle ortaya çıkacak olan fazla nüfus’un yaratacağı siyasal ve sosyal istikrarsızlık durumunu denetim altına almanın hesaplanan yöntemleri Korona krizinin üreteceği tepkileri yönetmek üzere şimdiden geliştirilmeye çalışılmaktadır.
Bunun için WhatsApp’taki tüm iletişimlerin içeriğinin doğrudan izlenemeyeceğini söylemiş olmak, devletin denetleme gücünün artırılması ve muhalefetin bastırılmasının imkanlarının geliştirilmeyeceği anlamına gelmiyor. Onun içindir ki, izlenme korkusuyla iletişimden uzaklaşmak değil, yapılanlara demokrasinin ihlali olarak itiraza devam etmek gerekiyor.[4]
[1] ÇHC izleyebildiği Wechat diye programı hayata geçirirken Hindistan Hükümeti de 40 bitten fazla olacak şifrelemeleri devlet iznine tabi kıldı. Böylece şifreleri kırıp izlemeyi sürdürebilecekler.
[2] Zira gizliliğin korunduğundan emin olunması bu medyaların kullanılmaya devam edebilmesinin de güvencesini oluşturmaktadır. Aksi takdirde gizlilik sözü verecek yeni medyaların bunların yerini alması mümkün hale gelir. Kimse her an izlendiği bir konumda kalmayı kabul etmek istemez. Hükümetlerle işbirliği yapmayı kabul ettikleri durumda da bunun var olan meşruiyet çerçevesine oturmasını ve toplumdan onay almayı garanti etmek isterler.
[3] Facebook’un sahibi Zuckerberg Facebook kullanıcılarının bilgilerini Cambridge Analytica şirketine sattığında paçasını ABD Parlamento Soruşturma Komisyonu önünde ecel terleri dökerek kurtarabildi. İngiltere Hükümeti Zuckerberg’i parlamento önünde ifade vermeye çağırsa da başına gelecekleri bildiği için oraya yardımcısını gönderdi. İngiliz Hükümeti Zuckerberg 'i ikinci kez İngiltere'ye çağırdı ve bunu da reddetmesi sonucu kendisinin İngiltere'ye girdiği andan itibaren suçlu sayılacağını ilan etti.
[4] Bir sonraki yazımızda dijital imkanlardan toplumsal muhalefetin, ezilenlerin nasıl yararlanabileceğine değineceğiz. Dijital imkanlar denetim devleti/panoptik topluma gidişi hızlandırdığı gibi, ezilenlere de mücadelenin yürütülmesi açısından büyük olanaklar sunmaktadır.